Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2451
Karar No: 2018/5278
Karar Tarihi: 10.07.2018

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2018/2451 Esas 2018/5278 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2018/2451 E.  ,  2018/5278 K.

    "İçtihat Metni"

    Hırsızlık suçundan hükümlü ...’ın, Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesine infazın durdurulması yönünde vaki talebi üzerine, anılan Mahkeme tarafından verilen 18/09/2017 tarihli ek karar ile, hükümlü ..."ın içtimalı cezasının infazına yönelik itirazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği,

    Bu karara karşı hükümlünün itiraz etmesi üzerine, Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 05/10/2017 tarihli karar ile; Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2017 tarihli ek kararında usul ve yasaya aykırı herhangi bir durum bulunmadığından hükümlü ..."ın itirazının reddedildiği;

    09/10/2017 tarihli dilekçesi ile kanun yararına bozma talep eden hükümlü ... hakkında, Adalet Bakanlığının 07/06/2018 gün ve 94660652-105-42-11751-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/06/2018 gün ve 2018/51568 sayılı ihbar yazısı ile dava dosyası 02/07/2018 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi;

    Anılan Yazıda;

    “Hırsızlık suçundan sanık ..."ın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 493/1-son, 522 ve 55/3. maddesi uyarınca 5 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/1990 tarihli ve 1990/389 Esas, 1990/851 sayılı kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 02/05/1991 tarihli ve 1991/2417 Esas, 1991/3427 sayılı ilâmı ile onanmak suretiyle kesinleşmesini müteakip hükümlünün 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu açısından değerlendirme yapılarak uyarlama kararı verilmesi talebi üzerine, talebin kabulü ile uzlaşma nedeniyle davanın düşürülmesine ilişkin Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/09/2007 tarihli 1990/389 Esas, 1990/851 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.

    Dosya kapsamına göre,

    1- Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması gerektiği hususlarının gözetilmemesinde,
    2- 5560 sayılı Yasanın 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 254/1. "(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır." şeklindeki düzenleme uyarınca, 5560 sayılı Yasanın 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanunun 253. maddesi gereğince, usulüne uygun uzlaştırma işlemi yapılmaması ve sonucuna göre sanığın hukukî durumunun değerlendirilmemesinde,

    İsabet görülmemiştir.

    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması ” Dairemizden istenilmiş ise de;

    TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A

    Hükümlü ...’ın, uyarlama yapılması yönündeki talebini değerlendiren Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 11.07.2005 tarihinde “karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği, hükümlünün, bu kararı temyiz ettiği, ancak ilk derece Mahkemesi’nin 05.12.2005 tarihli kararı ile “5237 sayılı Yasa’da lehe bir düzenleme olmadığı”ndan bahisle istemin reddedildiği ve anılan karara karşı hükümlü tarafından temyiz davası açıldığı;

    Temyiz davasını inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin; 08.11.2006 gün, 2006/5873-10923 sayılı ilamıyla;

    “1-) 5237 sayılı TCK"nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK"nın 493/1-son. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, eylemin 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b. maddesine uyan hırsızlığın yanı sıra, yakınması devam eden yakınana karşı aynı Yasanın 116/2, 119/1-c ve 151/1. maddelerine uyan gündüzleyin işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçunu da oluşturduğu halde, bu suçlarla ilgili denetime olanak sağlayacak biçimde uygulama yapılmaması,
    2-) 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek, 5237 sayılı Yasaya göre hırsızlık, gündüz işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını oluşturan eylem nedeniyle verilecek temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi, gündüzleyin işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları bakımından 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi ile bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu gözetilmeden, dosya üzerinde yapılan incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
    3-) Cumhuriyet Savcısının yazılı görüşü alınmadan, karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 33. maddesine aykırı davranılması,
    4-) Hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK"nın 493/1-son, 522/1, 55/3. maddelerine göre, hükümden sonra 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın aynı suça uyan 142/1-b, 31/3, 116/2, 119/1-c, 31/3, 151/1, 31/3. maddelerinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında hükümlü yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yeniden değerlendirme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması,

    5-) Hükümden sonra yürürlüğe giren, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, gerekçeleriyle anılan hükmün bozulduğu,

    Bozma kararı sonrasında, ilk derece Mahkemesince yeniden esasa alınan dava dosyasında 01.03.2007 tarihinde düzenlenen tensip tutanağı ile yargılama faaliyetine başlanarak duruşma açıldığı,

    Hazır bulunduğu 19.07.2007 günlü oturumda, “iddianame, verilen karar ve hükümlü dilekçeleri okunmak suretiyle diyecekleri sorulan” mağdur...’in; “...sanıklar yakalandıktan sonra çaldıkları eşyalar tarafıma iade olundu, herhangi bir zararım olmadı, aradan da 17 yıl geçtiği için sanıklarda cezalarını çektiler. Bu nedenle şikayetimden vazgeçiyorum, şu anda şikayetçi değilim, mahkemenin takdirine bırakıyorum. Taraflarla kendimi uzlaşmış sayıyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

    ... Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlü ...’ın savunmasının alınması amacıyla, Yargıtay bozma ilamı da eklenmek suretiyle Ermenek Asliye Ceza Mahkemesi’ne talimat yazıldığı, hükümlünün 25.07.2007 tarihinde anılan Mahkeme huzurundaki ifadesinde; “Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğim yoktur, ilama uyulmasını ve 5237 sayılı TCK’nun lehime olan maddelerinin uygulanmasını talep ederim.” dediği, aynı oturumda Mahkemeye sunduğu dilekçede de “...5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası’nın uzlaşma hükümleri uygulandığında, bu cezamın kaldırılması gerekmektedir. Tüm bu sebeplerle Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin kararına uyuyor ve katılıyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

    Yargılamayı yürüten Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, 11.09.2007 tarihli ek kararı ile; hükümlüden diyeceklerinin sorulduğu, müştekinin dinlendiği ve şikayetinden vazgeçip sanık ile kendisini uzlaşmış saydığı belirtilerek; “...eylemin 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 31/3, 116/2, 119/1-c, 31/3, 151/1, 31/3. maddelerinde öngörülen suçları oluşturduğu, sanığın yaşı ve atılı suçlar için kanunda öngörülen cezaların asgari hadleri itibariyle tüm bu eylemlerinin 5395 sayılı yasanın 24. maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi olduğu ve müştekinin 19.07.2007 tarihli duruşmada kendisini sanık ile uzlaşmış saydığını kabul ederek şikayetinden vazgeçtiği anlaşıldığından ve bu itibarla taraflar arasında uzlaşmanın yapıldığının kabulü gerekeceğinden açılan kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE” karar verildiği,

    Bilindiği üzere “Uzlaşma”, 5237 sayılı TCK, 5271 sayılı CMK. ve 5395 sayılı Kanunlarda öngörülen yeni bir kurum olup, niteliği bakımından “onarıcı adalet” olarak isimlendirilmektedir. Bu yön ve yöntemle ceza adaleti yerine getirilirken, mağdurun tatmin edilmesi de önemli sayılmaktadır.

    Uzlaşma, hem Cumhuriyet Savcısı ve hem de yargıç tarafından yapılabilmektedir. Uzlaşma, yetişkinler için, takibi şikayete bağlı suçlarla sınırlı kabul edildiği halde, 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Yasa’nın 24. maddesine göre, şikayete bağlı ve/veya re’sen kovuşturulabilen suçlar yönünden temel cezanın; TCK’nın 31/3. maddesi kapsamında kalan failler yönünden 2 yıldan, 31/2. maddesi kapsamına giren failler yönünden ise 3 yıldan daha ziyade olmadığı hallerde olanaklı olarak kabul edilmiştir. Bunun için, davanın tarafı olan mağdur ve/veya yakınan ile sanık ve/veya hükümlüye uzlaşma ve sonuçları anlatılıp, bunun neticesine göre, uzlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekir. Şayet taraf iradeleri, uzlaşma yönünde ortaya çıkarsa, bu takdirde davanın uzlaşma nedeniyle düşmesine karar vermek mümkün olacaktır.

    “Onarıcı adalete” ilişkin yukarıdaki açıklamalar ışığında;

    Yargıtay bozma ilamı sonrasında yeniden ele alınan dava dosyasının yargılama sürecinde mağdur ve hükümlünün, dosyaya yansıyan irade ve muradının uzlaşma doğrultusunda olduğu anlaşılıp, Mahkemenin de bu yöndeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından, aynı usul işlemlerinin bir kez daha yenilenmesinde, taraflar bakımından hukuki bir yararın bulunmadığı anlaşıldığından;

    Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/09/2007 tarih ve 1990/389 esas, 1990/851 sayılı ek kararına yönelik yönelik Kanun Yararına Bozulması talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 10/07/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi