20. Hukuk Dairesi 2017/5061 E. , 2019/5608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K R A R
Davacı, dava dilekçesiyle ...... köyünde bulunan taşınmazın kayınvalidesinden miras kaldığı ve 100 yıldır zilyetliklerinde bulunduğu halde, bölgede yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında kadastro komisyonu tarafından orman sayılarak orman alanı içinde bırakıldığını belirterek, taşınmazın orman tahdit sınırları dışına çıkarılmasını istemiş, 17.07.2009 günlü dilekçesiyle davasından feragat etmiştir. ..... Kadastro Mahkemesince ilk olarak 2009/110 Esas sayılı dosyada yapılan yargılamada feragat nedeniyle davanın reddine ve dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesbit gibi tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından vekalet ücretine yönelik hüküm temyiz edilmiş ve Dairemizin 15/09/2011 tarih 2011/6567-2011/9953 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.09.2011 gün ve 6567-9953 sayılı bozma kararında özetle; "Davacı ... tarafından Yağcılar Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda orman sınırları içinde bırakılan taşınmazının orman sınırları dışına çıkarılması isteğiyle Orman Yönetimine husumet yöneltilerek dava açıldığı, daha sonra yapılan kültür arazilerinin kadastrosu sırasında dava konusu taşınmaz hakkında 116 ada 3 parsel numarasıyla tesbit tutanağı düzenlenip malik hanesi açık bırakılarak mahkemeye gönderildiği halde, kamu düzeni nedeniyle, kadastro hâkimi düzenli sicil oluşturmakla görevli olduğundan, tutanak iktisabında zilyet olarak ismi yazılı ..... kızı ... davaya dahil edilip taraf oluşturulmadan ve tarla niteliğiyle tespit edilen taşınmazla ilgili keşif yapılmadan orman niteliğiyle tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle; mahkemece zilyet olan ...... kızı ... davaya dahil edilmeli, sunacağı deliller varsa toplanmalı, taşınmaz yönünden keşif yapılıp eylemli durumu ve konumu belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; mahkemece 3402 sayılı Kanunun 31/son hükmüne göre vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, davalı ... Yönetimi yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.100,00.-TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir...” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası ..... Kadastro Mahkemesinin 2011/65 Esas sırasına kaydedilen dosyanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddi ile dava konusu taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 11/04/2013 tarih 2012/13462-2013/4223 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/04/2013 gün ve 2012/13462 - 2013/4223 sayılı bozma kararında özetle; "Mahkemece, davalı ..."ın duruşmada alınan beyanında Yağcılar köyünde arazisi olmadığını belirtiği ve çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesbit ve tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Davacı ..., 17.07.2009 havale tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğine göre, bundan sonra davalı ... tarafından yapılan davanın kabulü yönündeki beyanının geçerli olup olmadığı, HMK"nın 311. maddesindeki irade beyanı bozukluğunun şartlarının olup olmadığı değerlendirilmeden, ayrıca; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazın eski tarihli memleket haritasında açık renkli tarım alanında yer alması nedeniyle orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de, raporda çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar (memleket ve hava fotoğrafları) üzerinde konumu gösterilmediği, ayrıca, ziraat bilirkişi raporunda da çekişmeli taşınmaz üzerinin doğal çayır örtüsü ile kaplı olduğu belirtildiği gözönüne alındığında, çekişmeli taşınmazın bilirkişilerce orman sayılmayan yer olarak nitelendirilmesi objektif ve somut bulgularla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz. O halde;
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, halen .....ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı ile ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; ondan sonra davalının kabul beyanına değer verilip verilmeyeceği tartışılıp değerlendirilmeli, kabul beyanına değer verilmeyeceği kabul edildiği takdirde, taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenerek taşınmazın kimden kaldığı ve kimin kullanımında bulunduğu belirlenmeli; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır." gereğine değinilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası ... Kadastro Mahkemesinin 2014/71 Esas sırasına kaydedilen dosyanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın vazgeçme nedeniyle reddi ile dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı kılınan taşınmaz olmadığı, davacının dava açtığı yerin dava dilekçesinde belirtildiği üzere ...yeri olarak bilinen başka bir yere dava açtığı anlaşıldığından ..... mezarlığı mevki 116 ada 3 nolu parselin idari yoldan tamamlamak üzere ... Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kısmî ilân süresi içerisinde açılan orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, mahkemece davanın vazgeçme nedeniyle reddi ile dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı kılınan taşınmaz olmadığı, davacının dava açtığı yerin dava dilekçesinde belirtildiği üzere .... ya da ...... yeri olarak bilinen başka bir yere dava açtığı anlaşıldığından ...mezarlığı mevki 116 ada 3 nolu parselin idari yoldan tamamlamak üzere ...Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, yerel mahkemece hükümde "Davalı ... İdaresi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Kanunun 31/3.maddesi gereğince takdir olunan 300,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine" karar verilmesi doğru değil ise de bu hususun hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple, hüküm fıkrasının 6. bendinde yer alan "Davalı ... İdaresi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesi gereğince takdir olunan 300,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine" ibaresinin kaldırılmasına ve 6. bent olarak "davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesi gereğince takdir edilen 300,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Hazine ve Orman Yönetimine verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/10/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.