4. Hukuk Dairesi 2016/14026 E. , 2018/4936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/05/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 15/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, İcra İflas Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca icra memurunun kusurlu eylemi nedeniyle uğranılan zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin, Artvin İcra Müdürlüğünün 2010/150 sayılı talimat dosyasında hacizli bulunan aracı ihale yoluyla satın alarak ihale bedeli ve KDV bedellerini icra müdürlüğüne ödediğini, aracın tescil işlemlerinin yapılması sırasında araca ait şasi ve motor numaralarının başka araca ait olması sebebiyle tescil işlemlerini gerçekleştiremediğini, icra müdürlüğüne bu durumu dilekçe ile bildirerek ödenen ihale bedeli, KDV bedeli ve diğer yapılan masrafların müvekkiline iadesi talep edilmesine rağmen iade edilmediğini belirterek; yasaya uygun şekilde ihale edilmeyen ... sebebiyle uğranılan zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının icra hukuk mahkemesinde ihalenin feshi davası açtığını, icra mahkemesince davanın süresinde açılmaması sebebiyle red kararının verilerek kesinleştiğini, davacının kendi kusurunun bulunup icra müdürlüğünün yasaya aykırı işleminin ve yüklenecek kusurun bulunmadığını, İİK 5. madde şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 02/04/2014 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgeler tümüyle incelendiğinde; Artvin İcra Müdürlüğünün 2010/150 sayılı talimat dosyası ile 16/04/2012 tarihinde 54 RA 622 plakalı ... ihalesinin yapılarak kesinleştiği, ... teslim tutanağı ile aracın davacıya teslim edildiği, Artvin Valiliği Emniyet Müdürlüğünün 30/04/2012 tarihli yazısı ile bahsi geçen aracın motor ve şasi numarasının çalıntı olan başka bir araca ait olduğunun bildirildiği, davacının 29/05/2012 havale tarihli dilekçesi ile aracın çalıntı çıkması sebebiyle icra müdürlüğüne ödenen paranın iadesini talep ettiği, icra müdürlüğünün 01/06/2012 tarihli tutanak ile satışın talimat yoluyla yapıldığını, ihalenin 25/04/2012 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen ihalenin feshi ve bedelin
alıcıya ödenmesi yönünde icra müdürlüğünün yasal olarak karar verme yetkisinin bulunmadığını belirterek davacının talebini reddettiği, 28/06/2012 tarihinde davacının Artvin İcra Mahkemesinin 2012/45 esas sayılı dosyası ile ihalenin feshi davası açtığı ve davanın süre yönünden reddedilerek kesinleştiği, mahkemece hükme esas alınan 02/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki temel ilişkinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre müzayedeli satım olduğu, satışa konu araçtan beklenen faydayı ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplardan satıcının sorumlu olduğu, davacıya müterafik kusurun atfedilemeyeceği, aracın davacıda kalması halinde suç teşkil edeceğinden hukuki ilişkinin tamamen tasfiye edilmesi gerektiği, bu sebeple davacının yapmış olduğu masrafların davalı kurumdan tahsil edilmesini gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
İİK 5. maddesinde, “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Şu durumda, mahkemece, davaya konu işlemleri gerçekleştiren icra müdürünün tüm takip aşamaları gözetilerek kendisine atfı kabil herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve dosya kapsamıyla uyumlu olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesis edilmiş olması doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 20/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.