Esas No: 2022/2568
Karar No: 2022/3348
Karar Tarihi: 22.09.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2568 Esas 2022/3348 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Mahkeme kararı, rücu alacağı için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu belirtmektedir. Dosya, Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi ve İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığına neden olmuş, Daire tarafından yargı yeri belirlenmesi için incelenmiştir. Karar, TTK'nun 1472.maddesi uyarınca sigortacının, sigorta ettiren yerine geçerek sigortalının haklarına halef olduğunu ve tazminat davası açabileceğini belirtmektedir. Ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına atıfta bulunularak sigortacının, sigorta poliçesinden kaynaklanmayan ve haksız fiilden kaynaklanan davalarda Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21.ve 22. maddeleri gereğince Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Kanun maddeleri açıklanarak kararın temyiz kanun yolunun kapalı olduğu belirtilmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2022/2568
KARAR NO : 2022/3348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2021
ESAS NO : 2021/756
KARAR NO : 2021/851
MAHKEMESİ : KINIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN
TARİHİ : 13/09/2021
ESAS NO : 2021/159
KARAR NO : 2021/223
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ :22.9.2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 22.9.2022
Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, rücu alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi arasında HSK'nun 7.7.2021 tarihli 608 sayılı kararı ilgi tutularak karşılıklı olarak görevsizlik/ gönderme kararları verilmiş, yargı yerinin belirlenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir.
TTK'nun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK'nun 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. - 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği;doğal olarak sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. - 9 K. sayılı kararına göre de "Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir." şeklindedir.
Somut olayda; Dava, rücuen alacak istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı zarar görene ZMMS sigortası olmadığı için yaptığı tazminat ödemesini davalı zarar verenden tahsili için eldeki davayı açmıştır. Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanmamaktadır. Bu durumda, zarar veren ile zarar gören arasındaki ilişkiye bakılması gerekir. Haksız fiilden kaynaklanan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21.ve 22. maddeleri gereğince Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın yargı yeri belirlenmesi talep eden mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 22.9.2022 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.