Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2078
Karar No: 2020/6888
Karar Tarihi: 22.12.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2078 Esas 2020/6888 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/2078 E.  ,  2020/6888 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davada bedel isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar ile tavzih kararı asıl ve birleştirilen davada davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ..., Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ..., davacılar ... vd. vekili Avukat ..., davacılar ... vd. Vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR-
    Asıl ve birleştirilen dava, tapu iptali ve tescil isteği ile açılmış, yargılama sırasında istek bedele dönüştürülmüş; birleştirilen diğer dava ise, tapu iptali ve tescil olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacılar ... ve ..., dava konusu 1166 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının ... oğlu ... adına kayıtlı iken, davalı ... İdaresi tarafından ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 1986/169 Esas sayılı dava sonucunda verilen 1987/325 sayılı karar ile ... Vakfı adına tescil edildiğini, bilahare ... oğlu ...’nin mirasçıları olduklarının hasımlı veraset ilamı ile tespit edildiğini ileri sürerek ... Vakfı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/2 payın mirasçılar olarak kendileri ve Anastasia Atanasiu adına tesciline karar verilmesini istemişler; yargılama sırasında talep bedele dönüştürülmüş; ... vekili tarafından ... Vakfının gayrisahih olduğunun tespiti ve vakıf şerhinin terkini, ... Vakfının mülkiyet hakkının sona erdirilmesi ve davacıların miras payları oranında adlarına tescil isteği ile açılan dava asıl dava ile birleştirilmiş; mirasçı olup elbirliği mülkiyet söz konusu olduğunu ileri sürerek ... ve ... (...) ... asıl davaya davacı olarak katılmak istemişler; bozma ilamından sonra asıl dava ile birleştirilen davada davacılar ..., hasımlı veraset ilamı ile mirasçılıklarının tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu 1166 ada 24 parsel sayılı taşınmazın vakıf adına tescil kararının iptalini, ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/326 Esas 2014/769 Karar sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında adlarına tescilini, olmazsa izaleyi şuyu davası ile satılması sonucu elde edilen bedelin miras payları oranında temerrüt faiziyle birlikte ödenmesini istemişler; asıl ve birleştirilen davada temliknameler sunulmuştur.Asıl ve birleştirilen davalarda davalı, etabli kaydı yaptırılmadığını ve vatandaşlık haklarının kaybedildiğini, ... Ortadoksların mallarının tam mülkiyet ile Türk Hükümetine geçtiğini, davacıların taşınmaz mallar üzerinde hak iddiasında bulunamayacaklarına dair kararın kesinleştiğini, taşınmazın ortaklığın giderilmesi sonucunda satıldığını ve vakıf hakkının bedele dönüştüğünü, dayanak veraset ilamı iptal edildiğinden davacıların dava konusu taşınmazla mülkiyet ilişkilerinin kalmadığını, ... uyruklu davacıların Türkiye’de miras yoluyla taşınmaz edinemeyeceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; asıl davada, yargılama sırasında ibraz edilen temlik sözleşmeleri de nazara alınarak bedel isteği yönünden davacılar ..., ...ve temlik alan ... yönünden davanın kabulüne, müdahale talep edenlerin müdahale koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle isteklerinin reddine karar verilmiş; anılan karar Dairece, “...Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK"nin 640. m. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan kabule göre de; eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilen ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/194 Esas, 2008/252 Karar sayılı dosyası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi 6100 sayılı HMK’nun 304 ve devamı maddeleri hükümlerine aykırı olarak ve hükmün değiştirilmesi sonucunu doğuracak şekilde tashih yapılması da doğru olmadığı gibi, eldeki davanın niteliği ve ibraz edilmiş olan Temlik Sözleşmesi başlıklı belgelerin içeriği gözetildiğinde lehdarına eldeki davayı takip yetkisi vermeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleştirilen davada ibraz edilen temlik sözleşmeleri de nazara alınarak davacılar ile temlik alanlar yönünden bedel isteklerinin kısmen kabulüne, asıl davada müdahillik talebinin reddine, birleştirilen ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/194 Esas sayılı dosyasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1166 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 2/4 payının 03.02.1949 tarihinde kadastro ile “..., ... oğlu” adına tespit ve tescil edildiği, bu payın 29.12.1988 tarihinde hükmen ... Vakfı adına yazıldığı, Vakfın ayrıca şufa davası ile de pay edindiği, daha sonra açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşınmazın satılarak 20.08.2008 tarihinde dava dışı kişiler adına tescil edildiği, taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satılmış olması nedeniyle 30.6.2009 tarihli dilekçeyle istemin bedele dönüştürüldüğü, yargılama sırasında ibraz edilen ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.11.2014 tarih ve 2014/326 Esas, 2014/769 sayılı hasımlı veraset ilamı ile “... oğlu ...in mirasçılarının ..., ..., ... ve ... (...) ... olduğuna karar verildiği, asıl davanın ... ile ... tarafından açıldığı, 22.07.2013 havale tarihli dilekçe ile ... ve ...’nun davaya katılmak istedikleri, mahkemece 07.07.2015 tarihli ara kararla bu isteğin reddedildiği, yine yargılama sırasında ibraz edilen Temlik Sözleşmesi başlıklı belge ile asıl davada davacılar ... ile ... adına vekaleten ... tarafından eldeki davada uzlaşma yapılması halinde elde edilecek gelirin ya da tazminat davası sonucunda elde edilecek tüm hak ve alacakların %50’sinin ...’e temlik edildiğinin belirtildiği, bozma ilamından sonra ibraz edilen 27.10.2016 tarihli ek temliknameye göre, temlik sözleşmesinin aynı zamanda HMK’nin 125. maddesi maddesi gereğince temlik alana davaya davacı sıfatıyla katılma, temlik edilen kısım için davacı yerine geçme ve davayı takip etme hakkı verdiğinin düzenlendiği, hasımlı veraset ilamına dayalı olarak davacılar ... ve ... tarafından 24.06.2015 tarihinde açılan ve bozma ilamından sonra asıl dava ile birleştirilen davada, davacılara vekaleten ...tarafından, birleşen davada doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacakların % 50’lik kısmının % 30’unun ...’e, % 50’lik kısmının % 40’ının ...’e, % 50’lik kısmının % 10’unun ...’a temlik edildiğine ilişkin temliknamelerin sunulduğu, ortaklığın giderilmesi davası sonucu taşınmazın satışı nedeniyle satış dosyasından davalıya ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleştirilen davada davacıların mirasçılığı hasımlı veraset ilamı ile saptanmak suretiyle ve dava konusu taşınmazda mirasbırakandan davalıya geçen 2/4 pay nazara alınarak bedele hükmedilmesi doğrudur. Asıl ve birleştirilen davada davalının esasa ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Asıl ve birleştirilen davada davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Somut olayda; asıl ve birleştirilen davada sunulan temliknameler, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 vd. ) ve devam eden maddelerinde öngörülen “ alacağın devri” niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hak, bir alacağa ilişkindir. Oysa, eldeki davada temlik konusu alacak mülkiyet hakkından kaynaklanmakta olup, yukarıda anılan maddeler çerçevesinde değerlendirilebilecek bir alacağın devri söz konusu değildir. Öte yandan gerek 1086 sayılı HUMK gerekse 6100 sayılı HMK"nun da dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almayıp, dava konusunun devrine ilişkin HUMK"da 186. HMK"nda da 125. maddeler düzenlenmiştir. Asıl ve birleştirilen davada sunulan alacağın temliki sözleşmeleri ile asıl davada sunulan ek temlik sözleşmesi, dava konusunun devri niteliğinde olmayıp, dava hakkının devri niteliğindedir. Nitekim, bozma ilamında da “ eldeki davanın niteliği ve ibraz edilmiş olan Temlik Sözleşmesi başlıklı belgelerin içeriği gözetildiğinde lehdarına eldeki davayı takip yetkisi vermeyeceği” denilmek suretiyle bu hususa işaret edilmiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı açıktır.Bunun yanı sıra, davacıların elbirliği mülkiyet şeklinde malik oldukları hakla ilgili olarak her birinin payı oranında 3. kişilerle yaptıkları temlik sözleşmelerine değer verilemeyeceği de kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, yalnızca davacılar yönünden bedele hükmedilmesi gerekirken, temlik sözleşmeleri uyarınca temlik alanlar yönünden de bedele hükmedilmesi doğru değildir.
    Asıl ve birleştirilen davada davalının değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050 TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY -
    Dava ve birleştirilen davalarda bir kısım davacılar dosyaya ibraz edilen " Alacağın Temliki Sözleşmesi" ve " Temlik Sözleşmesine Ek Sözleşme" başlıklı yazılı şekilde yapılan sözleşmeler ile dava konusu taşınmaz bedellerinden kaynaklanan alacaklarını temlik alan davacılara devretmişler; temlik sözleşmeleri gereği temlik alan davacılar bu sıfatla davaya kabul edilmişlerdir. Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş farklılığı; temlik alanların, davacıların yerine geçip geçemeyecekleri ve temlik sözleşmelerine değer verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, her ne kadar dava tapu iptali ve tescil isteği ile açılmış ise de, yargılama sırasında istek bedele dönüştürülmüştür. Bu itibarla, alacağın temliki sözleşmesinin konusu bedele ilişkin olduğundan TBK "nun 183 ve 184. maddelerindeki geçerlilik koşullarının aranması gerekir. TBK"nun 184. maddesine göre, alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olduğundan, yazılı olarak yapılan alacağın temliki sözleşmelerinin geçersiz olduğu söylenemez.
    Öte yandan, alacağın temliki maddi hukuka ilişkin olmakla birlikte, bu devrin dava açıldıktan sonra gerçekleşmesi halinde usule ilişkin hakların kim tarafından nasıl kullanılacağı HMK"nun 125. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. HMK"nun 125/2 maddesine göre; " Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder." Alacağı devralan kişiler, HMK"nun 125. maddesi gereğince davacı yerine geçer ve usulden doğan yetkileri kullanma hakkına sahiptirler. Somut olayda, talepler taşınmaz bedelinden kaynaklanan alacağa ilişkin olup, alacağın devri TBK"nun 184. maddesinde öngörülen yazılı şekil şartına uygun olarak yapılmış olduğundan HMK"nun 125/2 maddesindeki açık düzenleme dikkate alındığında alacağı devralmış olan kişi ya da kişiler görülmekte olan davada davacı yerine gerçek usulden doğan yetkilerini kullanma hakkına sahip olduklarından, temlik sözleşmelerine değer verilemeyeceğine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi