11. Hukuk Dairesi 2018/4327 E. , 2020/1326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2017/70 E- 2017/155 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/07/2018 tarih ve 2018/408 E- 2018/829 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 11.02.2020 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı asil ... ve vekili Av. ... ile davalı-karşı davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette % 40 pay sahibi ve şirket müdürü olarak uzun süre faaliyette bulunduğunu, şirketin diğer iki ortağının şirkete ait paraları muvazaalı ve usulsüz bir şekilde tamamen kendilerine ait İlke...San.ve Tic. Ltd. Şti. hesaplarına aktardıklarını, bu nedenle ortaklar arasındaki güven duygusunun zedelendiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketten çıkarılmasını, müvekkilinin sahibi olduğu pay bedeli ile bugüne kadar dağıtılmayan kâr payının ve müdürlük yapması nedeniyle ayrıca ödenmesi gereken ücretleri toplamının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"sinin davalıdan işlemiş ve işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, davacının müdürlerin rekabet yasağını düzenleyen TTK"nın 547. maddesine aykırı olarak başka bir şirkette müdür olduğunu, şirkete ait kıymetli evraka, stokta bulunan mala ve şirket aracına el koyarak aynı iş kolunda ve faaliyet alanında davalı ile haksız rekabete giren bir başka şirketin işlerinde kullandığını, şirket çalışanlarının tümünün neredeyse yeni şirkette ortak ya da çalışan olarak istihdam edildiğini, bu nedenlerle davacının 19.02.2011 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında haklı nedenle şirket müdürlüğünden azledildiğini, davacının kâr payı ve ücret ödenmesine yönelik taleplerinin de yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş; açtığı karşı davada ise 84.990,00 TL çek bedeli ile 223.619,40 TL mal bedelinin davacı-karşı davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili karşı davaya cevabında, davalı-karşı davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, müvekkilin kurdurduğu ve gizli ortağı olduğu hiçbir şirketin de mevcut olmadığını savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kaldırma kararı doğrultusunda sürdürülen yargılamada davalı- karşı davacı şirket vekilinin 11.07.2017 havale tarihli dilekçesi ekinde ilgili ortaklar kurulu kararını dosyaya ibraz ettiği, böylelikle karşı dava için aranan özel dava şartının tamamlandığı, söz konusu eksiklik giderilmekle yapılan incelemede, ilk karara esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun, denetime açık ve hükme esas almaya elverişli bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda karşı dava yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, asıl dava yönünden ise istinaf incelemesi sonucu istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ancak davacı-karşı davalı tarafından karara karşı temyiz yasa yoluna başvurulduğundan bu hususta bir karar verilmediği gerekçesiyle karşı dava yönünden davanın kabulü ile 84.990,00 TL çek bedeli ve 223.619,40 TL mal bedelinin karşı dava tarihi olan 06.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ..."dan tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 24.10.2017 tarih, 2017/70 Esas - 2017/155 sayılı kararının kaldırılmasına, karşı davanın kısmen kabulü ile, 84.990,00 TL çek bedeli ile 187.574,49 TL mal bedelinin karşı dava tarihi olan 06.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ..."dan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
(1) HMK"nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL"yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK"nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarile 47.530 TL"dir.
Davalı-karşı davacı vekili karşı davada, davalı-karşı davacı şirkete ait çek bedellerinin (84.990 TL) ve şirket stoklarından davalı müdürün hukuka aykırı eylemleri ile şirketten çıkartılan malların bedelinin (223.619 TL) tahsilini talep etmiş olup, mahkemece çek bedelleri ile 223.619 TL mal bedelinin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak 187.574 TL mal bedelinin davalı-karşı davacıdan tahsiline dair hüküm tesis edilmiştir. Davalı-karşı davacının mal bedeli talebi (223.619 TL) ile bölge adliye mahkemesi tarafından hükmolunan tutar (187.574 TL) arasındaki fark 36.044 TL olup, bu miktar bölge adliye mahkemesinin 03.07.2018 karar tarihi itibariyle temyiz sınırının (47.530 TL) altında kalmaktadır.
HMK"nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı-karşı davacı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
(2) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince karşı davada verilen davacı şirkete ait çek bedellerinin davacı-karşı davalıdan tahsiline ilişkin kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre bu kısma yönelik davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince reddine dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu karara yönelik davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
(3) Karşı davada davacı şirket, davalı müdürün hukuka aykırı eylemleri ile şirketten çıkardığı malların bedelini talep etmektedir.
Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/537 Esas 2013/17 Karar sayılı ilamında, ""..malzemelerin sanık tarafından alındığı ve yukarda unsurları belirtilen güveni kötüye kullanma suçu kapsamında tasarrufta bulunduğu sabit olmadığı gibi, tasarrufta bulunduğu kabul edilse dahi şirketin faaliyet konusu ve amacı dışında kullandığı da sabit değildir. Yine aynı şekilde birleşen dosyaya konu çeklerin de sanık tarafından yukarda unsurları belirtilen güveni kötüye kullanma suçu kapsamında tasarrufta bulunduğu sabit olmadığı gibi, tasarrufta bulunduğu kabul edilse dahi şirketin faaliyet konusu ve amacı dışında kullandığı da sabit değildir. Kaldı ki bu eşyaların sanığa güvene dayalı bir tesliminden bahsedilemez zira sanık zaten bu şirketin müdürü ve temsilcisidir. Bu durumda Yargıtay 15 Ceza Dairesinin 2011/14431-2012/39680 EK sayılı kararında da belirtildiği üzere sanık ... ile katılan şirket arasındaki uyuşmazlık hukuki uyuşmazlıktır."" gerekçesi ile beraat kararı verilmiş; anılan karar 15. Ceza Dairesi tarafından ""...Sanıkların tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmediklerine ilişkin istikrarlı savunmaları, sanık ... ile katılan şirket arasında şirket hisse bedellerinin ödenmesi ve suça konu çekler ile eşyaların bedellerinin ödenmesi hususunda karşılıklı hukuk davaları olduğu, suça konu eşyaların sanıklara teslim edildiğine dair herhangi bir teslim-tesellüm tutanaklarının olmaması ve bu eşyaların sanıklara ait şirkette kullanıldığına ilişkin katılanın soyut beyanları karşısında, sanıklar hakkında verilen beraat hükümlerinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş olup..."" denilerek onanmıştır.
Bölge adliye mahkemesi tarafından, ceza mahkemesince verilen beraat kararının uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu gerekçesine dayandığı, bu gerekçeyle verilen beraat kararının hem hukuki hem de maddi vakıanın sübutuna ilişkin yönlerden hukuk hakimini bağlayıcı niteliğinin bulunmadığı belirtilmiş ise de; alıntılanan ceza mahkemesi kararında ve onama ilamında, malzemelerin sanık tarafından alındığı ve güveni kötüye kullanma suçu kapsamında tasarrufta bulunulduğunun sabit olmadığı, tasarrufta bulunduğu kabul edilse dahi şirketin faaliyet konusu ve amacı dışında kullandığının ispat edilmediği, suça konu eşyaların sanıklara teslim edildiğine dair herhangi bir teslim-tesellüm tutanağının olmadığı ve bu eşyaların sanıklara ait şirkette kullanıldığına ilişkin katılanın soyut beyanlarına ilişkin tespitler yapılmıştır. Bu durumda, ceza mahkemesinde yapılan bu saptamalara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, salt uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu gerekçesine dayalı olarak beraat kararı verildiğinin kabulü ile mal bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükme yönelik temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme tarafından çek bedellerine ilişkin verilen karara yönelik davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile malların bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.