3. Hukuk Dairesi 2017/7311 E. , 2019/3374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dışı .... İl Müdürlüğü’ne geçmiş yıllarda taşeron firma olarak hizmet vermiş bulunan davalı şirketle ....Noterliği’nin 27/03/2009 tarihli "Taşıt Kira Sözleşmesi" uyarınca sahibi bulunduğu ....plaka çift kabin kamyonetini 16/03/2009 tarihinden 31/07/2011 tarihine kadar geçerli olmak üzere davalı şirkete kiraya verdiğini ve 16/03/2009 tarihinden 30/12/210 tarihine kadar tam 21,5 ay süre ile söz konusu aracın davalı şirketin kiralık aracı olarak dava dışı .... İl Müdürlüğü"nün "Araç Çalıştırma Hizmet Alımı" işinde fiilen kesintisiz olarak kullanıldığını,ayrıca kendisinin de bizzat kiraladığı bu araçta şoför olarak davalı işçisi olarak çalıştırıldığını,31/12/2010 tarihi itibariyle davalı kiracı şirket tarafından söz konusu kiralanmış bulunan aracın sözleşme uyarınca belirlenmiş olan kullanım işine son verildiğini, noter sözleşmesi uyarınca... plaka sayılı aracın aylık kira bedelinin 300 TL olarak kararlaştırıldığını,ödeme şeklinin de ‘’’aylık peşin’’ olmasına rağmen davalı şirketçe kira bedellerinin hiç ödenmediğini,21,5 ay için 6.450 TL kira alacakları bulunduğunu ileri sürerek,davalarının kabulü ile, fazlaya dair tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla 16/03/2009-31/12/2010 tarihleri arasında birikmiş bulunan aylık 300 TL"den toplam 21,5 aylık kira bedeli karşılığı toplam 6.450 TL taşıt kira alacağının 16/03/2009 tarihinden aylık olarak muaccel olduğu her ay başından itibaren ayrı ayrı işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, firmalarının sözleşmesinin dava dışı Yedaş tarafından sonlandırılması nedeniyle kendilerinin de davacı ile yapmış oldukları sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldıklarını, davacının firmalarında 21 ay 16 gün çalıştığını, öncelikle davacının müvekkili
firmada işçi olması, işçi ile işveren arasındaki tüm uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görülmesi gerektiği bu nedenle de mahkemenin görevli olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğunu, taraflar arasında ... İş Mahkemesi’nde 2011/607 Esas sayılı dosyasında kıdem, ihbar ve SSK prim ücreti alacağı nedeniyle açılmış derdest bir dava bulunduğunu, bu dosya ile o dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesini talep ettiklerini, davacının firmalarından hiçbir alacağının bulunmadığını, davacının çalıştığı süre boyunca maaşını ve araç kira bedelini tam ve eksiksiz aldığını savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile,davacı kiralayan ile davalı kiracı arasında ... 2. Noterliği"nin 27.03.2009 tarihli 3343 yevmiye numaralı işlemi ile düzenlenen 16/03/2009 başlangıç tarihli, 52 AF 916 plakalı, 2008 model çift kabin kamyonet (4x4) vasfındaki kiralanan araç hakkında yapılan yazılı taşıt kira sözleşmesine dayalı olarak, 2010 yılı Kasım ayına ait 300,00 TL kira bedelinin, 01.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun"una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 299. maddesinde; "kira sözleşmesi, kiraya verenin birşeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımlamaya göre; davacı tarafından söz konusu aracın davalıya kiraya verildiği,taraflar arasında akdedilen 16.03.2009 başlangıç tarihli ‘’taşıt kiralama sözleşmesi’’ incelendiğinde,sözleşmenin 7.maddesinde’’kiralanan vasıta kira süresi içinde kiraya verenin bizzat kendisi tarafından veya tayin edeceği bir sürücü tarafından kullanılacak,aracı kullanan kişinin SSK primi kiracı tarafından, Bağkur primi ve vergileri araç sahibi tarafından karşılanacaktır’’ düzenlemesine yer verildiği görülmekle,taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğundan bahsedilemez.
HMK"nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek "Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." ifadesine yer verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları
nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m.5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğu ve davalı şirket tacir olmakla, davacının da tacir olup olmadığı belirlenerek TTK"nın 4. ve 5. maddeleri de dikkate alındığında uyuşmazlık ticari dava niteliği taşıdığı takdirde Asliye Ticaret Mahkemelerinin, ticari dava niteliği taşımadığı takdirde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.