9. Hukuk Dairesi 2009/37085 E. , 2012/3450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı ve karşı davalı, cezai şartın yasal faiziyle ödetilmesini, davalı ve karşı davacı ise kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı ve karşı davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacının 01.10.1998 tarihinden beri çalışmakta olduğunu, 01.07.2004 tarihinde taraflar arasında Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, davalı-karşı davacının 12.05.2007 tarihinde yaptığı yazılı başvuru ile 13.05.2007 - 02.06.2007 tarihleri arasında senelik iznini kullanmak istediğini belirttiğini, izne ayrıldıktan sonra ise ... 1. Noterliğinin 15.05.2007 tarih ve 6864 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iş akdini İş Kanunun 24/II-a bendi uyarınca iyiniyet kurallarına aykırı olarak fazla çalışma yaptığı iddiası ile feshettiğini bildirdiğini, davalı-karşı davacının 15.06.2007 tarihinde ... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş"de işe başladığını, ... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş"nin aynı konuda faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetin rekabet oluşturduğunu, davalı-karşı davacının eyleminin hizmet sözleşmesinde düzenlenen rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini belirterek cezai şart alacağını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı-karşı davacı, davacı-karşı davalı şirkette 01.10.1998 - 03.06.2007 tarihleri arasında çalıştığını, ancak çalışma şartları çok ağır olduğundan iş akdini feshettiğini, iş akdini feshetme sebebinin de, davacı- karşı davalı şirketin çalışma şartlarını giderek ağılaştırması, hafta tatili, dini ve resmi bayram tatilleri ile fazla çalışma ücretlerini ödememesi olduğunu belirterek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının tahsili ile davacı-karşı davalının açtığı davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı-karşı davacı işçi temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ve karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan tazminatın ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 348 inci maddesinde, “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir” şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkânının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanununun değinilen maddesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.
Borçlar Kanunun 349 uncu maddesinde ise, rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir. Dairemizce, Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Ancak yabancı uyruklu olup çalışma hayatının çoğunu Türkiye dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının ülke sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma, işin niteliğine göre yerinde görülebilir.
Süre konusunda da en fazla bir ya da birkaç yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.
Rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde, işçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz. İşçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir.
İşçi ve işveren arasında rekabet yasağını öngören düzenleme, işyeri devri halinde de kural olarak geçerliliğini sürdürür. Devralan işverenin başka bir amaca yönelmesi ve faaliyet alanını değiştirmesi halinde ise rekabet yasağı sona erer.
İşçinin iş sözleşmesinin feshinden sonra rekabet yasağına uyma yükümü, geçici iş ilişkisi sırasında da devam eder. Bu noktada işçinin ödünç alan işverene bağlı olarak yapmakta olduğu çalışmalarının da rekabet yasağının ihlali olarak değerlendirilmesi mümkündür.
Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür. Böyle olunca Borçlar Kanunun 161/son maddesi hükmü gereğince, fahiş olan cezai şartın hâkim tarafından indirilmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 02.05.2008 gün 2007/17815 E, 2008/11014 K).
Somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesinde rekabet yasağı düzenlenmiş olup anılan maddeye göre davalı işçinin sözleşmeyi kendi isteği ile ve /veya 4857 sayılı Kanunun 25. maddesi gereği sona erdirmesinden itibaren 2 yıl süreyle Marmara Bölgesinde işveren ile rekabet edebilecek bir iş yapmayacağı, rakip bir müessesede çalışmayacağı, aksi halde işverene son aylık ücretin 24 katı tutarında cezai şart ödemeyi peşinen kabul ettiği düzenlenmiştir.
Davacı mahkemedeki beyanında her iki şirketin aynı konuda faaliyette bulunduğunu kabul etmiştir.
Mahkemece rekabet yasağının koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı- karşı davacının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş ancak mahkemece hüküm altına alınan alacaktan her hangi bir indirim yapılmamıştır.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda mahkemece hüküm altına alınan cezai şarttan hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılmaması doğru görülmemiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.