3. Hukuk Dairesi 2019/1658 E. , 2019/3420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 2007 tarihinde evlendiklerini, bu süreçte anlaşamayarak ... Aile Mahkemesi"ne ait 2015/94 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarına davalının annesinin el koyduğunu, takıları bir daha göremediği, altınların akıbetini sorduğunda ise davalı tarafça evin ihtiyaçları için bozdurulduğunun söylendiğini, yaşanan bazı olaylar nedeni ile evi tehdit ve baskı altında terk etmek durumunda kaldığından, ziynet eşyaları da dahil olmak üzere hiçbir kişisel eşyasını alamadığını belirterek, nitelikleri ve sayıları itibari ile tek tek sayılan ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.200,00-TL altın bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 55.954,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında ise, dava konusu ziynet eşyalarının düğünden sonra annesi tarafından alındığını ve muhafaza edildiğini, annesi ile aynı apartmanda (bir üst katta) yaşadıklarını, davacının, annesinin evine istediği gibi rahatça girip çıkabildiğini ve bu suretle davacının, annesinin evinde bulunan tüm ziynet eşyalarını muhafaza edilen yerden parça parça (gizlice) alarak birlikte olduğu başka bir erkek ile harcadığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ziynet eşyalarının evlilik birliğinin devamı sırasında davalı tarafından alınarak bozdurulduğu, sarf edildiği veya konuttan ayrılırken alınmasına engel olunduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3. HD. 26.03.2018 tarihli 2016/14029 E. 2018/2979 K. sayılı ilamı ile; "davacı kadının altınların davalı tarafta bulunduğu iddiasına karşılık davalının ise düğünün akabinde annesine teslim edilen altınların tekrar davacı kadına geçtiği yönündeki savunması karşısında ispat yükü davalı kocaya aittir. Buna göre davalı koca ziynet eşyalarının davacı tarafça annesinin evinden alınarak kullanıldığını ispat yükü altındadır. Davalının iddiasının ispatı açısından, bu iddiayı ispata yeterli ve elverişli delil bildirmemiş olduğu ve buna göre davalının iddiasını kanıtlayamadığı açıktır.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek, davacı kadın tarafından varlığı kanıtlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının kabulüne, 1 Adet Künye, 28 Adet küçük altın, 1 Adet Cumhuriyet altını, 7 Adet 22 Ayar 20"şer gram Adana burması bilezik, 1 adet 2 metre köstek zincir, 1 adet kolye, bilezik küpe ve bileklikten oluşan set takımı, bir adet 2 metre ince zincir, 9 adet küçük altından oluşan altınlı bilezik, 1 adet 5 sıralı enli hasır bilezik, 1 adet 14 ayar söz bileziği, 1 adet söz yüzüğü, 1 adet burgulu altın zincirli beşibirliğin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 57.154,00-TL"nin, 1.200,00-TL"sine dava tarihinden, 55.954,00-TL"sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet eşyalarının aynen ya da bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır.
Somut olayda mahkemece; hükümde aynen iadesine karar verilen bir kısım ziynetler yönünden tek tek değerlerinin belirtilmediği bir kısım ziynetler yönünden ise cins, nitelik, miktar ve değerlerinin yazılmadığı görülmüştür. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli olmayıp, davalının infaz sırasında seçimlik hakkını (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edici niteliktedir. Bu sebeple infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK"nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken; 1 adet künye, 1 adet 2 metre köstek zinciri, 1 adet kolye, bilezik, küpe ve bileklikten oluşan set takımı, 1 adet 2 metre ince zincir, 1 adet 5 sıralı enli hasır bilezik ve bir adet burgulu altın zincirli beşibirliğin her birinin cins, miktar, gram ve ayar bilgilerine ayrıca değerlerine ilişkin bilgilere yer verilerek, hükümde kabul edilen diğer ziynet eşyaları yönünden ise yanlarında değerlerinin gösterilerek davalının infaz sırasında seçimlik hakkının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) kullanılma şansı bertaraf edilmeden hüküm taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilerek hüküm kurmaktır.
3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi ( HUMK"nun 74. maddesi ) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Aynı Yasanın 176 ve devamı maddelerinde ise ıslah müessesi düzenlenmiş olup, ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir. (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965)
Kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür.
Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir.Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK"nun 26.09.2011 tarih, 2011/1-364 E.- 2011/453 K.sayılı ilamı)
Bu durumda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu, önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Dolayısıyla ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde 5 adet küçük altın talebinde bulunmuş, 24/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde sayı olarak talep edilmeyen ancak bilirkişi raporunda tespit edilen 23 adet çeyrek altını da ekleyerek talebini 28 çeyrek altına çıkarmış ve aynen iade mümkün olmaması halinde bedelinin faizi ile iadesine karar verilmesini istemiştir.
O halde; dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talebi dışına çıkılmak suretiyle, bilirkişi raporunda belirlenen bedele hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının aşağıda kalanlar dışında sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün 6100 sayılı HMK ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK nın 428.maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.