3. Hukuk Dairesi 2017/6485 E. , 2019/3437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira bedelinin tenkisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında imzalanan sözleşmeye göre, ...Ticaret Merkezi"nin zemin katında yer alan K33 numaralı dükkanı tekstil satış mağazası olarak işletmek üzere kiraladığını, kiralanan teslim alındığı tarihte faaliyete başlanmamış olması sebebiyle sözleşmede kira bedellerinin açılış tarihinden itibaren ödenmesi hususunun kararlaştırıldığını, AVM içindeki yerlerin halihazırda %10"unun dahi kiraya verilemediğini, kiralayanın çarşıda konsept değişikliğine gittiğini, mağazanın ön kısmına çadır kurup tadilat yaparak ticari faliyetlini engellediğini, davalının kiralananı amaçlanan kullanıma uygun teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmak yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kiralananı mağaza olarak işletmeye hazır hale getirebilmek için ....Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2015/27 D.İş sayılı tespit dosyası ile tadilat bedelinin 233.100TL olarak belirlendiğini belirterek işyeri- tekstil satış mağazası olarak kullanılmak üzere kiralanmış yerin sözleşmenin amacına uygun olarak kullanılma imkanına sahip olmaması nedeniyle ayıbın giderilmesine kadar geçen süre için kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılarak kira bedelinin aylık 3.000USD olarak belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile aralarındaki sözleşmede doluluk oranına ilişkin bir yükümlülük kararlaştırılmadığını, kiralanan taşınmazın doğrudan caddeye bakan bir işyeri olduğundan ticaret merkezindeki tadilatlar ve doluluk oranından etkilenmeyeceğini, davacının kiralanandan beklediği ticari geliri sağlamamış olmasının kiralananın ayıplı olduğunu göstermeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kira bedelinin 8.850USD olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK’nun 326/1. maddesinde; (1) "Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2)Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır."
Aynı yasanın 332/1. maddesine göre; "yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir" ve 323/ğ.maddesine göre ise; "vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti" yargılama giderleri kapsamındadır.
Yargılama giderleri arasında bulunan avukatlık ücreti, haklılık durumuna göre vekille temsil edilen taraf yararına hesap ve takdir edilir. Tazminat isteminin kısmen kabul edilmesi durumunda, istemin kabul edilen kısmı yönünden davacı lehine, istemin reddedilen kısmı yönünden de davalı lehine nispi vekâlet ücretine karar verilmesi gerekir.
HUMK"nun 176. maddesine göre iki taraftan her biri usule ilişkin olarak yaptığı işlemi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Yani düzeltebilir. Bu niteliği itibariyle ıslah, gerçeğin meydana çıkması bakımından öğretide faydalı bir müessese olarak kabul görmektedir. Islah, bir tarafın izni olmaksızın diğer tarafın gerçekleştiremeyeceği işlemlerin yapılmasına olanak sağlayan istisnai bir usul işlemidir.
Somut olayda; bilirkişi kurulunun raporunu mahkemeye vermesinden ve tüm delillerin toplanmasından hemen sonra davacı vekili,13.04.2016 tarihinde mahkemeye verdiği dilekçe ile davasını ıslah ettiğini belirtip 3.000USD olarak kira bedelinin tespiti talebini, 8.850USD"ye indirdiğini belirtmiş, davacının bu istemi mahkemece de ıslah olarak değerlendirilip kabul edilmiştir. Davacı vekili, hak ettiğinden daha yüksek bir talepte bulunduğunu bilirkişilerin mahkemeye verdikleri raporla fark edip ret ve kabul oranına göre davalı lehine ödemesi gereken vekalet ücretini daha az bir seviyeye indirmek için bu yola başvurmuştur.
Davacının buradaki talebi, bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka taalluk eden kısmi feragattir. Doktrinde buna talep sonucunun daraltılması (azaltılması) da denilmektedir. Davacının talep sonucunu azaltması, davayı genişletme veya değiştirme sayılmaz. Tam veya kısmi feragat için karşı tarafın iznine ve ayrıca bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- altıncı baskı cilt IV sayfa 4048-4049). Dolayısıyla davacı vekilinin bu isteminin, ıslah müessesinin mahiyetiyle bağdaşır bir yönü de bulunmamaktadır. Mahkeme, işlemin bu niteliğini belirlemede hataya düşmüştür. Kural olarak karşı tarafın iznine bağlı olmadan düzeltilecek işlemler ve yapılacak talepler için ıslah yoluna başvurulmaz.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Mahkemece, davacı vekilinin istemi, tüm deliller toplandıktan sonra yapılan kısmi bir feragat olarak kabul edilip, Avukatlık Yasasının 168 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddeleri uyarınca, davalı lehine vekalet ücretinin, davacının talep ettiği aylık brüt kira bedeli ile hüküm altına alınan aylık brüt kira bedeli arasındaki farkın bir yıllık tutarı üzerinden, Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanması gerekmektedir. Dava tarihindeki kura göre, davacı tarafından talep edilen brüt kira bedeli 9.451,80TL karşılığı olup, hükmedilen brüt kira bedeli 27.882,81TL arasındaki yıllık kira farkına göre davalı lehine 20.670,32TL vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 4 nolu bendininden sonra 5 nolu bent olarak " red olunan kısım açısından davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereği hesaplanan 20.670,32TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.