3. Hukuk Dairesi 2017/7104 E. , 2019/3450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile davaya konu taşınmazın kiralanması konusunda 20.10.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, kendileri tarafından hem kira bedellerini garanti altına almak hem de meydana gelebilecek zararları teminat altına almak amacıyla alacaklısının davalı ..., kefilinin dava dışı .... olan 20.10.2014 tanzim tarihli 54.000,00 TL bedelli senet keşide edilerek davalıya teslim edildiğini, kendilerinin bir takım nedenlerle kira sözleşmesini devam ettiremediklerini ve 17.01.2015 tarihinde taşınmazı tahliye ederek, anahtarını davalı mal sahibine teslim ettiğini, bu tarihe kadar müvekkili ödenmemiş kira borcunun bulunmadığı gibi taşınmazı da aldığı gibi davalıya teslim ettiğini, ancak davalı tarafından senedin iade edilmeyerek haksız ve kötü niyetli olarak .... İcra Müdürlüğünün 2015/5142 E. sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini ileri sürerek, ....İcra Müdürlüğünün 2015/5142 E. sayılı takip dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu senedin iptaline, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kendisine ödeme aracı olarak verilen senedin, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin senet metnine açıkça yazılması olması veya senedin sözleşmenin teminatı olarak açıkça verildiğinin yazılı ispatının gerektiğini, senette nakden yazılı olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini ve davacını aleyhine kötü niyet tazminatına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; takibe dayanak 54.000,00 TL bedelli 20.10.2014 tanzim 10.08.2015 ödeme tarihli senet üzerinde, senedin teminat karşılığı verildiğine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı, aksine takibe dayanak senedin nakden düzenlendiği, bu hali ile senet üzerinde teminat verildiğini içerir açıkça hüküm bulunmadığı, yine dosyaya sunulan 17.01.2015 tarihli
tarafların imzasını taşıyan yazılı anlaşmada da söz konusu senedin uğranılan zarar ve ödenmeyen kira bedellerine ilişkin düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığı, söz konusu anlaşmada senedin teminat senedi olarak verildiğini ihtiva eden hüküm bulunmadığı ve senedin kira sözleşmesine ilişkin olarak teminat senedi olarak verildiğinin açıkça ifade de edilmediği ve 17.1.2015 tarihli yazılı anlaşmanın teminat niteliğini taşımadığının anlaşıldığı, bu hali ile takibe konu senedin teminat senedi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Senede karşı ispat yasağı dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nın 201. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” Ne var ki; senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde ortada yazılı bir delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. (HMK m. 202)
Bir belgenin yazılı delil başlangıcı sayılabilmesi için üç şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar; 1- Yazılı bir belge bulunmalı, 2- Belge aleyhine ileri sürülen şahıs tarafından verilmiş olmalı 3- Belge hukuki işlemin varlığına delalet etmelidir.
Somut olayda davacı; davalı tarafından takip konusu yapılan 20.10.2014 tanzim 10.08.2015 ödeme tarihli senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiş bunun delili olarak da taraflar arasında imzalanan 17.01.2015 tarihli adi yazılı belgeyi sunmuştur. İş bu belgede; “Emrah Bey’den kiralamış olduğum dükkanın anahtarını teslim aldım. Buna mukabil uğramış olduğumuz zarara ve kira bedel olarak kendisi bize vermiş olduğu senedi günü geldiğinde ödeyeceğini taahhüt eder” şeklinde açıklama bulunduğu, davalı tarafından belgedeki imzanın inkar edilmediği ve bu belgeye karşı; takibe konu senedin, teminat senedi olduğuna dair bir ibare olmadığı, yönünde savunmada bulunulduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; davalı tarafça imzasının inkar edilmediği 17.01.2015 tarihli belgenin yazılı delil başlangıcı olduğunun kabulü ile davacı tanıklarının beyanları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.