22. Hukuk Dairesi 2013/9162 E. , 2014/10579 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kocaeli 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2012/97-2013/67
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili davacının, iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı S. Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili, davalı şirketin kamu iktisadi teşebbüsü niteliği taşıması nedeni ile şirket bünyesindeki her türlü hizmetin iş ihale yöntemi ile yapıldığını, temizlik işlerinin de ihale makamının takdiri doğrultusunda anahtar teslim şeklinde yaptırıldığını, davalının temizlik işinde çalışan personelinin olmadığını, iş akdini sona erdirmenin söz konusu olmadığını, müvekkili davalı şirketin ücret yönünden sorumlu olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatı yönünden sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı A. İnşaat Elektrik ve Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti vekili, davacının 01.06.2002 tarihinde işe girdiğini, 28.02.2006 tarihinde işten çıkarıldığını, tüm haklarının ödendiğini, ibraname alındığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı tarafından imzalanan ibranamede sadece alacak kalemlerinin ismen sayılıp miktarlarının bildirilmemesi nedeniyle geçerli olmadığı, davacının emekli olmak amacıyla işten ayrılması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı S. Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için kanuni koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak davacı tarafından imzalanan ibra sözleşmesi 31.05.2010 tarihinde tanzim edilmiş olup 6098 sayılı Kanun’un yürürlüğünden önce düzenlenmiş olduğundan ibranamenin geçerliliğinin 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmelidir.
Dosya içeriğine göre davacının 01.05.2002-28.02.2006 tarihleri arasında davalı S. Elektrik Dağıtım A.Ş. işyerinde değişen alt işveren şirketler nezdinde temizlik işleri işçisi olarak çalıştığı, son alt işveren olan davalı A. İnşaat Elektrik ve Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden 28.02.2006 tarihinde ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
Dosyaya ibraz edilen ibranamede davacı 01.05.2002-28.02.2006 tarihleri arasındaki çalışması karşılığı kıdem ve ihbar tazminatları yönünden miktar belirtilmek suretiyle fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarını miktar belirtmeden aldığını belirterek işvereni ibra etmiştir. Duruşmada alınan beyanında ibranamedeki imzanın kendisine ait olduğunu, ne zaman ne şekilde imzaladığını hatırlamadığını, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmediğini, makbuzlarındaki imzanın da kendisine ait olduğunu, ücret ödemelerinde boş olarak para makbuzu başlıklı belgeler imzalatıldığını beyan etmiştir. Davacı tarafından ibranamenin iradesi fesadı ile imzalandığı iddia ve ispat edilememiş olmasına göre davacının dava konusu işçilik alacaklarından davalı işvereni ibra ettiğini kabulü gerekir. Mahkemece ibranameye değer verilerek davanın reddi yerine karar yerinde ibranamenin geçerliliği tartışılmadan davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.