1. Hukuk Dairesi 2016/3244 E. , 2019/192 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği süresinde olmadığından reddedildi. Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ölünceye kadar bakma akdi ve aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 3 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna devrettiğini ancak davalının üzerine doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kendisi ve eşi ile ilgilenmediğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yükümlülüklerini yerine getirdiğini, devirden sonra dava konusu taşınmaz için davacının hesabına 50.000-TL gönderdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sözleşmeden doğan borçlara aykırı davrandığı ve sözleşmenin devamını çekilmez hale getirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 221 ada 3 parsel sayılı taşınmazını 22.01.2009 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiği, davalının 02.07.2013 tarihinde davacının banka hesabına taşınmaz bedeli açıklamasıyla 50.000.TL gönderdiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında; besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617 (BK"nin 517.) maddesinde açıklanmıştır. Sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Somut olayda, davacı bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasıyla eldeki davayı açmış ise de dosya kapsamında dinlenen tanıklar davacının bakılmadığına ilişkin somut bir olgu ortaya koyamamışlardır.
Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, davanın kabulü halinde keşfen belirlenecek dava değeri üzerinden nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, resmi akitte yazan değer üzerinden harca hükmedilmesi de doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.