16. Hukuk Dairesi 2016/8021 E. , 2019/2197 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında Merkez İlçe, Yeşilburç Köyü çalışma alanında ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski ada 769 parsel sayılı 1070 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 157 ada 66 parsel numarasıyla ve 1.186,98 metrekare yüzölçümlü olarak; Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan eski 999 parsel sayılı 1.188,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 157 ada 65 parsel numarasıyla ve 1.018,43 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine vekili, uygulama kadastrosu sırasında Hazineye ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalıya ait 157 ada 66 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; taraflara ait taşınmazların sınırının zeminde çok eski ve değişmemiş olan duvar niteliğinde seki diye adlandırılan yapılar ile belirli ve sabit olduğu, bu şekilde taraflara ait taşınmazın ortak sınırının belirlenmesinde hata bulunmadığı, davacı tarafa ait taşınmazdaki miktar azalışının asıl sebebinin davacı Hazineye ait taşınmazın diğer bir sınırında bulunan bilirkişinin raporunda (C) alanı olarak gösterdiği taşlık niteliğinde alanın yenileme çalışmalarında tarıma elverişli olmamasından dolayı Kadastro Müdürlüğü tarafından bu (C) alanın taşlık kısma dahil edilmesinden kaynaklandığı, davacı ve davalı tarafa ait taşınmazlar arasındaki ortak sınırı belirleyen duvar şeklindeki eski yapının kavisli olduğu ve bu kavisin ilk tesis kadastrosu zamanında düzenlenen krokiye yansıtılmadığı, yani bu kavis olan ara noktanın ilk tesis kadastrosunda ölçülmeden taşınmazların krokilendirildiği, dolayısı ile bu esaslar çerçevesinde günümüz hassas teknolojik aletleri ile yenileme çalışmalarında yapılan ölçüm sonucu davacı ve davalı tarafa ait taşınmazların gerçek yüz ölçümü değerlerinin belirlendiği, bu şekilde taşınmazların zemin durumlarının esas alındığı, davacı tarafa ait taşınmazdaki miktar farklılığının bu sebeplerden kaynaklandığı ve yapılan yenileme kadastrosu çalışmalarında ve taraflara ait taşınmazların ortak sınırının belirlenmesinde mevzuat çerçevesinde herhangi bir hata bulunmadığı gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Dosya arasında bulunan 09.11.2015 havale tarihli, bilirkişi Fazlı Elçi tarafından hazırlanan rapor ve ekli krokiden 157 ada 66 parsel (eski 769 parsel) sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 29.27 metrekarelik bölümünün 157 ada 65 (eski 999 parsel) parsel sayılı taşınmaza giren kısım olarak belirtildiği ve ekli krokiden de tesis kadastrosunda davacı Hazine adına tescil edilen 157 ada 65 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün uygulama kadastrosu sırasında davalı adına tescilli bulunan 157 ada 66 parsel sayılı taşınmaz içerisinde gösterildiği, başka bir deyişle bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davalı parsel lehine ve davacı Hazine parseli aleyhine tespit edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kadastro hakimi infaza elverişli şekilde hüküm kurmak zorunda olduğu halde, taşınmazların tesciline ilişkin hüküm kurulmaması da isabetsiz olup, hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.