1. Hukuk Dairesi 2020/447 E. , 2021/3614 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın asli müdahiller tarafından usule uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına; davacı ... yönünden ise, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince asli müdahiller ile davalının istinaf isteminin HMK"nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar asli müdahil ... ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.06.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat gelmedi, diğer temyiz eden asli müdahil ... vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davacılar ... v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."ün 2755 parsel sayılı taşınmazdaki 17/87 payı ile 2366 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 5/120 payını torunu olan davalıya mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, asli müdahil sıfatı ile yargılamaya dahil olan ... ve ... aynı iddialarla taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini talep etmişlerdir.
Davalı, satışın gerçek olduğunu, satış bedelinin babası tarafından ödendiğini, mirasbırakanın paraya ihtiyacı olması nedeniyle taşınmazı satmak istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asli müdahiller tarafından usule uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına; davacı ... yönünden ise, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince asli müdahiller ile davalının istinaf isteminin HMK"nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, anılan karar asli müdahil ... ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."ün 18.01.2017 tarihinde öldüğü, geride davacı eşi ..., kızları ... ve ...ile dava dışı oğlu ..."un mirasçı olarak kaldığı, davalı ..."in dava dava dışı ..."un oğlu olduğu, mirasbırakanın 2366 ada 3 parseldeki 10/120 payını uhdesinde tutarak 5/120 payını 14.05.1999 tarihinde, 2755 ada 147 parseldeki 8/87 payını uhdesinde tutarak 17/87 payını 29.01.2009 tarihinde davalı torununa satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davacı ... yönünden tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, davacı ... yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA.
Asli müdahil sıfatı ile davada yer alan ..."in temyiz itirazlarına gelince,
Bilindiği üzere dava arkadaşlığı, usul hukukumuzda ihtiyari ve mecburi dava arkadaşlığı olmak üzere ikiye ayrılmış olup, davalıdan ayrı ayrı hakkı olan kişilerin birlikte hareket ederek haklarını istemesi durumu, ihtiyari dava arkadaşlığıdır. 6100 sayılı HMK"nın 57. ve 58. maddelerinde bu husus düzenlenmiş ve taleplerin aynı dilekçe ile ileri sürülmesi şartı getirilmemiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK"nın 65.maddesine göre; açılan bir davaya, dava konusu edilen şey hakkında hak iddia ederek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahildir. Değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, mirasçı ..."in istemi yönünden HMK"nın 65. maddesi kapsamında davaya bir asli müdahalenin söz konusu olmadığı açıktır.
Öte yandan, Anayasa"nın 141 ve HMK"nın 30.maddeleri uyarınca "usul ekonomisi" ilkesinin bir gereği olarak hakim, yargılama sırasında gereksiz gider yapmadan, kısa süre içinde uyuşmazlığı çözüme kavuşturma ile yükümlü tutulmuştur.
Somut olaya gelince; mirasçı ..., davacı ..."nin açtığı davada aynı taşınmazlara ve aynı temlik işlemlerine ilişkin olarak kendi miras payına istinaden maktu başvuru harcını, aşamada ise tamamlama harcını yatırmak suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olup, ..."in eldeki davadaki durumu davacı ile birlikte ihtiyari dava arkadaşlığı olarak kabul edilmelidir.
Kaldı ki, her iki talep açısından yapılacak olan yargılama aynı olduğu gibi, bu talepler ayrı dosyalar ile ayrı davalar olarak görülse ve birleştirilmese dahi, birinin diğeri için "güçlü delil" özelliği taşıyacağı da kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, "usul ekonomisi" ilkesini düzenleyen Anayasa"nın 141. ve HMK"nın 30. maddeleri uyarınca davacı ..."in istemi bakımından da bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile davacı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
Davacı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan duruşmaya gelen asli müdahil vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden duruşmaya katılmayan davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış olup, yargılama aşamasında mirasçılar ... ve ... asli müdahale dilekçesiyle payları oranında iptal tescil isteminde bulunmuşlar, ilk derece mahkemesince davacının davasının kabulüne, asli müdahiller yönünden usulen açılmış dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalılar ve asli müdahillerin istinaf isteği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiş, hüküm davalılar ve asli müdahil ... tarafından temyiz edilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından davacı yönünden hükmün onanmasına, asli müdahil yönünden işin esası incelenerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, temlikin muvazaalı olduğu belirlenerek davacı ..."ün açtığı dava yönünden hükmün onanması konusunda görüş aykırılığımız bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan davalara asli müdahale davası ile katılmanın mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 65. maddesindeki düzenlemeye göre, açılmış bir davada, dava konusu edilen şey hakkında tarafların dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahildir. Buna göre, asli müdahalede dava edilen müddeabih esastır. Anılan müddeabihin dışına çıkılarak, dava konusu edilmeyen hususta hak talebinde bulunulmasına asli müdahale yoluyla yasal imkan bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile asli müdahale dava konusuyla bağlantılı olarak tarafların dışında müstakil hak arama durumu olup davacıların miras paylarına yönelik olarak açtığı eldeki davada, asli müdahillerin kendi paylarına yönelik taleplerinin kabul görmeyeceği tartışmasızdır. Öte yandan asil müdahale davası, yargılamanın tüm taraflarına karşı açılması gerekirken yalnızca davalıya yöneltilen davanın usulüne uygun olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Bu halde, asli müdahale davasının usulden reddi gerekirken karar verilmesine yer olmadığı yönündeki karar doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre asil müdahiller yönünden hükmün onanması gerektiği kanaatinde olduğum için, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.