
Esas No: 2021/762
Karar No: 2021/4376
Karar Tarihi: 02.11.2021
Danıştay 7. Daire 2021/762 Esas 2021/4376 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/762
Karar No : 2021/4376
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tescilli 2002 ve 2003 yıllarına ait 7 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin gümrük, katma değer ve özel tüketim vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine, dava konusu … , … , … , … , … ve … sayılı ödeme emirlerine konu beyanname muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak yapılan ek tahakkukların iptali istemiyle asıl borçlu şirket tarafından açılan davaların reddine dair kararlar kesinleştikten sonra 04/05/2010 tarihinde şirketin ticaret sicil kaydı silinerek tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle haklara sahip olması ve borçlu kılınması mümkün olmadığından, kesinleşen ek tahakkukların tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin davacının hisse oranına isabet eden kısmında hukuka aykırılık; aşan kısmında ise hukuka uyarlık bulunmadığı; … , … ve … sayılı ödeme emirlerine konu 01/09/2010 tarihinde karara bağlanan para cezalarının anılan tarih itibarıyla asıl borçlu şirketin tüzel kişiliği sona erdiğinden, şirket ortağı adına karara bağlanması gerekirken, tüzel kişiliği olmayan, haliyle haklara sahip olması ve borçlu kılınması mümkün olmayan şirket adına karara bağlandığından, ödeme emirlerinin bu kısımlarının da hukuka aykırı olduğu, 1192 sayılı ödeme emrine konu beyanname muhteviyatı eşyaya ilişkin ek tahakkuk ve para cezası kararlarına vaki itirazın reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle dava açılmadığının anlaşılması karşısında 2007 yılında kesinleşen alacak için tahsil zamanaşımı süresi geçtikten sonra 07/01/2014 tarihinde düzenlendiği anlaşılan ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kısmen dava konusu işlemlerin iptaline, kısmen de davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tüzel kişiliği sona eren şirketten tahsil imkanı bulunmayan kesinleşmiş amme alacağının tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi uyarınca davacının şirket ortağı sıfatıyla takibinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tescilli 2002 ve 2003 yıllarına ait 7 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin gümrük, katma değer ve özel tüketim vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının, ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümlerince takibata tabi tutulacakları; daha sonra yürürlüğe giren şeklinde ise, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacakları düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
6183 sayılı Kanun'un anılan hükmünün olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli gereğince, limited şirket ortağının şirketin ödenmemiş vergi borcundan dolayı sorumluluğu ortaklık payına bağlı olduğundan, olay tarihinde limited şirket ortağının anılan Kanun'un 35. maddesine göre takibi için, şirketin vergi borcunun doğumu anında değil, vergi borcunun şirketten tahsil imkanı bulunmadığının tespiti anında ortak sıfatını taşıması gerekmektedir. Nitekim, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine 06/06/2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5766 sayılı Kanun'la eklenen fıkra hükmü ile limited şirket ortağının şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacakları öngörülmüştür. 5766 sayılı Kanun'un gerekçesinde de, limited şirket ortakları yönünden müteselsil sorumluluğun getirildiği, böylece hisse devri yapan ortağın borcunu ödemesinin sağlanacağı, diğer yandan da devralan şahısların limited şirket hissesinin değerini borçluluk durumunu da gözönüne alarak belirlemesine imkan verileceği vurgulanmıştır. Buna göre, limited şirket ortakları şirketteki hisselerini devretmiş olsalar dahi şirketin ödenmemiş vergi borçlarından dolayı 06/06/2008 tarihinden sonraki dönemler için şirket hisselerini devralan ortakla birlikte müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 28/04/2011 tarih ve E:2009/39, K:2011/68 sayılı kararı ile 5766 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte henüz tahsil edilmemiş, ancak daha önceki bir dönemde doğmuş ve ödenmesi gereken hale gelmiş kamu alacaklarına da uygulanması öngörülmek suretiyle Kanun hükümlerinin geriye yürütülmüş olduğu, buna göre, amme alacağının sorumluluğunun tespitinde alacağı doğuran olayın gerçekleştiği zamanın değil, Kanun'un yürürlük tarihi itibarıyla borcun halen tahsil edilmemiş olmasının esas alındığı, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde gerekli kaynağın elde edilmesi adına vergi ve diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili için hukuki düzenlemeler ve ayrıcalıklı yetkilerle kolaylık ve hızlılık sağlanmasının doğal olduğu kabul edilmekle birlikte, bu konuda bireylerin hakları ve hukukun genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulmasının hukuk devletinin bir gereği olduğu, Kanun'un değişmeden önceki hükümlerine göre şirket ortağı olan veya hisse devri yolu ile ortaklığı bırakan şahıslar ile kanuni temsilcilerin faaliyetlerini ve konumlarını o tarihte yürürlükte olan kurallara göre sahip oldukları ve üstlendikleri sorumluluk çerçevesinde belirlemelerinin doğal olduğu, bu şahıslardan sonraki yıllarda getirilecek sorumluluğa göre konumlarını belirlemelerinin ve ticari faaliyetlerini sürdürmelerinin beklenemeyeceği, düzenlemeden beklenen kamu yararının, kamu alacaklarında ilgililerinin sorumluluklarını arttırarak ve müteselsil sorumluluk getirerek daha hızlı ve daha yüksek oranda tahsilâtın sağlanması olduğunun anlaşıldığı, buna karşı bireylerin, 5766 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden önce doğmuş ve ödenmesi gereken kamu alacağından sorumlu oldukları dönemde öngörülmeyen sorumluluklar ile yükümlü tutulmalarının, diğer bir anlatımla geçmişe yönelik sorumluluklarının arttırılmasının bireylerin hukuka olan güven duygusunu zedeleyeceği ve hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmayacağı, 5766 sayılı Kanun’da esas olarak bir kamu alacağı ile ilgili bireylerin sorumluluklarını arttıran ve müteselsil sorumluluk getiren düzenlemelerin, Kanun'un geçici 1. maddesi ile yürürlük tarihi itibari ile tahsil edilmemiş alacaklara da uygulanmasının hukuk kurallarının geriye yürütülmesi anlamına geleceği ve Anayasada yer alan hukuk devleti kapsamındaki hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle Anayasa'nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının asıl borçlu … Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki hisselerinin tamamını 27/04/2004 tarihli hisse devir senedi ile devrettiği, bu hususun 06/05/2004 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, ancak davalı idarece anılan şirketin kesinleşmiş ve vadesinde ödenmeyen 2002 ve 2003 yıllarına ait amme borçlarının şirketten tahsil imkanının bulunmadığından bahisle 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Olayda, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, limited şirket ortaklarının 06/06/2008 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçları bakımından hisselerini devretmeleri neticesinde sorumlulukları sona ereceğinden, yapılan hisse devri ile şirket ortaklığı sona eren davacının dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşıldığından yukarıda değinilen gerekçeyle ödeme emirlerinin kısmen iptali kısmen de davanın reddi yolunda verilen kararın temyize konu iptale ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.