11. Hukuk Dairesi 2018/5229 E. , 2019/6092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/04/2018 tarih ve 2015/1114-2018/301 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette genel müdür olarak çalıştığını, son olarak Mayıs 2013’de 5.000 TL maaşını aldığını, Haziran 2013 ve sonrasında maaşları alamadığı için iş akdini haklı nedenle 10.01.2014 tarihinde feshettiğini, haklı feshe kadar müvekkiline hiçbir ödeme yapılmadığını, ayrıca yıllık izin ve fazla çalışma ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek şimdilik 40.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle işçi olmadığını, dolayısıyla işçilik alacaklarını talep edemeyeğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığı, davacı tarafın 15/10/2012 tarihinde emekli olduğu, emeklilikten sonra davacıya yalnızca huzur hakkı ödendiği, davacının sadece yönetim kurulu üyesi sıfatının bulunduğu da dikkate alınarak davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağından söz edilemeyeceği, davacının yönetim kurulu üyesi sıfatı nedeniyle ancak huzur hakkı talep edebileceği, huzur hakkının yönetim kurulu üyesinin katılmış olduğu her toplantı sayısına göre belirlendiğinden, davacı tarafın, 2013/8 ayından itibaren sözleşmeyi feshetmiş olduğu 17/01/2014 tarihine kadar katılmış olduğu toplantıları ve bu toplantılar için genel kurulca belirlenmiş huzur hakkını geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından ve dinlenen tanık ifadelerine göre davacının toplantılara katılmadığı da anlaşıldığından davacının talep edebileceği bir ücret alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davacının Haziran 2013 tarihinden 10.01.2014 tarihine kadar tahakkuk ettiğini iddia ettiği huzur hakkı alacağı ve yıllık izin, fazla çalışma ücretlerinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, isabetle saptandığı üzere taraflar arasında bir iş sözleşmesi söz konusu olmadığından işçilik alacakları taleplerinin reddi yerinde ise de davacı taraf, davalı şirkette yönetim kurulu üyeliği nedeniyle kendisine aylık 5.000 TL ödeme yapıldığını ve Haziran 2013 ayı dahil olmak üzere yönetim kurulundan istifa ettiği tarihe kadar ödenmesi gereken ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek alacak isteminde bulunmuştur. Davalı ise dava konusu yapılan dönemde davacının yönetim kurulu toplantılarına katılmadığından ücrete hak kazanmadığını, bu nedenle ücret ödenmediğini savunmuştur. Mahkemece, davacının bu yöndeki talebi huzur hakkı istemi olarak nitelendirilerek davacıya en son Temmuz ayında ödeme yapıldığından, davacının Ağustos 2013 tarihinden yönetim kurulundan istifa ettiği tarihe değin toplantılara katıldığını ispatlamayadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, iddia ve savunmanın açıklanan niteliği ve davacının dava konusu yapılan dönem bakımından yönetim kurulu üyesi olduğu uyuşmazlık dışı olduğundan davacıya emekli olduğu 15.10.2012 tarihinden ücretinin ödenmediğini ileri sürdüğü 2013 yılı Haziran ayına kadar yapılan ödemelerin toplantı başına mı yoksa aylık olarak mı ödendiği anonim şirket genel kurulunda yönetim kurulu üyelerine ne şekilde ödeme yapılması hususunda karar alındığı, şayet toplantı başına ödeme yapılmış ise davacının istifa tarihi olan 10.01.2014 tarihine kadar toplantılara katılıp katılmadığını ispat yükü 4721sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca davalı tarafta olduğu halde mahkemece ispat yükünün tayini bakımından yanılgılı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.