10. Hukuk Dairesi 2014/4021 E. , 2014/14481 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 31.12.2013
No : 2011/13-2013/1377
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile malulen emekliliğe hak kazandığının tespiti, tahakkuk ettirilen yersiz aylık miktarından dolayı borçlu olmadığının tespiti ve kesilen aylıkların yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 4956 sayılı Yasanın 56. maddesi ile mülga 2926 sayılı Yasanın 12 ve 13. maddeleri olup, anılan yasanın 12. maddesine göre, “Bu kanunun uygulanmasında, çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır.” ve 13. maddedeki koşulların gerçekleşmesi halinde de kendisine malullük aylığı bağlanır. Öte yandan 12. maddenin 2. fıkrasında ise “bu kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz.” hükmü yer almaktadır. 24.07.2003 tarihli 4956 Sayılı Yasanın 54. maddesi ile 2926 sayılı Kanuna eklenen ek 3. maddede 1479 sayılı Kanunun ikinci kısım ikinci bölümünde yer alan 28 ve 29. maddelerin 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. 1479 sayılı yasanın 28. maddesine göre “Bu kanunun uygulanmasında, çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır.” ve 29. maddedeki koşulların gerçekleşmesi halinde de kendisine malullük aylığı bağlanır. Öte yandan, 28. maddenin 2. fıkrasında ise, “Sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz.” hükmü yer almaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile; tüm sigortalılar, dolayısıyla 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur (4/b) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Hâkim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleple bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığından yürürlükteki Kanunları re’sen tatbik ederek, iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükelleftir.
Dosya kapsamına göre; davacıya 01.01.1998 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlandığı, 2010 tarihli kontrol muayenesi sonucu, Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığınca çalışma gücünün % 60"ını kaybetmediğinden bahisle aylığının kesilerek, 17.119,93 TL yersiz aylık tahakkuk ettirildiği, Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmadığı, Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 16.09.2013 tarihli raporda ise, davacının çalışma gücünün % 60"ını kaybettiği, 01.05.1997 tarihinden itibaren malul sayılması gerektiğinin belirtildiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacıya 22.01.2008 tarihinde böbrek transplantasyonu yapıldığı anlaşılmakta olup, bu tarihten önce malul olduğuna ilişkin tereddüt bulunmamaktadır.
Bu veriler ışığında, Mahkemece, verilen hükmün eksik ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle, tahsis dosyası celbedilerek, tahakkuk ettirilen yersiz aylığın hangi tarihleri kapsadığı, aylığın hangi tarih itibarıyla kesildiği hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.
Sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Somut olayda, Mahkemece, öncelikle, Yüksek Sağlık Kurulundan yeniden rapor alınmak suretiyle, davacının, hangi oranda çalışma gücünü kaybedip kaybetmediğinin belirlenmesinin istenmesi, çelişki halinde Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle %60 veya daha yüksek bir oranda çalışma gücü kaybının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu çerçevede; davacının, maluliyetinin başlangıcının, oranının, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısının belirlenip, maluliyet aylığı
koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği; gerek, 1479 sayılı Yasanın 28 ve 29. maddeleri ve gerek 5510 sayılı Yasanın 25 ve 26. maddeleri kapsamında irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Kuşkusuz, 5510 sayılı Yasa kapsamında maluliyet aylığı tahsis koşullarının varlığının saptanması halinde ise, aylık başlangıç tarihinin 5510 sayılı Yasanın yürürlük tarihini takip eden aybaşı tarihi olacağının gözden uzak tutulmaması gerekir.
Diğer taraftan, davacının 22.01.2008 tarihinden önce malul bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakla, bu tarihten önce ödenen aylıkların kendisinden talep edilemeyeceği hususu gözönünde tutulmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile, yazılı biçimde tesis edilen hüküm, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O halde; davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle tesis edilen hükmün BOZULMASINA, 11.06.2014 gününde oy birliğiyle kara verildi.