(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/9095 E. , 2020/1819 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyünde 766 sayılı Kanun hükümlerine göre 1978 yılında yapılıp 18.01.1980 ilâ 18.02.1980 tarihleri arasında ilân edilerek itirazsız kesinleşen genel arazi kadastro çalışması sırasında 377 parsel sayılı 27900 m² yüzölçümlü ve tarla nitelikli taşınmaz 1 Aralık 1962 tarih 56 sıra, 8 Nisan 1975 tarih 71 sıra, 7 Temmuz 1975 tarih 78 sıra, 21 Mart 1961 tarih 37 sıra ve 19 Haziran 1973 tarih 76 sıra sayılı tapu kayıtları ve ... mevkii 345 tahrir nolu vergi kaydı dayanak alınarak ... adına tesbit ve tescil edilmiş, 2011 yılında yapılan 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre kadastro paftalarının yenilenmesi çalışmasında dava konusu 377 parsel 102 ada 7 parsel sayısını almıştır.
Davacı ... Yönetimi, 16.07.1980 hâkim havale tarihli dava dilekçesi ile, ... ili ... ilçesi ... köyü, ... mevkii sınırları içerisinde bulunan 27900,00 m2 miktarındaki 377 parsel nolu taşınmazın davalı adına tapuya tescil edildiğini, dava konusu parselin kesinleşmiş bulunan Devlet ormanı tahdit sınırları içerisinde kaldığını, mükerrer verilen tapunun hukuken geçersiz olduğunu, hukuken geçersiz olan tapunun orman olan kısımlarının iptali gerektiğini belirterek dava konusu parselin orman vasfı olan kısımlarının şahıs adına olan tapusunun iptali ile orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yine davacı ... Yönetimi vekili 23.08.2007 hâkim havale tarihli dava dilekçesi ile, çekişmeli 377 sayılı parselin 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca orman rejimi dışına çıkartılmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu iddiasıyla tapu kayıtlarının iptali ve orman niteliğiyle tescili, tapuların üzerinde bulunan şerhlerin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalar HMK gereğince aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle 1980/629 E. sayılı dosyasında birleştirilmiş ve yargılamaya 1980/629 E. sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur.
Mahkemece 377 sayılı parselin bilirkişi raporlarında (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin, eski tarihli harita ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olduğu, çekişmeli 377 parselin (B) harfi ile gösterilen bölümünün ise ormanın devamı ve orman içi açıklık niteliğinde olduğu gerekçesiyle Orman Yönetiminin davasının kabulüne eski 377 yeni 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/06/2015 tarih 2015/6156 – 6432 E.-K. Sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “... Çekişmeli 377 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ise Orman Yönetimince 23.08.2007 hâkim havale tarihli dilekçe ile kesinleşen orman kadastrosuna dayalı olarak dava açılmıştır. Bu taşınmaz yönünden mahkemece, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığı kabul edilerek eski tarihli belgelere göre karar verilmiş ise de, varılan sonuç doğru olmadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosu 09.02.1982 tarihinde ilân edilmiş olup, 1986 yılında yapılan çalışmada bu çalışmaya ilişkin olarak ekip çalışmalarının ilân edilmesinde sakınca bulunmadığına dair komisyon tutanağı düzenlenmediğinden tamamlanmadığı kabul edilerek yeniden orman kadastrosu yapılmış ise de, ilân edilen çalışmalar mahkeme kararı ile iptal edilmedikçe geçerliliğini koruyacağı, Orman Yönetimi ilân edilerek hukuk nezdinde sonuçlar doğurmaya başlayan bir işlemi tek taraflı olarak iptal edemeyeceğinden, uyuşmazlığın 09.02.1983 tarihinde kesinleşen orman kadastro tutanakları ve haritasının uygulanması ile çözümlenebileceği, bir yerde kesinleşmiş orman kadastrosu bulunması halinde uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerektiği, Orman Yönetiminin de ancak kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı olarak dava açabileceği nazara alınmadan hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ve araştırma yapılamaz.
Bu nedenle, 377 sayılı parsele ilişkin olarak mahkemece, yörede 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 09.02.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde çalışmalarına ait tüm tutanaklar ve haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 05/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 9-10 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın 1982 yılı orman kadastrosu ve 2. madde, 1986 ve 1990 yılı aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya 2016/657 E. üzerinden devam olunmuş ve yapılan yargılama neticesinde; 09.02.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamasına ilişkin kadastro tutanaklarının zemine uygulanması sonucu dava konusu taşınmazı etkileyen 147-159 arası OS noktalarının tutanak tanımlarına uygun yerleri zeminde bulunarak kadastro paftası ile çakıştırılması sonucu taşınmazın
kesinleşmiş orman tahdit hattı dışında bulunduğu ve orman içi açıklığı olmadığı, bu hali ile taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı gibi, geçmişte orman iken orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... köyünde, genel arazi kadastro tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış, tesbit tarihinden sonra ise 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi uyarınca yapılıp 09/02/1982 tarihinde ilân edilen ancak ekip çalışmalarının ilânında sakınca bulunmadığına dair komisyon tutanağı düzenlenmediğinden tamamlanmadığı kabul edilen orman tahdidi ve 2. madde uygulaması, 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca yapılıp itirazsız yerlerde 21.05.1987 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca yapılıp itirazsız yerlerde 09.05.1990 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 15/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.