10. Hukuk Dairesi 2013/18884 E. , 2014/14838 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Uşak 1. İş Mahkemesi
Tarihi :21.05.2013
No :2009/604-2013/553
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, ... Sebze Meyve Kom. Nak. San. ve Tic Ltd. Şti. ile Ş.. Ç.. hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan .. Sebze Meyve Kom. Nak. San. ve Tic Ltd. Şti. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı .. Sebze Meyve Kom. Nak. San. ve Tic Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava;14.03.2002 tarihli trafik-iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan masraflardan oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. Anılan madde kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.1.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
Borçlar Kanununun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve her halükarda haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır.
Kurum, ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarında, Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirlerin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Müteselsil borçluluğun en belirgin özelliği; alacaklıya karşı borçlulardan her birinin; edimin tamamından sorumlu olması, başka bir ifade ile, alacaklının borçlulardan hepsini birden takip ya da dava edebileceği gibi bunların içinden dilediği birini veya birkaçını dava ya da takip edebilmesi ise de; bu özellik, müteselsil borçların nispi bağımsızlığını ortadan kaldırır nitelik taşımamaktadır. Müteselsil borçların nispi bağımsızlığı ilkesinin zamanaşımı yönünden sonuçları ise; müteselsil borçlulukta, zamanaşımının borçlulardan biri bakımından durmasının diğer borçlulara sirayet etmemesi; müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def"inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmalarının mümkün bulunmamasıdır. Zamanaşımı def’i, borcu ortadan kaldırmayıp bunu ileri sürene borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi verdiğinden, teselsül hükümlerine dayalı olarak açılmış olan eldeki davada, zamanaşımı def’inin ancak bunu ileri süren müteselsil borçlu hakkında hüküm doğurur, diğer borçlular yönünden hüküm ifade etmez.
Diğer taraftan, Borçlar Kanununun 131/2. Maddesi gereğince alacaklının dava açması ile zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu edilen alacak için söz konusu olup, kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımı kesilir, dava dışı kalan bölüm hakkında zamanaşımı işlemeye devam eder. (HGK 22.12.2010 gün, 2010/17-664 E., 2010/689 K. Sayılı kararları)
Dava konusu somut olayda; üçüncü kişi konumunda olduğu belirgin olan davalı .Sebze Meyve Kom. Nak. San. Ve Tic Ltd. Şti. vekili zamanaşımı def’inde bulunmuştur. 14.03.2002 tarihinde meydana gelen kazada, davalı şirketin kusurlu olduğunun öğrenildiği tarih 21.03.2011 tarihi olup, davalı şirket hakkında 15.07.2011 tarihinde açılan dava ile talep edilen miktar yönünden 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, 22.01.2013 tarihli ıslah talebi ile arttırılan miktar yönünden ise 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca zamanaşımı definin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan .. Sebze Meyve Kom. Nak. San. ve Tic Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan ..Sebze Meyve Kom. Nak. San. ve Tic Ltd. Şti."ne iadesine, 17.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.