
Esas No: 2020/6351
Karar No: 2021/5689
Karar Tarihi: 27.10.2021
Danıştay 4. Daire 2020/6351 Esas 2021/5689 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/6351
Karar No : 2021/5689
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Hizmetleri Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde gider olarak kayıt edilmesi gerekirken kanunen kabul edilmeyen giderler olarak ayrılan kısmının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; ticari faaliyetin bir unsuru olan ve icra yoluyla takip edilen alacaklara ilişkin olarak Kanunda öngörülen şüpheli alacak karşılığı ayırma koşulları, davacının Mahkeme ara kararına istinaden ibraz ettiği belgelerle sabit olduğundan ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkukta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Şüpheli Alacaklar" başlıklı 323. maddesinde hüküm altına alınan şartların dava konusu olayda sağlanamadığı görüldüğünden temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunun "Şüpheli Alacaklar" başlıklı 323. maddesinde, "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından önceden imzalanan faktoring sözleşmeleri kapsamında tahsil edilemeyen alacaklardan 6.070.719,00-TL’lik kısmını 50.000,00 TL bedelle …Yönetim A.Ş.'ne satışından doğan tutarın kanunen kabul edilmeyen gider olarak ihtirazi kayıtla kurumlar vergisi beyannamesinde kayıtlarına intikal ettirildiği, söz konusu alacağın şüpheli alacak olarak dikkate alınması gerektiği, anılan bu tutarın zarar olarak kurum kazancından indirilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtirazi kayıtla verilen beyannamede anılan kısma isabet eden verginin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Olayda, iç veya dış pazarlar için mal ve hizmet satımı faaliyetinde bulunan üretici ve tacir şirketlerin mal ve hizmet satışından doğmuş veya doğacak kısa süreli ticari alacaklarının faktör olarak adlandırılan bir finansal kurum tarafından satın alınarak (temellük edilerek), satış bedelinin vadesinde tahsilinin üstlenilmesi, istenildiğinde vadeden önce belirli oranda peşin ödeme yapılması, tahsil edilememe riskinin karşılanması ve alacak muhasebesinin tutulması olarak tanımlanabilecek olan faktoring işlemi yapan bir şirketin, daha önce kârın teşekkülünü etkilememiş bir alacağını karşılık ayırarak zarar yazılmasının mümkün olmadığı, çünkü ticari bir organizasyonda satılan mal ve hizmet bedeli tahsil edilmemiş olsa bile tahakkuk esası geçerli olduğundan, hasılata intikal ettirilmekle kârın teşekkülünü etkilediği, bu nedenle bir alacağın tahsil edilmesinin şüpheli hale geldiği anda üzerinden karşılık ayrılarak zarara intikal edilebileceği, nitekim bu hususun 213 sayılı Kanunun 323. maddesine ilişkin gerekçesinde açıkça belirtildiği dikkate alınmalıdır.
Bu durumda, geri dönülebilir faktoring hizmeti sunan davacı şirketin, 2012 yılında temlik edilen alacakları; hasılatına dahil etmeden, şüpheli hale geldiğinden bahisle önce şüpheli ticari karşılık ayrılması 213 sayılı Kanunun 323. maddesine uygun olmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.