10. Hukuk Dairesi 2014/7693 E. , 2014/14972 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Manisa 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 21.02.2014
No : 2013/59-2014/92
Dava, Kurum tarafından iptal edilen sigortalılık süresinin ve bunun sonucunda da yaşlılık aylığının geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dışı işveren S.Pektaş"a ait işyerinde yapılan denetim sonrasında düzenlenen, 15.09.2008 tarihli Sosyal Güvenlik Denetim Raporu üzerine, sigortalı davacının, anılan işyerinden gerçekleştirilen 21.02.2008-28.02.2008 tarihleri arasındaki bildirimlerinin, gerçeğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, dolayısıyla bağlanan yaşlılık aylığının da başlama tarihi olan 01.03.2008 tarihi itbariyle iptal edilerek, yersiz yaşlılık aylıkları ile masraf ve ödemeler bakımından borç tahakkuk ettirildiği, iptal edilen sigortalılık süresinin ve bunun sonucunda da yaşlılık aylığının geçerli olduğunun tespiti nedeniyle, işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun; “Sigortalı sayılanlar” başlığını taşıyan 2"nci maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtilmiş, “Sigortalılığın başlangıcı ve mecburi oluşu” başlığını taşıyan 6"ncı maddesinde; çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı düzenlenmiştir. Anlaşıldığı üzere zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan, davanın diğer yasal dayanağı, söz konusu Kanunun 79/10. maddesi olup, anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak, delil toplanabileceği açıktır.
İnceleme konusu davada; öncelikle davacı isticvap edilerek çalışmaları açıklattırılmalı, Kurum tarafından açılan alacak davasında tanker şoförü olarak Mersin"den yakıt getirdiğini belirttiğinden, yakıtın teslim alındığı yer ve firma adı sorulmalı, kullandığı aracın plakası, bildirilen plakadan 21.02.2008-28.02.2008 dönemine ilişkin, var ise trafik ceza kayıtları, yine, bu dönemde akaryakıtın teslim ve tesellümüne dair taşıma belgesi ve diğer belgeler istenilmeli, tehlikeli madde taşıyan sürücülerin, o dönemde sahip olması gereken belgelere, davacının sahip olup olmadığı araştırılmalı, sürücü belgesi örneği getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belirdiği takdirde, tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli ve toplanan tüm kanıtlar değerlendirilip, fiili çalışmanın var olup olmadığı, açıklıkla saptandıktan sonra, bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.