Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/5057
Karar No: 2021/5168
Karar Tarihi: 27.10.2021

Danıştay 10. Daire 2016/5057 Esas 2021/5168 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/5057
Karar No : 2021/5168


TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
UETS: (...)

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : Kendilerine asaleten, ..., ..., ..., ..., .... ve ...'a velayeten ... ve ...
VEKİLLERİ : Av. ...

İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, davanın kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan, ... ve ...'ın çocukları, diğer davacıların kardeşi olan 02/04/2003 doğumlu ...'ın, 13/07/2011 tarihinde Şanlıurfa ili, Harran ilçesi, ... köyü yakınlarından geçen açık sulama kanalına düşmesi sonucunda vefat etmesi olayında, kanal güvenliği için hiç bir önlem almayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, anne ve babanın her biri için 1.000,00 TL (miktar arttırımı ile 38.629,50 TL) maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat ile kardeşlerin her biri için 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 2.000,00 TL (miktar arttırımı ile 77.259,00 TL) maddi, 120.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; 25/11/2015 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün olayın meydana gelmesinde %70 kusurlu olduğu, davacı anne ve babanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 369. maddesi, 1. fıkrasında belirtilen hüküm gereği olayın meydana gelmesinde % 30 kusurlu olduğu gerekçesiyle ve 29/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda yer alan hesaplamalar ile miktar arttırım dilekçesi esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile ... için 38.629,50 TL maddi, 20.000,00 TL manevi, ... için 38.629,50 TL maddi, 20.000,00 TL manevi, ..., ..., ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın 19/03/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; tesislerin inşa edildiği yıllarda yerleşim olmadığı halde yıllar içinde suya yakın olmak adına, toprak koruma mevzuatına da aykırı olarak kaçak yapılarla yerleşim haline gelen alanlarda sorumlulukları olmadığı halde yeni koruyucu tedbirlerin alınması hususunda çalışmalar yaptıkları, müteveffanın dokuz yaşında bir çocuk olması nedeniyle ebeveynlerinin bakım ve gözetim sorumluluğunda olduğu, boğulma olayı ile ilgili idarelerinin herhangi bir ihmalinin ve sorumluluğunun bulunmadığı, mevzuat, projeler ve talimatlar çerçevesinde alınabilecek önlemlerin alındığı, İdare Mahkemesince eksik düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alındığı iddialarıyla kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacıların yakını 02/04/2003 doğumlu ...'ın, 13/07/2011 tarihinde evlerinin yakınlarından geçen sulama kanalına düşmesi sonucunda vefat etmesi üzerine, davacılar tarafından 2.000,00 TL maddi, 85.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle, 19/03/2012 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:... sayılı dosyası nezdinde dava açılmıştır.
Anılan davada, ... Asliye Hukuk Mahkemesince davanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından reddi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı karar, 24/01/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Bunun üzerine, davacılar vekili tarafından 03/02/2014 tarihinde verilen dilekçe ile bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu; 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Ancak, hizmet kusuru esasına göre idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilmesi için idarenin yapmakla görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirirken hizmetin örgütlenmesinde, denetlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça belirlenmesi, üçüncü kişi ya da zarara uğrayanın kusuru gibi idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan durumların araştırılması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşama hakkı ile 125. maddesinde düzenlenen idarenin sorumluluğuna ilişkin hükümler birlikte değerlendirildiğinde, devletin kişilerin yaşama hakkının korunması açısından negatif yükümlülüklerinin yanında pozitif yükümlülüklerinin de bulunduğu (Anayasa Mahkemesi kararı, Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50), bu kapsamda devletin öncelikle yaşama hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı caydırıcı ve koruyucu yasal düzenlemeleri yapması ve bununla da yetinmeyerek gerekli idari tedbirleri alması gerektiği açıktır.
Bir idari hizmetin yürütülmesi aşamasında yaşama hakkının korunmasına yönelik alınacak idari tedbirlerdeki eksiklikler, devletin yaşama hakkının korunmasına yönelik yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğuracak, meydana gelen zarar ise idarenin kusurlu sorumluluğu ilkesi gereğince tazmin edilecektir.
Bu bağlamda, öncelikle somut olayın özelliğine göre idarenin yürüttüğü faaliyet incelenmeli ve idarenin bu faaliyeti nedeniyle alması gereken tedbirler belirlenmeli, ancak bu durum davalı idare üzerinde aşırı bir yük oluşturacak şekilde yorumlanmadan idarenin sorumluluğunun sınırı tespit edilmelidir.
Somut olayda, sulama faaliyetlerinin niteliği itibarıyla kişilerin yaşamı ve vücut bütünlüğü bakımından birtakım riskler içermesi sebebiyle tehlikeli bir faaliyet olduğu, bu bağlamda davalı idarenin sulama kanallarının işletilmesinde gerekli güvenlik tedbirlerini alarak, bu alanlarda istenmeyen ölüm ve yaralanma olaylarının önüne geçmek için makul ölçüler çerçevesinde gerekenleri yapmakla yükümlü olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak davalı idarenin yürüttüğü hizmetin niteliği ve boyutları göz önünde bulundurulduğunda; davalı idareden tüm tesislerinde her koşulda güvenlik tedbiri almasının beklenemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, dava konusu uyuşmazlıkta boğulma olayının meydana geldiği yerin meskun mahal sınırları içinde bulunup bulunmadığının tespiti, davalı idarenin sorumluluğunun makul ölçüler içinde belirlenmesi konusundaki en önemli hususu teşkil etmektedir.
Zira, boğulma olayı meydana gelen yerin meskun mahal dışında bulunması durumunda davalı idareden vatandaşların yaşama hakkını korumak amacıyla sıkı güvenlik tedbirlerini alması beklenemeyecek, dolayısıyla idarenin sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Öte yandan, sulama kanalının zaman içerisinde meskun mahalde kaldığının anlaşılması halinde söz konusu alanı yerleşime açan idarenin de sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ayrıca incelenmelidir.
Dava konusu olayda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin E:... sayılı dosyası kapsamında, olay mahallinde 21/06/2013 tarihinde yapılan keşfe dayanılarak hazırlanan 24/06/2013 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu yerin çevresinde meskun mahal bulunmadığı tespitine yer verildiği görülmekte olup, boğulma olayının meydana geldiği yerin meskun mahal dışında olduğu anlaşıldığından, davalı idarenin yürüttüğü hizmetin teknik özellikleri dikkate alındığında, yerleşim alanları dışında önleyici tedbirleri alması beklenemeyeceğinden, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmekte iken, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararının, davanın kabulüne ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, davanın kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi