3. Hukuk Dairesi 2017/7802 E. , 2019/3853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı; davacı şirket tarafından, davalıların maliki bulunduğu taşınmazın 01/03/2013 tarihinde 5 yıl süreyle kiralandığını, kira sözleşmenin 6. maddesine göre, kiralanan taşınmazın deprem güçlendirme bedeli olan 240.000,00 TL nin davacı banka tarafından ödeneceğinin ve daha sonra ilk 3 yıllık kira bedelinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, davacı şirket tarafından deprem güçlendirme ve asansör imalat bedeli olarak toplam 295.800,00 TL tutarında harcama yapıldığını, kira sözleşmesi gereği mahsuplaşmanın 280.000,00 TL üzerinden yapılacağının belirlendiğini ; davacı banka şubesinin kapatılarak faaliyetine son verilmesi nedeniyle, kiralanan taşınmazın tahliye edildiğini, güçlendirme bedeli ile asansör imalatından kaynaklanan ve kira bedellerinden mahsup edilmeyen 57.556,00 TL alacağın, tahliye tarihinden itibaren 15 gün içinde davacı bankaya ödenmesi hususunda davalılara ihtar çekildiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek; kira sözleşmesinden kaynaklanan bakiye 57.570,18 TL tutarındaki alacağın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı- karşı davacılar; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı ile aralarında 03/06/2013 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesinin düzenlendiğini, kiralanan taşınmazın 20/05/2015 tarihi itibariyle tahliye edildiğini, sözleşmede davacı tarafından yapılan masrafların kira bedelinden mahsup edileceğine dair düzenleme bulunmasına rağmen, tahliye durumunda kendilerinden talep edilebileceğine yönelik herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, yapılan masraflara yönelik faturaların kendi adlarına düzenlenmediği gibi faturaların kendilerine tebliğ de edilmediğini; kira ilişkisinin en az 3 yıl devam ettirileceğinin taraflar arasında zımnen kararlaştırıldığını, davacının sözleşmeyi 3 ay önceden bildirim yapmak koşuluyla fesih hakkının, ilk 3 yıllık kira süresi sonunda geçerli olacağını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak ; asıl davanın reddini;
davacı-karşı davalı tarafından ödenmeyen 39.000,00 TL bakiye kira alacağının yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini istemişlerdir.
Mahkemece; asıl davanın kabulüne, 57.570,18 TL nin 13/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sözleşmede belirtilen hisseleri oranında davalılardan tahsiline; karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı- karşı davacılar vekilinin tüm, davacı- karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı-karşı davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Somut olayda ; karşı davanın reddine karar verildiği anlaşılmış olup, mahkemece, karşı dava değerinin 39.000,00 TL olduğu gözetilerek, davacı-karşı davalı lehine reddedilen miktar üzerinden 4.640,00 TL nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı- karşı davacılar vekilinin tüm, davacı-karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin karşı davaya ilişkin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasına," Davacı-karşı davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmiş olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T."nin 13. maddesinin 2. fıkrası gereğince hesaplanan 4.640,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacılardan sözleşmede belirtilen hisseleri oranında tahsili ile davacı-karşı davalıya verilmesine," ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün davacı-karşı davalı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.