3. Hukuk Dairesi 2017/7972 E. , 2019/3855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz, davalı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle (kule vinç de montaj bedeli, kule vinç teleskop kira ve montaj işçilik bedeli, mast montajı işçilik bedeli, parça bedelleri, servis bedelleri, halat değişimi yol ve iaşe bedeli gibi) faturadan kaynaklı alacaklarının bulunduğunu, bahse konu alacakların tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2012/16265 E. Sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davalı şirketin davacıya sadece 15.081,81 TL tutarında borcunun bulunduğunu, takip konusu edilen alacak miktarının tamamını, faiz ve ferilerini kabul etmediklerini, kaldı ki kabul edilen borç miktarının icra takip dosyasına yatırıldığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı istenemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yargılama sırasında alınan 20/11/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu alacağın 2011 ve 2012 yıllarına ait faturalardan kaynaklandığı, davalı kayıtlarında borcun 15.081,81 TL olarak belirlendiği, ancak davalı şirket kayıtlarında yer almayan 6.872,28 TL olan fatura mündericatlarının davacı tarafından yerine getirildiği, bu bağlamda davacı alacağının 22.367,17 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul 35. İcra Müdürlüğü"nün 2012/16265 E. Sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 7.285,36 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 7.285,36 TL ye avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak 7.285,36 TL nin % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK"nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 19-589 E, 645 K; 19.10.2011 gün ve 19-532 E, 640 K; Dairemizin 07.02.2013 tarih ve 2012/5291 E, 2013/634 K sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Borçlunun dava açıldıktan sonra yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı ise mahkemenin davayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına , takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkar tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda, sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazda nazara alınması belirtilmelidir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.2015 tarih ve 2014/19- 525 E., 2015/2839 K. Sayılı ilamı )
Somut olayda; davacı şirket tarafından faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine 15.08.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin borcun tamamına ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, bahse konu icra takibine vaki eldeki itirazın iptali davasının ise 05/03/2013 tarihinde açıldığı; dava tarihinden sonra,11/04/2013 tarihinde, davalı şirket tarafından icra dosyasına 15.081,81 TL tutarında ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, yargılama aşamasında davalı tarafından yapılan kısmi ödeme dikkate alınarak, takibe konu bakiye alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne yönelik karar verilmiş, yine kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına, vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması ve davalı- borçlu tarafından yapılan kısmi ödemelerin infazda dikkate alınması gerekirken, bu yön göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile dava açıldıktan sonra yapılan kısmi ödemenin davacının belirlenen alacağından düşülmek suretiyle, yazılı şekilde hüküm tesisi ve bunun sonucu olarak hatalı inkar tazminatı, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.