11. Hukuk Dairesi 2018/5188 E. , 2019/6191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/06/2017 tarih ve 2015/171 E.- 2017/386 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin ayrı ayrı esastan reddine-esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 27/03/2018 tarih ve 2017/1354 E.- 2018/443 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, dava dışı YDM İnşaat Taşımacılık Turizim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin %70 oranında ortağı ve müdürü olduğunu, 2 ortaklı olan şirketin diğer ortağının ise davalı ... olduğunu, davalı ..."in eşi olan diğer davalı ...’e şirkette bulunan hisselerini devir yetkisi de tanıyan bir vekaletname verdiğini, davalı ...’in kendisine verilmiş olan vekalet görevini kötüye kullanarak, iradesine aykırı bir şekilde şirketteki hisselerinin %69’unu diğer davalı ..."e devrettiğini, dava dışı şirketin 27.09.2011 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında alınan (5) numaralı kararla, ortaklar kurulunca yapılan devre muvafakat edildiği şeklinde bir karar alındığını ve kararda kendisinin de imzasının gözüktüğünü, ancak söz konusu karar altında yer alan imzanın kendisinden sadır olmadığını, usulsüz olarak yapılan hisse devir işlemi nedeniyle kar payı alamadığını ve maddi zararının oluştuğunu ileri sürerek, yapılan hisse devri işleminin iptali ile devre konu hisselerin adına tescilini, alınan ortaklar kurulu kararının iptalini ve 10.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, davacının müvekkillerine hitaben keşide ettiği ihtarnameyle, ortaklar kurulu altında yer alan imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, anılan ihtarnamede sadece, söz konusu imzanın kendisine fark ettirilmeden imzalatıldığını ileri sürdüğünü, hisse devir işleminin 2011 yılında gerçekleştiğini, davacının, şirket defterlerinin tutulduğu muhasebecide çalıştığını, şirket hisse devrine ilişkin tescil başvurusunu bizzat Ticaret Sicil Müdürlüğüne götürüp teslim ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı ..."in vekil sıfatı sebebiyle yükümlü olduğu özeni göstermediği zira bir şirketteki 70 adet hissenin 69 adedinin devri konusunda devredenin açıkça bir muvafakatinin alınması gerekirken davalının bu açık muvafakati almadığı, davacıya ait hisseyi vekil aracılığı ile devralan davalı ..."in davacının devir iradesinin olmadığını bilmemesinin mümkün olmadığı, TMK"nın 2. maddesi uyarınca vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının hakim tarafında re"sen gözönünde bulundurulması gerektiği, alınan ortaklar kurulu kararındaki imzanın davacıya ait olmadığı, her ne kadar davacı tarafından kar payı alınmadığından bahisle tazminat istenmiş ise de, kâr payının hissedarlara devredilmeyip sermayeye eklendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, Antalya 4. Noterliğinin 07/09/2011 gün ve 23607 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesinin iptaline, 07/09/2011 gün ve 5 nolu ortaklar kurulu kararının iptaline, iptal kararı kesinleştiğinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasına, davacının kar payı alamamaktan dolayı tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ortaklar kurulu kararının iptalinin de talep edildiği iş bu davanın şirket taraf gösterilmeksizin açıldığı, ancak dava dışı şirket 2 ortaklı olup, ortaklarının davacı ve davalı ... olduğu, şirketin başka hissedarının bulunmadığı, bu nedenle davaya şirket taraf olmaksızın da devam edilebileceği, nitekim yerleşik Yargıtay uygulamasın da bu yönde olduğu, davaya konu hisse devir işleminin, davacı tarafından davalı ..."e verilmiş vekaletname kapsamında yapıldığı, anılan vekaletnamede, davacıya ait hisselerin davalı ... tarafından devredilmesine dair yetki de bulunduğundan ilgili noter devir işleminin herhangi bir usulsüzlük içermediği, eldeki davanın ortaklar kurulu kararının iptali ve davacının dava dışı limited şirket hissedarı olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu göz önüne alındığında davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği, yapılan hisse devrine muvafakat verilmesine ilişkin ortaklar kurulunda yer alan imzanın davacıya ait olmadığı, bu nedenle söz konusu kararın mülga TTK"nın 520. maddesi uyarınca yok hükmünde olduğu, her ne kadar davalılar vekilince davacının yapılan işlemden haberdar olduğu ve aradan geçen süre gözetildiğinde davacının iyi niyetli olmadığı ileri sürülmüşse de, davacı tarafça çekilen ihtarın herhangi bir kabul beyanına ilişkin olmadığı, davacının söz konusu ortaklar kurulu kararının tescil istemini içerir belgeyi bizzat Ticaret Sicil Müdürlüğüne götürdüğü yönündeki iddianın kanıtlanamadığı, yapılan sahtecilik sonucunda alınan kararın yok hükmünde olması nedeniyle ortaklar kurulu kararının iptali için gerekli üç aylık hak düşürücü sürenin uygulama yerinin bulunmadığı, zira, ortada alınmış geçerli bir ortaklar kurulu kararının bulunmadığı gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi suretiyle, davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, davalı ..."e yönelik açılan davanın kabulü ile, dava dışı YMD İnşaat Taşımacılık Turz. San. Ltd. Şti."nin 07/09/2011 tarihli ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun ve davacının adı geçen şirkette 70/100 oranında hissedar olduğunun tespitine, davacının kar payı alamamaktan kaynaklanan tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, hisse devir sözleşmesinin iptali ile davacının şirkete ortak olduğunun tespiti ve ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı, şirketin 07.09.2011 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısına ilişkin tutanakta yer alan imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek, anılan toplantıda alınan hisse devrine muvafakat edilmesi ve yeni müdür atanmasına ilişkin (5) numaralı kararın iptalini istemiştir. Bölge adliye mahkemesince, dosya arasında bulunan 13.01.2016 tarihli imza incelemesine ilişkin rapora dayalı olarak, 07.09.2011 tarihli ortaklar kurulu kararında yer alan imzanın davacıya ait olmadığı sonucuna ulaşılmışsa da, imza incelemesine ilişkin raporun bilimsel bir dayanağı bulunmamaktadır. Zira HGK’nun 30.05.2001 tarihli ve 2001/12-436 E., 2001/467 K. ile 07.10.2009 tarihli ve 2009/12-382 E., 2009/415 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, imza incelemesine ilişkin yapılacak olan bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Söz konusu raporun yukarıda belirtilen nitelikleri taşımadığı bu yönüyle hükme esas alınabilir nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, davacı her ne kadar ortaklar kurulu kararında yer alan imzanın kendisinden sadır olmadığını iddia etmişse de, davalılara hitaben keşide ettiği 04.03.2015 tarihli ihtarnamede, “...farkında olmadan tarafıma imzalatmış olduğunuz devre ilişkin karar ile yeni müdür atamanız da geçersiz olup yasal değildir.” şeklinde beyanda bulunarak, söz konusu imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Bu itibarla, ortaklar kurulu kararının alındığı tarihte şirketin 2 ortağı olup, her iki ortağın da alınan kararı imzaladığı da gözetilerek, ortaklar kurulu kararının iptali talebinin reddi gerekirken bölge adliye mahkemesince, yazılı gerekçelerle, ortaklar kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı, dava dışı şirkette bulunan hisselerini devretme yetkisi bulunmadığı halde davalı ..."in bu işlemi genel vekaletnameyle yaptığını ileri sürmüşse de, söz konusu 15.10.2010 keşide tarihli vekaletname incelendiğinde, davacının, ortağı olduğu şirketlerde bulunan hisselerini devir hususunda davalı ..."i açıkça yetkili kıldığı görülmektedir. Davalı ..."in vekalet görevini kötüye kullandığı yönünde delil de bulunmadığına göre, hisse devir sözleşmesine ilişkin davanın da reddi gerekirken aksi düşüncelerle kabulü doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 07/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.