1. Hukuk Dairesi 2016/3635 E. , 2019/458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile açılmış tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki bulunduğu 7 parsel sayılı taşınmazını 28/08/1984 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile mirasbırakan eşi ....’ya temlik ettiğini, akdin yükümlüsü mirasbırakanın 28/03/1989 tarihinde vefat etmesi nedeniyle sorumluluğun mirasçıları olan davalılara geçtiğini, ancak davalıların sorumluluklarını yerine getirmediklerini, ölünceye kadar bakma akdinin davalılar tarafından ihlal edildiğini ileri sürerek, akdin feshi ile davalılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının yeniden evlendiğini ve yurtdışında yaşadığını, iddialarının doğru olmadığını, ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan bakım borcunu yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nın maliki olduğu 7 parsel sayılı taşınmazını 29.08.1989 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile eşi olan ....’ya temlik ettiği, ...nın 28.03.1989 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı eşi ....ve davalı kardeşleri...’ın kaldıkları, davacının 08.08.1989 tarihinde yeniden evlendiği ve bakılmadığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde bakım alacaklısının ölümü sözleşmenin sona ermesini gerektirdiği halde, bakım borçlusunun ölümü ile sözleşme son bulmaz, bakma ve görüp gözetme borcu bakım borçlusunun mirasçılarına intikal eder. Ancak yasa koyucu bakım alacaklısına, isteği dışında, bakım borçlusunun mirasçıları ile birlikte yaşamaya zorlamamak için ölümü tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyi bozma ( feshetme ) hakkı tanımıştır.(6098 s. TBK md. 618 ) Ne var ki, bakım alacaklısının, bakım borçlusunun ölümü nedeniyle sözleşmeyi bozması ( feshetmesi ) halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılardan geri istemesine yasal olanak yoktur.
Ancak, Türk Borçlar Kanunun 618. madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, sadece borçlunun iflası halinde iflas masasından isteyebileceği miktara eşit olarak borçlunun mirasçılarından tazminat isteyebileceği açıktır. Nitekim bu ilke 05.06.1957 tarih ve 25/22 sayılı İnançları Birleştirme kararında da açıkça vurgulanmış, uygulama bu yönde kararlılık kazanmıştır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617 (BK"nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Somut olayda bakım alacaklısı davacının Türk Borçlar Kanununun 618. maddesi gereğince bakım borçlusu ’in ölümünden sonra, 1 yıl içinde fesih hakkını kullanmadığı, sözleşmenin mirasçılarla devamını benimsediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillere göre sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, ancak bu imkansızlığın davalıların kusurundan kaynaklanmadığı anlaşılmakla; TBK 617/2. maddesi uyarınca bakım alacaklısına muayyen bir irat bağlanmasına gerek olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 24.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.