4. Hukuk Dairesi 2018/3406 E. , 2018/5689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/01/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat talebinin ferafat nedeni ile reddine manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 26/11/2013 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dairemizce verilen 07/03/2018 tarih, 2016/5671 esas ve 2018/1613 karar sayılı ilamda; davanın davacının vasisi tarafından verilen vekaletnameye istinaden Av. ... tarafından takip edildiği ve kararın da adı geçen vekil Av. ... tarafından temyiz edildiği, davacı vasisinin ... Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği dilekçe ile vasi değişikliği talep ettiği ve mahkemece 19/12/2013 tarihinde talebin kabulü ile davacı ..."a ..."ın vasi olarak atanmasına karar verildiği, dosya kapsamında da vasi ... tarafından kararı temyiz eden vekil Av. ..."e verilmiş bir vekaletname bulunmadığı bu nedenle davacı vasisi ... tarafından kararı temyiz eden vekil Av. ..."e verilmiş vekaletnamenin bulunup bulunmadığının araştırılarak; vekaletname varsa dosya arasına alınması, şayet böyle bir vekaletname ilişkisi yoksa gerekçeli kararın vasi ..."a usulüne uygun tebliğ edilerek temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay"a yeniden gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş ancak geri çevirmenin gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyleki;
Dairemizce verilen ve yukarıda anılan geri çevirme kararı üzerine Av. ..."e davacı vasisi ... tarafından verilen vekaletnamenin dosyaya sunulması için muhtıra gönderildiği ancak adı geçen vekil tarafından vekaletnamenin dosyaya sunulmadığı, bunun üzerine mahkemece davacı vasisi ..."a gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vasisi ..."a çıkarılan tebligatta yer alan açıklamalardan; muhatabın adreste olmaması sebebiyle tebligatın mahalle muhtarı imzasına teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı, durumdan komşuya haber verildiği anlaşılmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti
azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/12/2004 gün, 2004/12-765 esas, 2004/730 karar sayılı ilamında; beyanda bulunan komşunun açık kimliğinin tebliğ mazbatasında gösterilmediği durumda, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği fakat bulamadığı hususunun belgelenmediği, yapılan işlemin tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı belirtilmiştir.
Somut olayda; tebliğ mazbatasından, muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, anılan Kanun ve Yönetmelik hükümleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca davacı vasisi ..."a gerekçeli kararın tebliğine ilişkin yapılan tebligat usulsüzdür. Davacı vasisi ..."a gerekçeli kararın usulüne uygun tebliği sağlanıp, temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın ikinci kez geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 26/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.