1. Hukuk Dairesi 2016/2859 E. , 2019/507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 10855 ada 2 parsel sayılı taşınmazın haksız şekilde borçlandırılak cebri icra yoluyla satıldığını, alacaklı şirketin yetkilisinin baldızı olan dava dışı ...’nın ihale ile taşınmazı iktisap ettiğini, takibe konu senetler hakkında ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/753 Esas sayılı dosyası ile açtığı dava sonucunda senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığına karar verildiğini, bu kez ihale alıcısı dava dışı ... aleyhine ...7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1090 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil dava açtığını ancak taşınmazın dava dışı ... tarafından şirket elemanı olan davalıya satış suretiyle devredildiğinden davalı sıfatı yönünden davanın reddedildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; borçluları davacı ... ile dava dışı ..., alacaklısı davalı ... Basım Dağıtım.. Ltd. Şti. olan, 01.02.2009 tanzim, 15.05.2009 ile 15.06.2009 ödeme tarihli 60.000,00’er TL’lik iki adet bononun (toplamda 120.000,00 TL) takibe konularak, 14.02.2011 tarihinde 77.810,00 TL bedelle dava konusu 10855 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 522/3628 payının dava dışı ... adına ihale edildiği, ihalenin kesinleşmesi neticesinde 11.06.2012 tarihinde adına tescilin yapıldığı, daha sonra taşınmazın dava dışı ... tarafından 05.07.2012 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiği, davacının ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı 2014/114 Esas sayılı dava sonucunda ihalenin dayanağını teşkil eden ... 27. İcra Müdürlüğünün 2010/4152 Esas sayılı dosyasına konu bonolardaki imzaların davacıya ait olmaması nedeni ile usulsüz icra takibinin iptaline karar verildiği, bu kararın 29.09.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava dışı ... adına oluşan tescilin yolsuz olduğu kuşkusuzdur ve dava dışı ... ilk el durumunda olduğu için iyiniyetli olduğundan da söz edilemez. Ancak ...’dan çekişmeli payı satın alan davalı ...’in iyiniyetli olması durumunda ediniminin korunacağı açıktır.
Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Ne var ki mahkemece davalı ...’in iktisabının iyiniyetli olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, tarafların bildirdikleri tanıkların dinlenilmesi, varsa başka deliller toplanarak yukarıdaki ilkeler uyarınca davalı ...’in iyiniyeti olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.