1. Hukuk Dairesi 2015/17027 E. , 2019/556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.01.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ve dahili davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın, 125 ada 6 parsel sayılı taşınmazını 04/02/2000 tarihinde üçüncü kişi ..." e satış suretiyle temlik ettiğini ...’in ise 14/03/2000 tarihinde davalıya yine satış yolu ile devrettiğini yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, dava konusu taşınmazın şu anda dava dışı başka şahıslar adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek söz konusu taşınmazda miras paylarına karşılık gelen bedelden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000’er TL’den toplam 10.000 TL nin yasal faizi ile birlikte davalı dan tahsiline karar verilmesini istemişler, 24.02.2014 tarihli cevaba cevap dilekçelerinde dava konusu taşınmazın 125 ada 6 parsel olduğunu, sehven 128 ada yazıldığını bildirmişler,yargılama sırasında ...’in davaya dahil edilmesini talep etmişler, 08.05.2015 havale tarihli dilekçeleri ile taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırdıklarını bildirerek 278.857.00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, mirasbırakanın paraya ihtiyacı olduğunu taşınmazı bedelini ödemek sureti ile satın aldığını, mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunduğunu, ölümünden sonra bu taşınmazların tüm mirasçılar arasında taksim edildiğini, dahili davalı ... ise davaya konu taşınmazı gerçek bir satış ile edindiğini taşınmazı devraldıktan sonra davalı ..."in diğer kardeşlerinin kendisini tehdit etmeleri üzerine bedeli karşılığında davalıya temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacılardan mal kaçırmak maksadıyla mirasbırakan... tarafından önce ..." e sonra da ..." a devrinin sağlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1924 doğumlu mirasbırakan...’ın 07.11.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı çocukları ... ve .... ile davalı oğlu ...., dava dışı çocukları.... dava dışı torunları ..., ....’nin kaldıkları, mirasbırakanın 125 ada 6 parsel sayılı taşınmazını 04.02.2000 tarihli satış işlemi ile dahili davalı ...’e devrettiği, adı geçenin ise 14.03.2000 tarihinde davalı ...’a taşınmazı satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
Somut olaya gelince; dinlenen tanıkların muris muvazaasını kanıtlar şekilde somut ve açık beyanda bulunmadıkları, temliklerin davacılardan mal kaçırma amacı ile yapıldığının davacılar tarafından usulüne uygun olarak kanıtlanamadığı, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muris muvazaasının kanıtı olamayacağı açıktır.
Öte yandan, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği gibi, hakkında hüküm kurulmasına da olanak yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir.
Davalı ve dahili davalı ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekilleri için 2.037.00."şer-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.