Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3403
Karar No: 2018/5748
Karar Tarihi: 01.10.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3403 Esas 2018/5748 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/3403 E.  ,  2018/5748 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 16/11/2015 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine dair verilen 20/10/2016 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; HMK"nın 345 ve 342/1 maddesi uyarınca süre yönünden usulden reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 20/03/2018 günlü direnme kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; davacı tarafın istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararı da davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    Davacı, kendisine ait bahçe sulama hortumlarının davalılar tarafından kasıtlı bir şekilde kesilmesi ile başlayan olaylar, baskı ve yıldırmalar sonucu köyünü terk edip ...’ye yerleşmek zorunda kaldığını belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalılar vekili; zaman aşımı def’inde bulunarak, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı, davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafın istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 11/10/2017 gün, 2017/3519 esas ve 2017/5702 karar sayılı ilamıyla; davacı asilin istinaf başvurusunun süresinde olduğu gerekçesiyle esas yönünden karar verilmek üzere bozma yapılarak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, yerel mahkemece gerekçeli kararın davacı vekiline tebliği tarihinde, davacı vekilinin azledilmediği, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu, geçerli tebliğden sonra davacı vekilin azledilmesinin önceki usulü işlemleri geçersiz hale getirmeyeceği, HMK"nin 77. maddesinde vekilin azledilmesi halinde yargılamanın başka güne bırakılamayacağı, aynı Kanun"un 83. maddesinde ise vekilin azli halinde vekalet veren davasını takip etmez veya iki hafta içinde yeni vekil tayin etmez ise tarafın yokluğu halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılacağı düzenlemelerinin davayı takibe yönelik olduğu, HMK"nin 90. maddesinde belirtildiği üzere kanunen belirlenen sürelerin hâkim tarafından uzatılamayacağı, istinaf süresinin son gününde yapılacak azil halinde yeniden kararın tebliği ve istinaf/temyiz süresinin başlayacağının kabulü halinde kötüye kullanmaya açık ve sınırsız hak tanıyacak nitelikte uygulamalara neden olunacağı, davacı vekiline yapılan tebligatın, tebliğ tarihinde geçerli olup iki haftalık istinaf süresinin geçerli tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği, azilnamenin davacı tarafa iki haftalık yeni bir süre kazandırmayacağı, azil tarihinden sonra kalan sürenin ilave edilmesinin lazım geldiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. Bölge Adliye Mahkemesince yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak karar verilmiştir.
    Bu şekilde verilen hüküm esasen direnme niteliğinde olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmiş ve hükmün esası incelenmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA 01/10/2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.


    (M)

    KARŞI OY YAZISI

    Dava ile ilgili bilgilere yukarıda yer verilmiş olup aynı hususlar tekrar edilmeyecektir. Somut olayda; Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/10/2016 tarihli ve E.2015/879, K.2016/586 sayılı kararı, davacı vekiline 14/02/2017 tarihinde tebliğ edilmiş; davacı asil, kanuni istinaf süresi dolmadan 28/02/2017 tarihli dilekçe ile vekilini azlettiğini Mahkemeye bildirmiş, bu tarihten sonra tebliğ işlemlerinin kendisine yapılmasını istemiştir. Mahkemece davacının talebi yerinde bulunarak anılan karar bu kez davacıya 07/03/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu işlem, kararı veren ilk derece Mahkemesince talebin uygun bulunduğu ve tebliğle başlayan kanun yollarına başvurma sürelerinin yeniden başlayacağı anlamına gelir. Aksi takdirde tebliğ işleminin bir anlamı kalmaz. Böylece yeniden işlemeye başlayan istinaf süresi içerisinde 20/03/2017 tarihinde istinaf yoluna başvurulmuş ve aynı tarihte harç da yatırılmıştır. Mahkemece azilname sonrası istinaf başvurusu yapıldığında ve dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiğinde kanuni sürenin dolduğuna ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı gibi 20/04/2017 tarihli dosya gönderme kontrol formu üzerine de istinafın süresinde yapıldığı Mahkeme hâkimince kayıt altına alınmıştır.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesine göre mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olup, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (AYM’nin Özkan Şen Kararı, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ancak mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Bir başka anlatımla, usul kuralları, hukuki güvenliğin sağlanması ve yargılamanın düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucu adaletin tecelli etmesine hizmet etmek için vardır. Şayet usul kuralları, bir davanın görevli ve yetkili mahkeme tarafından görülmesi bakımından bir çeşit engel hâline gelmişse mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş olacaktır (Efstathiou ve diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02, 27/7/2006, § 24; Kommersan Kombassan Mermer Maden İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Diğerleri, B. No: 2013/7114, 20/1/2016, § 36, 39, 41).
    Anılan ilkeler ışığında somut olayı irdelediğimizde, mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması anlamına gelebilecek bir sonuçla karşılaşma durumu söz konusu olmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 512. maddesi gereğince müvekkil, vekili her zaman azledebilir. Davanın her aşamasında (bu arada kanun yolu aşamasında bile) azil mümkün olduğuna göre, burada önemli olan husus vekilini azleden asile usul işlemlerini tamamlayabileceği makul bir sürenin verilip verilmediği hususudur. Bu husus sadece kanun yollarına başvuru aşamasında değil, hak düşürücü sürelere tabi usul işlemlerinin yapılması aşamalarında da söz konusu olabilir. Şayet vekilini azleden asile makul bir süre verilmez ise bu durum, asil yönünden mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması olarak değerlendirilebilir. Nitekim somut olayda davacı asil, istinaf yolu için öngörülen sürenin dolmasına bir (1) gün kala vekilini azletmiştir. Sayın Çoğunluğun görüşü kabul edildiği takdirde avukatını azleden asilin kanun yoluna başvurabilmesi için sadece bir (1) günlük süresi kalmaktadır ki mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren bu uygulamanın ve sürenin makul olduğundan bahsedilemez. Bu durum, müvekkilin, vekilini yargılamanın her aşamasında azledebileceğine ilişkin kuralı da anlamsız kılar. Bu anlamda anılan usul kuralı, eldeki davanın esasının, istinaf mahkemesi tarafından görülmesinin engellenmesi sonucunu doğurmaktadır.
    Öte yandan; ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 20/03/2018 tarihli ve 2017/3519-5702 Esas-Karar sayılı direnme kararında, avukatını azleden asile yeni süre verilmesi hâlinde kötüye kullanmaya açık ve sınırsız hak tanıyacak nitelikte uygulamalara neden olunacağı ileri sürülmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Vekili azletmek asilin kanuni hakkı olduğuna göre, bu hakkın kullanılmasını evvel emirde kötüniyetle itham etmek, hakkın kullanımını kısıtlar mahiyette bir yorum faaliyetidir. Kötüniyetin tespit edildiği durumlarda bunu engellemek ve süreyi buna uygun olarak tayin etmek hâkimin görevidir. Nitekim eldeki davada azil hakkı, davası reddedilmiş bir davacı tarafından ve istinaf yoluna başvuru aşamasında kullanılmaktadır. Bu durumda, hakkın kötüye kullanılmasından ve davanın sürüncemede kalmasını sağlamak amacıyla azil hakkının kullanıldığından bahsedilemeyecektir. Ayrıca davacı, 21/02/2017 tarihli azilnamede ve istinaf talebinde, avukatlık görevini ihmal ettiğinden bahisle vekilini azlettiğini ve hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtmiştir. Dosya içerisindeki Cumhuriyet savcılığı yazışmalarından da azlolunan avukat hakkında inceleme yapılmakta olduğu anlaşılmaktadır ki bu husus davacının azilde iyi niyetli olduğunu göstermektedir.
    Sonuç itibarıyla, ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 20/03/2018 tarihli ve 2017/3519-5702 Esas-Karar sayılı direnme kararının, Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılama hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkını ihlal eder mahiyette olduğunu değerlendirdiğimden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6763 sayılı Kanun’un 43. maddesiyle değiştirilen 373. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereğince direnme kararı yerinde görülmeyerek dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun onama kararına katılamıyorum. 01/10/2018










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi