Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/525
Karar No: 2019/6088

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/525 Esas 2019/6088 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/525 E.  ,  2019/6088 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında....allı köyünde bulunan 104 ada 28 parsel sayılı 8817,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının yararlarına oluştuğundan söz edilerek davalılar ... ve ... adına tespit edilmiş, sonuçlar 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 03/06/2015 ila 02/07/2015 tarihleri arasında ilan edilmiştir.
    Davacı Hazine vekili, 30/06/2015 tarihli dava dilekçesiyle; dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığını ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını ileri sürerek tespitin iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
    Yörede, 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile 6831 sayılı Kanuna göre 23.09.1989 tarihinde yapılıp 30.07.1996 – 30.01.1997 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışması bulunmaktadır.
    Mahkemece dava konusu taşınmazda davalı gerçek kişi lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğunun kabulüyle yazılı biçimde davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
    Bilindiği üzere “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir” (3402 sayılı kanun m:17). “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir” (aynı kanunun 14/1. maddesi). Dava konusu taşınmaz 3116 sayılı uyarınca yapılan tahditte orman sınırları dışında bırakılmış ise de taşınmazın orman niteliğinin 4785 sayılı Kanuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, kural olarak orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde,bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenirse de, o yerde 4785 sayılı Kanun hükümleri de uygulanarak, köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan (seri bazda olmayan) orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştırılacaktır. Çünkü, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle; 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukuki durumu saptanamaz. Bu yerlerin orman olup olmadığı, 6831 sayılı Kanununun 4999 ve 6292 sayılı kanunlar ile değişik 7. maddesi hükmü gözetilerek, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar ile 6831 sayılı Kanunun 1. maddesine göre çözümlenmelidir. Ayrıca, 6831 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince orman tahdidi, idari sınırlar dikkate alınmadan orman serisine göre yapılırken, 1744 sayılı Kanun ile değişik 8. maddesinin 3. fıkrasıyla, orman kadastrosunun belde ve köy sınırları esas alınmak suretiyle bu sınırlar dahilinde kalan bütün ormanları kapsayacak biçimde yapılması esası kabul edilmiş, aynı maddede 2896, 3302 ve 3373 sayılı kanunlarla değişiklik yapılmışsa da bu fıkra değiştirilmemiş, Orman Kadastro Yönetmeliklerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
    Somut olayda, getirtilen tutanak ve haritalardan yörede 1942 yılında orman kadastrosunun yapıldığı, daha sonra 30.07.1996 – 30.01.1997 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışması bulunduğu anlaşılmaktadır. Uzman orman bilirkişi kurulunun eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritalarına dayalı olarak yöntemine uygun şekilde yaptığı inceleme ve araştırmada taşınmazın 1957 tarihli memleket haritasında yeşil renkli orman sayılan alanda kaldığı, yine 1942 tarihli hava fotoğrafında tamamının orman alanında kaldığı, taşınmazın 4785 sayılı Kanun uygulamasına göre orman olması gereken yer olduğu bildirilmiştir. Çekişmeli taşınmazın öncesinin orman niteliğinde olduğu, ancak 30.07.1996 tarihinde ilan edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışmasında orman sınırları dışında bırakıldığı, orman sınırları dışında bırakılma tarihinden kadastro tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1 ve 17. maddeleri gereğince süre yönünden zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 21/10/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi