20. Hukuk Dairesi 2019/1947 E. , 2019/6089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili,... ilçesi, ... köyünde yapılıp 29.02.2006 ilâ 29.01.2007 tarihleri arasında ilan edilen genel arazi kadastrosu sırasında, 194 ada 20 parsel sayılı 6166,41 m2 yüzölçümlü taşınmaz belgesizden zeytinlik niteliğiyle önce ... adına tespit edilmiş ise de, 19/12/2006 tarihli komisyon kararı ile 3573 sayılı Kanuna göre tahsis edilen 13 ve 17 numaralı zeytincilik parselleri kapsamında kaldığı, ancak, imar ve ihya ile tescil şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı vekili 29/01/2007 havale tarihli dilekçesi ile davalı adına tespiti yapılan taşınmazın 5166,41 m2"lik kısmına müvekkilinin malik sıfatı ile zilyet olduğunu, zeytinlik olarak ... Hazinesi adına tespit yapılmasının hatalı olduğunu belirterek taşınmazın müvekkilinin kullanımında olan kısmının tespitinin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiş, ... vekilinin dava konusu taşınmazın 1000 m2"lik kısmına aynı iddia ile açtığı dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen, birleşen davanın tamamen kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, dosyaya ibraz edilen harita mühendisi bilirkişinin 11/11/2014 havale tarihli ek raporuna ekli krokide; 194/20E 1 rumuzu ile gösterilen 1000 m2"lik kısmın ifrazı ile zeytinlik vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 194/20E 2 rumuzu ile gösterilen 625,31 m2"lik kısmın ifrazı ile zeytinlik vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda 194/20 (F) harfi ile gösterilen ve geriye kalan 4540,93 m2"lik kısmın aynı ada ve aynı parsel nosu ile zeytinlik vasfıyla ... Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında yapılan ve 1949 yılında ilan edilen 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre yapılarak 22.03.2002 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile 2006 yılında 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi işlemi ve 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; keşif sonucu uzman fen bilirkişi tarafından yapılan araştırma ve uygulamaya göre, çekişmeli taşınmazın (A) harfiyle işaretli bölümü 11 numaralı, (B) harfiyle işaretli bölümü 17 numaralı, (C) harfiyle işaretli bölümü 12 numaralı, (D) harfiyle işaretli bölümü (13) numaralı zeytincilik parseli kapsamında kalmaktadır. Taşınmaz hakkında 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yetkili makamlarca oluşturulmuş bir tapu kaydı veya tescile izin veren valilik onayı bulunmamaktadır. Zeytincilik parsellerinin dağıtılıp imar ve ihya koşulları
tamamlandıktan sonra kişiye tahsis ve temlikinin yetkili makamlarca yapılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulması halinde o yerin Hazinenin mülkiyetinden çıkacağı tartışmasızdır. Ayrıca uzman orman bilirkişi tarafından orman tahdit haritasına dayalı yapılan uygulamada çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre 1944 yılında yapılıp 1949 yılında ilan edilen orman tahdit sınırları dışında kaldığı belirlenmiştir. Taşınmaz 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan tahditte orman sınırları dışında bırakılmış ise de taşınmazın orman niteliğinin 4785 sayılı Kanuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle; 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukuki durumu saptanamaz. Bu yerlerin orman olup olmadığı, 6831 sayılı Kanunun 4999 ve 6292 sayılı kanunlar ile değişik 7. maddesi hükmü gözetilerek, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar ile 6831 sayılı Kanunun 1. maddesine göre çözümlenmelidir.
Somut olayda, getirtilen tutanak ve haritalardan yörede 1944 yılında orman serilerinin kadastrosunun yapıldığı, daha sonra 2002 yılında yalnız aplikasyon ve 2/B işlemleri yapıldığı, sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosunun yapılmadığı anlaşılmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 4999 ve 6292 sayılı kanunlar ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7 ilâ 11. maddesi gereğince, orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına imkan verilmiş, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin (a) bendinde orman kadastro komisyonlarının aynı görev ve yetkisi tekrarlandıktan sonra 26/a maddesinde “6831 sayılı Kanunun 1. maddesine göre, orman sayılan ve eskiden beri Devlete ait olduğu bilinen ormanlar, orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıklar” 26/h maddesinde “Her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar” 26/j maddesinde “Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar”ın orman olarak sınırlandırılacağı öngörülmüştür. Yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanlar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamı dışında aynı kanunun 1. maddesinin 1. fıkrası gereğince orman sayılan yerdir. Bilim ve fen bakımından eğimi % 12"yi geçen yerlerin orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığı kabul edilmektedir. Yukarıda anıldığı gibi taşınmaz hakkında 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yetkili makamlarca oluşturulmuş bir tapu kaydı veya tescile izin veren valilik onayı bulunmamaktadır. Keşif sonucu uzman orman bilirkişi tarafından zeminde eğimölçer vasıtasıyla yapılan ölçümde eğiminin %45 olduğu, 1949 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın tamamında kapalılık oluşturmayacak münferit şekilde ağaççıklar bulunduğu, 1963 tarihli hava fotoğrafında tamamı üzerinde kapalılık oluşturmayacak şekilde ağaççıklar bulunduğu bildirilmiş, ... bilirkişi raporuna göre 1 dekara 10-12 adet aşılı, 40-50 aşı yaşlı zeytin ağacı bulunduğu, aralarında pırnal meşesi, yabani zeytin ağaççıklarının bulunduğu, taşınmazın 5-6. sınıf kıraç zeytinlik özelliklerinde olduğu belirtilmesi karşısında 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinin J fıkrasının karşı kavramından orman sayılan yerlerden olduğu, bundan dolayı taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine göre imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine ve taşınmazın komisyon tespiti gibi tesciline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı biçimde asıl davanın kısmen, birleşen davanın tamamen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 21/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.