1. Hukuk Dairesi 2017/3273 E. , 2019/590 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakanları...."ın maliki olduğu 38 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri ilk eşinden olan davacı çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı kızı Meryem"e temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, bakım görevinden kaynaklanan edimlerin yerine getirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temliki işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; "..Somut olayda, mahkemece muris tarafından temlik edilen 1 nolu bağımsız bölüm ve zemindeki pay yönünden temliki işlemde muvazaa bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş diğer 2 nolu bağımsız bölüm açısından ise miras bırakan tarafından davalı ...’e temlik yapılmadığı, kaldı ki öyle olsa bile davalı kızı tarafından diğer davalı annesine bağışlanmakla davalı ...’in taşınmazın edinimindeki katkı payının karşılandığını, bu nedenle muvazaadan söz edilemeyeceği bildirilerek dava reddedilmiştir.Oysa, eksiğin tamamlanması suretiyle getirilen evraklardan 2 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetinin muris tarafından davalı ...’e satış suretiyle imar öncesi aktarıldığı, ... tarafından anneye bağışlandıktan sonra muris ile annenin birlikte aynı akitle davalı kızlarına ölünceye kadar bakım koşulu ile devrettikleri anlaşılmıştır.Öte yandan, olayda muvazaa iddiasının yerinde olduğu diğer bir deyişle muvazaalı işlemin varlığı kanıtlandığı takdirde davalı kızın anneye yaptığı temlikin muvazaayı örtme çabasının bir sonucu olduğu ortaya çıkar. Onun içinde öncelikle miras bırakanın tüm mal varlığının ve mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazların konumunun saptanması, bu şekilde temlikin makul düzeyde kalıp kalmadığının da araştırılması zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir soruşturma yapılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken,
noksan inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, tenkis talebinin kabulüne dair verilen karar Dairece; bu kez “ Mahkemece, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, davacıların miras payları oranında tapunun iptali ile tescile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tenkis hükümleri uyarınca karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği gibi yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1-2 maddesine göre de “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olaydan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine rağmen kısmen kabul kararı verilmiş gibi davalılar lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Öte yandan, mahkemece davacıların miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, iptal ve tescile karar verilen pay oranının ve davacıların miras bırakanına ait veraset ilamının hükümde belirtilmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere, (1086 sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Bu durumda, mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleme olanağı bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verildiğinden yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinin tamamından davalıların sorumlu tutulması gerekirken, davalılar vekili lehine de yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi HMK"nun 297/2.maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde bir hüküm kurularak iptal ve davacılar adına tescil edilecek pay oranı ile mirasbırakana ait verâset ilâmının hüküm yerinde belirtilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Başkan