MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili ile birleşen dosya davacıları ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
.... köyünde yapılıp 29.02.2006 ilâ 29.01.2007 tarihleri arasında ilan edilen genel arazi kadastrosu sırasında, 146 ada 113 parsel sayılı 7004,79 m2 yüzölçümlü taşınmaz belgesizden zeytinlik niteliğiyle önce ... ve arkadaşları adına tespit edilmiş ise de, Hazinenin itirazı üzerine komisyon kararı ile zeytinlik niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
2007/27 Esas sayılı asıl dosyada davacı ..."ın 22.01.2007 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazın atalarından kendisine intikal ettiğini, taşınmazın zeytinlik ve tarım arazisi olarak kullanılageldiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının lehine oluştuğunu ileri sürerek tespitin iptali ile taşınmazın adına tescilini istemiştir. Davacının vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Birleşen 2007/81 ve 2007/85 Esas sayılı dosyalarda davacılar ... ve ... vekili 25.01.2007 havale tarihli dava dilekçeleriyle; dava konusu taşınmazın dilekçelerinde bildirdikleri kısmının çok uzun zamandır önceki bayileri ile birlikte kesintisiz olarak malik sıfatı ile müvekkillerinin zilyetliğinde olduğunu, taşınmazın tarım arazisi olduğunu, Hazine adına yapılan tespitin kısmen iptali ile koşullarını taşıması halinde aynı adada son parsel numaraları verilmek sureti ile davacılar adına ayrı ayrı bağımsız 488 m2 olarak tescilini istemiştir.
Mahkemece asıl ve birleşen dosyalarda davacıların davalarının ayrı ayrı reddi ile dava konusu 146 ada 113 parsel sayılı taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili ile birleşen dosya davacıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında yapılan ve 1949 yılında ilan edilen 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre yapılarak 22.03.2002 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile, 2006 yılında 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi işlemi ve 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi tarafından yapılan araştırma ve incelemede çekişmeli taşınmazın (A1) ve (A2) ile işaretli bölümlerinin 32 numaralı zeytincilik parseli kapsamında; (B), (C1) ve (C2) harfleri ile işaretli bölümlerinin ise zeytincilik parseli dışında kaldığının belirlendiğine, 3573 sayılı .... Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yetkili makamlarca oluşturulmuş bir tapu kaydı veya tescile izin veren valilik onayı bulunmadığına, taşınmaz 3116 sayılı Kanuna göre 1944 yılında yapılıp 1949 yılında ilan edilen orman tahdit sınırları dışında bırakıldığı belirlenmiş ise de taşınmazın orman niteliğinin 4785 sayılı Kanuna göre değerlendirilmesi gerektiğine, zira 3116 sayılı Kanunda sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörüldüğüne, 1949 tarihli hava fotoğrafında taşınmazda %60 kapalılık teşkil eden ağaççıklar bulunduğu, eğim ölçer vasıtasıyla yapılan ölçümde taşınmazın % 50 eğimli yerlerden olduğu, halen üzerinde 40-50 aşı yaşlarında aşılı zeytin ağaçları ve bu ağaçların altında bakım yapılmamaktan kaynaklanan münferit olarak pırnal meşesi, keçiboğan, geven, kekik gibi bitkilerin bulunduğu, ziraat uzmanı raporuna göre kuru tarım yapmaya elverişli olmadığı ancak zeytin bahçesi görünümünde olduğu, zeytincilik parsellerinin dağıtılıp imar ve ihya koşulları tamamlandıktan sonra kişiye tahsis ve temlikinin yetkili makamlarca yapılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulması halinde o yerin Hazinenin mülkiyetinden çıkacağına, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinin J fıkrasının karşı kavramından orman sayılan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine göre imar ve ihyaya dayalı zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı saptanarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 21/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.