Esas No: 2017/754
Karar No: 2019/6093
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/754 Esas 2019/6093 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılardan .. ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1999 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında..... 777 ada 9 ve 83 ada 49 parsel sayılı sırasıyla 614,64 m² ve 351,64 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, Temmuz 1995 tarih 6591 sayfa numaralı Hazine adına oluşturulan 2/B tapu kaydı uygulanarak, bahçe niteliği ile beyanlar hanesinde "6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığı" belirtilmek ve "777 ada 9 sayılı parselin kullanıcısı ..... ve ..., 83 ada 49 sayılı parselin kullanıcısı ..... ve ..." gösterilmek suretiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... ve ..., Ocak 1944 tarih 88 nolu tapu kaydına dayanarak, 777 ada 9 sayılı parselin adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Davacı ... ve arkadaşları ise; Ocak 1944 tarih 88 nolu sicilden gelen Nisan 1970 tarih 10 nolu tapu kaydına dayanarak taşınmazın adlarına tescilini istemiştir.
Bu dosyalarda, ayrı ayrı davaların reddine karar verilmiş, davacıların temyizi üzerine; 16. Hukuk Dairesinin 07.03.2006 gün ve 2005/7401 E. - 2006/1490 K. sayılı kararı ile 83 ada 49 sayılı parsele ilişkin ve 08.11.2007 gün ve 2007/528 E. - 4296 K. sayılı kararı ile de 777 ada 9 sayılı parsele ilişkin karar bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle: "Çekişmeli taşınmaz, kadastro tesbiti sırasında 1744 sayılı Kanuna göre orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve Hazinenin dayandığı tapu kaydının kapsamında kalması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiş; davacılar 2510 sayılı Kanuna göre verilen, 28.01.1944 tarih 88 nolu tapu kaydı ile miras yolu ile intikal nedenine dayanarak dava açmıştır. Dosyanın incelenmesinden aynı kayda dayanılarak kişiler tarafından açılan ve davalısı Hazine olan çok sayıda davanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle aynı tapu kaydına dayanılarak açılan davaların birleştirilmesi, bundan sonra davaya konu parselleri kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgelerle, davacının dayandığı tapu kaydının ihdasından itibaren tüm tedavülleri, orman tahdidinin kesinleşme tarihini de belirtir tüm belgeler ile bölgede maki komisyonu tarafından çalışma yapılmışsa bu komisyonun çalışmalarıyla ilgili harita ve mazbatalar getirtilip dosyaya konulduktan sonra mahallinde keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında tarafların dayandığı tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte uygulanıp kapsamları belirlenmeli, davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydının ihdasındaki miktarı ile geçerli olduğu, kayıt miktar fazlası üzerinde zilyetlikle iktisabın da nazara alınamayacağı düşünülüp, davacı tarafın dayandığı kaydın hukukî kıymetini koruyup korumadığı ve olayda 22.03.1996 gün ve 1993/5 E. - 1996/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunup bulunmadığı tartışılıp sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak, bu iki dosya birleştirildikten sonra, yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazların 1943 yılında kesinleşen Şablanbayırı Devlet Ormanı içinde kaldığı, 1981 yılında 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi ile orman sınırları dışına çıkarıldığı, davacıların dayandığı tapu kaydının orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra 1944 yılında oluşturulduğu, bu nedenle, tapu kaydına değer verilemeyeceği gerekçesiyle açılan davaların reddine, tesbit gibi tescillerine karar verilmiş, hüküm, davacılardan Ayşe ve ... vekili tarafından 777 ada 9 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak temyiz edilmekle 20. Hukuk Dairesinin 17/03/2014 gün ve 2013/11000 E. - 2014/3072 K. sayılı hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında; “Davacı ... ve ..."nun dayandığı Temmuz 1970 tarih 50 sıra numaralı tapu kaydı, haritası oluşturularak iskânen ....adına kayıt edilen Ocak 1944 tarih 88 sıra numaralı sicilden gelmektedir. Bu kayıtlar, ..... köyünde 1972 yılında yapılan genel kadastroda orman sınırları içinde bırakıldığı için uygulanamayan kayıtlar arasında yer almış olup, bu kayıtlar, daha sonra 1983 yılında yapılan kadastroda 2011 ve 2012 sayılı parsellere revizyon görmüşse de, yapılan kadastro çalışmaları askı ilânına çıkarılmamıştır. Özetle; davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları genel kadastroda uygulanamayan iskan tapu kayıtları olup, işlem yeteneğini yitirse de, varlıklarını sürdürmektedir.
Tapu kayıtları ile kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritalarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile çekişmeli parsellerin tümünün, davacı tarafın dayandığı tapu kaydı çap krokisi sınrıları içinde kaldığı, bu kapsamdaki taşınmazların yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içendeyken bir bölümünün 1744 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulamasıyla P.l olarak tapu sahipleri adına, bir bölümünün de 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu işlemlerin itirazsız kesinleştiği, 1943 yılı orman kadastrosu sınırları içinde kalan yerler Çırçır ve Şablanbayırı Devlet Omanı olarak Kasım 1944 tarih 80 sıra numarasıyla tapuya kayıt edilmiş; Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler bu tapudan ifrazen 17.08.1995 tarihinde 6546 parsel sayısı ile Hazine adına tescil edilmiş; 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kullanım kadastrosunda, çekişmeli 76 ada 36 ilâ 47, 83 ada 19 ilâ 22, 35 ilâ 43, 774 ada 1 ilâ 5, 775 ada 2, 3. 4, 5; 777 ada 2 , 3, 4, 6, 8, 11, 12, 13 sayılı parseller ifrazen, kullanıcıları beyanlar hanesinde belirtilmek suretiyle Hazine adına tesbit edilmiş, tesbitleri itirazsız kesinleşerek tapuya kaydedilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının 18 Ocak 1944 tarihinde oluşturulduğu, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 1943 yılında kesinleştiği, orman sınırları içinde iken oluşturulan tapu kaydına değer verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; çekişmeli parsellerin başında keşif yapılarak, orman mühendisi bilirkişiden taşınmazın eğimi, eylemli durumu, 1940 tarihli hava fotoğraflarında ve bu hava fotoğraflarından elde edilen memleket haritasındaki durumu saptanmamış, orman tahdit haritası ve 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3302 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulama haritaları tatbik edilerek, taşınmazın 2. madde alanında mı, yoksa 2/B alanında mı kaldığı saptanmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece çekişmeli parsele revizyon gören Ocak 1944 tarih 88 numaralı tapu kaydı ilk tesisinden (oluşumundan) itibaren tüm gittileri (tedavül ve revizyonları) ile varsa ifraz haritası ve diğer ifraz evraklarının tümü getirtildikten sonra bir fen ve harita mühendisi ve üç uzman orman yüksek mühendisi huzuru ile ve olabildiğince yaşlı yerel bilirkişi yardımıyla yapılacak keşifte, öncelikle dayanak tapu kaydı ilk tesisindeki hudutları itibariyle ve sonraki tedavüllerinde hudut değişikliği olmuşsa bu hudutlar itibariyle uygulanmalı, tapu kaydının hudutları haritasında ayrı ayrı renklerle işaretlenmeli, ifraz işleminin Hazine ve Orman Yönetiminin katılımı bulunmadığından onları bağlamayacağı ve tapu kaydının ifrazdan önceki ilk sınırları içinde kalan parseller ile bu sınırlar içinde kalan yollar, meydanlar, yeşil alanlar ve parkların toplamının, yüzölçümü hesabında dikkate alınarak tapu kaydının değişmez sınırdan
başlanarak miktarı kadar kapsamı tayin edilmeli, hükmen kesinleşen parseller varsa, ayrıca, dikkate alınmalı, öncesi bir bütün olan taşınmazları dıştan çevreleyen parsellere ait tutanak örnekleri ile komşu dayanak kayıtları getirtilip uygulanmalı, davalı taşınmaz yönünü ya da yönlerini ne okudukları saptanmalı, tüm bu uygulamalar ayrıntılı bir şekilde fen ve harita mühendisinin birlikte düzenleyecekleri harita ve birleşik krokiye yansıtılıp rapor alınmalı, ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1943 yılında yapılan ilk tahdit haritası açı ve koordinat değerlerinden yararlanılarak, daha sonra 1744 sayılı Kanunun 2. maddesine göre yapılan aplikasyon ve 2. madde harita ve tutanakları ile yine 3302 sayılı Kanuna göre yapılan 2/B madde harita ve tutanaklarının yerine uygulanması bakımından mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte 02 Eylül 1986 tarihli ResmÎ Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır." hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek ayrı ayrı haritalarda çekişmeli taşınmazın konumu gösterilmeli; taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu da incelenerek öncesi itibarıyla orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmalı, böylesi yapılacak uygulamada çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının miktarı kapsamında kalması ve öncesi orman olup, orman niteliğini kaybetmesi nedeniyle 1744 sayılı Kanunun 2/1. maddesi kapsamında değil, öncesi hiç orman olmaması nedeniyle, 1744 sayılı Kanunun 2/2. maddesi gereğince orman sınırının düzeltilmesi (kanunun deyimi ile "yukarıdaki fıkra hükümlerine uymadığı" için sınırlamanın düzeltilmesi sonucu orman sınırı dışına çıkartılması) halinde ise; Davanın devamı sırasında yürürlüğe giren 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun"un davaya etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca "Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak; daha sonra Hazine adına orman
sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir...."; aynı fıkrasının (c) bendi uyarınca da "Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar."
Aynı Kanunun 9. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince "Bu Kanun kapsamında kalan 2/B alanları hakkında yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar, bu alanların aynına yönelik olarak dava açılmasına ilişkin hak düşürücü süreler işlemez."
Yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren bu kanunî düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre görülmekte olan davaya etkisinin yerel mahkeme tarafından değerlendirilmesi zorunlu olup, yerel mahkeme hükmünün bu nedenle bozulması gerekmiştir” denilmektedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu ..... ada, 9 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1943 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1965 yılında yapılan genel arazi kadastrosu, 17.04.1981 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 04.01.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, bu ormanlarda ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 1999 yılında kullanım kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapora göre temyize konu 777 ada 9 parsel sayılı taşınmaz, 1943 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidinde Şablan Bayırı Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, daha sonra 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığı anlaşıldığına, 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması sonucu orman dışına çıkartılan yerlerde tapu kaydına değer verilebilmesi için dayanılan tapu kaydının orman kadastrosunun kesinleşmesinden önce oluşması, orman kadastrosunun itirazsız kesinleşmesi ve tapu kaydının 4785 sayılı Kanun karşısında geçerliliğini sürdürmesinin gerekli olduğu, somut olayda; davacı gerçek kişilerin tutunduğu tapu kayıtlarının, çekişmeli yerin kesinleşen orman kadastrosu içinde iken başka bir anlatımla, orman olan yer için oluşturulduğuna, 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi uygulamasında bu tapu kaydına değer verilemeyeceğine, davacı gerçek kişilerin tutunduğu tapu kayıtlarının 1943 yılında yapılan orman tahdidi ile orman olarak sınırlandırılan alan için oluşturulup hukukî değeri olmadığına, tapu kayıtları çekişmeli taşınmazlar kesinleşen ve tapuya tescil edilen orman kadastro sınırları içinde iken 2510 sayılı Kanun uyarınca iskan yoluyla yolsuz olarak oluşturulduğuna, orman sınırları içinde kalan veya orman sınırları dışına çıkartılan alanlarda tapulu yerlerle ve iskan suretiyle verilen yerlerin hak sahipleri adına tesbit ve tescilini öngören 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesi ile getirilen hükümlerin, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 1987/31-13 sayılı ve 14.03.1989 gün ve 1988/35-13 sayılı ve 13.06.1989 gün ve 1989/7-25 sayılı kararları ile iptal edildiğine, 2510 sayılı Kanunun 21. maddesinde ormanların dağıtılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından, 1943 yılında kesinleşen orman sınırları içinde kalmaya halen devam eden yer hakkında 1944 yılında iskan yoluyla oluşturulan tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde olması nedeniyle, ..... 19.02.2003 gün ve 2003/20-102-90 sayılı kararında kabul edildiği gibi, hiç bir zaman sahibine mülkiyet hakkı kazandıramayacağı ve özde kamu malı olana taşınmazların hukuksal niteliğini değiştirmeyeceğine, Medenî Kanunun kabul ettiği sisteme göre tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanılmasının zorunlu olduğuna, davacı gerçek kişilere ait tapu kaydı geçerli hukuksal nedene dayanmadığından bu tapu kaydına değer verilemeyeceğine, kamu malı ve orman niteliğindeki taşınmazlarda; Medenî Kanunun 1023. (931) maddesinde yazılı iyi niyet ve tapuya güven ilkesinin uygulanmayacağına, kaldı ki, yörede geçerli bir makiye ayırma işlemi bulunmadığına, Yargıtay Kararlar Dergisinin Aralık 2001 sayısında yayınlanan 20. Hukuk Dairesinin 10.5.2001 gün ve 2001/3179-3713 sayılı kararı ile bu kararı benimseyen HGK’nın 03.07.2002 gün ve 2002/20 E. - 558/588 K. sayılı kararlarında kabul edildiği gib.... bağlı ....nahiyesine bağlı ......köylerinin mülkî hudutları içinde bulunan ormanların isimleri, tahdit yılı ve tescil durumlarının düzenlenen listede gösterildiğine ve makiye ayırma işlemlerinin iptaline karar verildiğine, çekişmeli taşınmazların kesinleşmiş 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 21/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.