Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2163
Karar No: 2020/72
Karar Tarihi: 27.01.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/2163 Esas 2020/72 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2018/2163 E.  ,  2020/72 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)


    Taraflar arasında görülmekte olan itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından verilen taraf vekillerinin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı... Yayın Or. Tur. Taah. Gıda San ve Tic. Ltd. Şti arasında akdedilen 30/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmesine davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredi borçlarının vadesinde ödenmemesi ve asıl kredi borçlusu şirket tarafından keşide edilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine davacı bankanın çeklerin garanti bedellerini ödemek zorunda kaldığını, söz konusu alacaklara istinaden başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, takibe ve davaya dayanak kredi sözleşmesi altındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığını ve davalının kredi sözleşmesinde kefaletinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 584. maddesi gereğince eşi olan ..."ın rızası bulunmadığından kefaletin geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 6098 sayılı TBK"nın 584 maddesi gereğince kefalet taahhüdünde eşin rızasının geçerlilik koşulu olarak yasada düzenlenmesinin nedeni eşlerin birbirlerinin borçlandırıcı tasarrruflarından haberdar olma, borçlandırıcı işlemleri aile bütünlüğü içerisinde birlikte yapmalarını sağlamak düşüncesi olduğunu, her ne kadar söz konusu kefalet taahhüdünün verilmesi öncesinde davalı ..."ın eşinin muvafakatının alınması yasal bir zorunluluk ise de; söz konusu yasal zorunluluğa uyulmamasının somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanuna aykırı hile ile hakkın kötüye kullanımı halinde TMK’nın 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı şekilde hukuken korunamayacağını, davaya konu genel kredi sözleşmesinde anılan davalının müteselsil kefil olarak kefalet taahhüdünde bulunduğunu, dava dışı şirkete ait ticaret sicil gazetesinin incelenmesinde davalıların hisse sahibi oldukları, bu nedenle 6102 sayılı TTK"nın 7 ve TBK"nun 584/son maddesi uyarınca söz konusu kredi borcuna yönelik davalıların müteselsil kefaletinin ticari nitelikte olduğu,kefaletin geçerliliği için davalının eşi olan ..."ın rızasına gerek bulunmadığı,bu sebebe istinaden geçersizliğin ileri sürülmesinin ve kredi ve kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihten davaya kadar sessiz kalmasının 4721 sayılı TMK"nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu,kredi sözleşmesindeki kefalet taahhüdünde yer alan imzanın davalıların eli ürünü imzası olmadığına ilişkin savunmalarına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili, davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, dosyaya sunulan dava dışı şirkete ait 19/04/2012 tarihli Sicil Gazetesine göre davalı ..."ın şirkette %70, diğer ..."ın ise %30 payının bulunduğu, şirketin iki ortaklı olup, her iki davalının şirket yöneticisi olduğu,6102 sayılı TTK"nın 7. ve TBK"nın 584/son maddesi gereğince, davalıların şirket ortağı ve şirket yöneticisi olarak sözleşmede kefaletleri bulunduğundan artık eş rızasına gerek olmadığı gibi Adli Tıp Kurumu Fiziki İhtisas Dairesinden alınan rapor ve ek rapora göre de kredi sözleşmesindeki kefalet tarihindeki yer alan imzaların her iki davalının eli ürünü olduğu tespit edildiği,müteselsil kefalet sözleşmesine imza atan, davacı bankaya güven verip davacı bankanın asıl borçlu şirkete kredi kullandırılmasından sonra şirketin ortağı ve temsilcisi olan her iki davalının kefalet sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmelerinin ve sözleşmenin imzalandığı tarihten dava tarihine kadar sessiz kalmalarının da TMK"nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmasından dolayı her iki davalının kefaletinin geçerli sayılması gerektiği gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,genel kredi sözleşmesinde gayri nakti alacağın depo edilmesine yönelik asıl borçlu ve müteselsil kefillerin herhangi bir talepleri bulunmadığından ve davacı banka tarafından dava dışı şirkete verilen çeklerin veya çek yapraklarına ilişkin bankanın üstlendiği bedelin de ödenmediği gerekçesiyle davacı bankanın gayri nakdi alacağın depo edilmesine yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6098 sayılı TBK"nın 583.maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlemesi yer almaktadır.Bu durumda somut olay açısından kefaletteki davalı adına yazılmış tüm yazıların davalı eli ürünü olup olmadığının tespit edilmediği dolayısıyla ortada geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunup bulunmadığı hususu önem kazanmaktadır.Somut olayda davalı ... vekili TBK"nın 583. maddesindeki unsurların gerçekleşmediğini savunmakta bu konuda rapor alınmasını istemektedir. Dava konusu kredi ilişkisinde kredi kullandıran bankanın, kredi müşterisi davalı kefil karşısında güçlü konumda olup TTK’nın 22. maddesi uyarınca basiretli işadamı(tacir) gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır.Zira kredi kullandırıp kullandırmama tamamen bankanın insiyatifindedir. Dolayısıyla davalının kefaletinin geçerliliğinin kanundaki düzenleme çerçevesinde davalının kendi el yazısına bağlı olduğunu bilecek durumdadır.
    TBK"nın 583. maddesindeki geçerlilik şartına rağmen davalı kefilin el yazısına gerek görmeden kredi kullandıran davacı banka daha sonra şekil şartı eksikliğinin-kefaletteki davalı adına yazılmış tüm yazıların davalı eli ürün olmadığının- ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu açıkça ortaya koymalıdır. Davalı kefilin şekil noksanlığını ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılmak vasfında olduğu davalı bankaca açıkça ortaya konulamadığından kefaletin geçersizliğinin kabulü gerekir. Kaldı ki kefilin sözleşmeden sonra bankaca yapılan ilk talepte kefaletin geçersizliğini ileri sürdüğü ve kabullenme iradesinin de bulunmadığı da anlaşılmaktadır.Mahkemece, öncelikle kefaletin geçerli olabilmesi için gerekli olan davalının el yazısı ile doldurması gereken hususlardaki inkar çerçevesinde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kefilin ilk derece mahkemesince sorumlu tutulması ve istinaf mahkemesince de ilk derece mahkemesi kararının benimsenmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine, 27.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi