Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/620
Karar No: 2019/623
Karar Tarihi: 04.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/620 Esas 2019/623 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/620 E.  ,  2019/623 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali-tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanları ...’in 228 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; davalının murisin tek erkek çocuğu olduğu, murisin ölmeden önce hayvancılık işiyle uğraştığı dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazının da bulunduğu ekonomik durumunun iyi olduğu, dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki değeri arasında fahiş fark bulunduğu ayrıca davacının murisin rızası dışında kaçarak evlendiğinden davacı ile beşeri ilişkilerinin iyi olmadığı, görüşmedikleri, küs oldukları davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1954 doğumlu mirasbırakan ...’in 01.10.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı ... ve davalı oğlu ... ile dava dışı eşi...ve kızı Mesude’yi bıraktığı, mirasbırakanın çekişme konusu 228 parsel sayılı taşınmazını 14.12.2010 tarih ve 24364 yevmiyeli akit ile satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği diğer taraftan mirasbırakanın aynı akit ile 117 ada 42 parsel sayılı taşınmazını ise satış yoluyla dava dışı kişilere devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca muvazaanın varlığını kabul edilebilmek için ise, diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla temlikin yapıldığının kanıtlanması zorunludur. Bir başka ifade ile 14.12.2010 tarihli temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat yükünün davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olaya gelince, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde murisin başka taşınmazları da olduğunu belirtmiş olup şayet muris mal kaçırma kastı ile hareket etseydi terekesindeki diğer taşınmazları da davalıya temlik edebileceği açıktır. Kaldı ki, murisin uyuşmazlık konusu akitle üçüncü kişilere de taşınmaz satması murisin kredi borçlarını ödemek amacıyla temliki yaptığını destekler mahiyettedir. Diğer taraftan, bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Dosya kapsamındaki diğer deliller ile de, davacının temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını TMK"nun 6. ve HMK"nun 190. maddeleri uyarınca kanıtladığından bahsedilemez.
    Hal böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
    Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi