9. Hukuk Dairesi 2009/47957 E. , 2012/8428 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 01/10/1982-01/03/2002 tarihleri arasında ... Bankasına bağlı olarak çalıştığını, ... Bankasının davalı bankaya devredilmesinden sonra ise 01/03/2002-01/10/2002 tarihleri arasında ise ... Bankasında çalışmaya devam ettiğini iş akdinin emeklilik nedeni ile sonlandığını, 20 yıl 7 aylık toplam hizmet süresinin işçi statüsünde gerçekleştiğini, davalı banka tarafından kıdem tazminatının eksik ödendiğini ileri sürerek, bakiye kıdem tazminatı alacağının tahsilini istemiştir .
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ... Bankası ile müvekkili T.C. ... Bankası A.Ş Genel Müdürlüğüne bağlı hizmetlerinin değişik statülerde gerçekleştiğini , davacının 15.07.1988-01.03.2002 tarihleri arasında 233 sayılı ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere göre ... bağlı sözleşmeli personel statüsünde gerçekleşen çalışma dönemi için, 1475 Sayılı Kanunun 14/6 maddesinde düzenlenen özel tavan dikkate alınarak kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 01.03.2002 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin 5. maddesindeki düzenleme gereğince, davacının kıdem tazminatının diğer kamu kurum ve kuruluşları ile davalı bankada geçen toplam hizmet süresi esas alınarak belirlenmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı işçinin kıdem tazminatı hesabında, daha önce memur olarak kamu kurumunda çalıştığı sürenin dikkate alınıp alınamayacağı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan yasalarla düzenlenmiştir.
Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi hükmüne göre, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi uyarınca, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.
1475 sayılı yasanın 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
İşçinin kamu kurumlarında işçi olarak çalıştığı sürelerin birleştirilebilmesi için, önceki çalışmaların fesih şekli itibarıyla kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi gerektiği 1475 sayılı Yasanın 14/5 maddesinde açık biçimde düzenlenmiştir.
İşyerinde memur ya da sözleşmeli personel olarak çalışmış olan ve kendi isteği ile ayrılarak başka bir kamu kurumunda işçi olarak çalışmaya başlayan işçi yönünden yapılan işlemin prosedür gereği olduğunda söz edilemez. İşçi daha iyi şartlarda ve ayrı bir statüde çalışma yolunu seçmiştir. Bu itibarla istifa ile sona eren memur ya da sözleşmeli personel döneminin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması doğru olmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları da bu doğrultudadır (Yargıtay H.G.K. 15.10.2008 gün 2008/9-586 E, 2008/ 633 K. ; 28.11.2007 gün 2007/9-814 E, 2008/896 K.).
İstifa ile sona ermemiş olan memuriyet dönemi ile sözleşmeli personel olarak çalışılan süreler, 1475 sayılı yasanın 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında sözü edilen özel tavan gözetilmek suretiyle tazminat hesabında dikkate alınmalıdır.
Somut olayda Davacı 01.19.1982-07.10.2002 tarihleri arasında gerçekleşen tüm çalışma süresinin işçi statüsünde geçtiğini ... sandığı ile bir bağlantısının olmadığın ileri sürmüştür .
Dosya içerisinde mevcut, taraflar arasında imzalanan 15.07.1988 ve 01.03.2002 tarihli sözleşmeler ve davacının 18.02.2002 tarihli dilekçeleri içeriğinden 15.07.1988- 01.03.2002 tarihleri arasındaki hizmet süresinin ... bağlı sözleşmeli personel statüsünde gerçekleştiği anlaşılmakta ise de davacıya ait şahsi iş yeri dosyası ile Sosyal Güvenlik Kurumlarında tutulan kayıtların yer aldığı sicil dosyası celp edilmemiştir .
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında imzalanan 01.03.2002 tarihli iş sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen “banka, emekliliği hak etmiş personelin kıdem tazminatını, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile bankada geçmiş hizmetlerinin toplamı üzeride ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” yönündeki düzenlemenin, 1475 Sayılı Kanunun 14/6 maddesinde öngörülen özel tavana ilişkin düzenlemeyi kaldırdığı kabul edilerek ,davacının 1982-2002 tarihleri arasında gerçekleşen tüm hizmet süresi için emeklilik tarihindeki kıdem tazminatı tavanı esas alınarak hesaplama yapılmıştır .
1475 Sayılı Kanunun 14 maddesinde, T.C. ... Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan
işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödeneceği, ancak, bu tazminatın T.C. ... tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktarın, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde T.C. ... Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamayacağı düzenlenmiştir
1475 Sayılı Kanunun 14/6 maddesindeki T.C. ... tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek kıdem tazminatı miktarının, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde T.C. ... Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamayacağı yönündeki düzenleme kamu düzeni ile ilgili olup aksine sözleşme hükümleri geçersizdir .
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, öncelikle davacının şahsi iş yeri dosyası ile Sosyal Güvenlik Kurumlarında tutulan kayıtların yer aldığı sicil dosyası celp edilerek, 1475 Sayılı Kanun kapsamında işçi statüsünde gerçekleşen hizmet süreleri ile, 233 ve 399 Sayılı Kanun hükmünde kararnameler kapsamında gerçekleşen hizmet süreleri tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, ... tabii sözleşmeli personel statüsünde geçen hizmet süresi yönünden 1475 Sayılı Kanunun 14/6 maddesinde öngörülen özel tavan dikkate alınarak bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunulup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.03.2012 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.