10. Hukuk Dairesi 2014/9029 E. , 2014/16706 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Balıkesir 1. İş Mahkemesi
Tarihi :13.03.2014
No :2012/154-2014/184
Dava, davacının 05.02.2003-30.09.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Kanuna tabi sigortalı olduğunun tespiti ile 01.03.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu somut olayda, davacının, 05.02.2003-19.10.2005 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı, 01.12.1992-19.10.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı nedeni ile iptal edilerek, tahsis talebinin ret edildiği, davacının 05.03.2003-01.05.2005 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasaya tabi hizmetlerinin, kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketten bildirildiği, 01.05.2005-19.10.2005 tarihleri arasındaki çalışmalarının ise 3802 sicil nolu işyerinden bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Yasanın 24/I-g maddesine göre, Anonim Şirketin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları Bağ-Kur sigortalısı sayılırlar. Anonim Şirket ortağının şirkette yürüttüğü işler dolayısıyla 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılabilmesi için şirketin hangi işinde ne kadar süre ve ne şekilde çalıştığının, buna dair bir kararın bulunup bulunmadığının, özellikle hizmet akdinin koşullarından olan bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin, şirket ortağının, kimin buyruğunda ve kimden talimat alarak çalıştığının titizlikle araştırılıp incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması gerekir. Davacının, 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığına esas işi, şirket ortaklığının kendisine yüklediği işlerin yürütülmesine yönelik ise, bu taktirde şirketle davacı arasındaki hukukî ilişki vekâlet akdine dayandığından, şirket işlerini görmekten dolayı yukarıda anılan Yasa hükmü gereğince 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olması zorunlu olduğundan, aynı faaliyet dolayısıyla
ayrıca 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulü mümkün değildir. Ancak, davacı, şirket ortaklığının yüklediği görev ve sorumluluğun dışında kalan, mesleki yönden özel ihtisas ve tecrübeyi gerektiren bir işi üstlenmiş ise, bu taktirde 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olarak bildirilen sürelerin geçerli olduğunun kabulü gerekecektir.
İnceleme konusu davaya bu çerçevede bakıldığında, yapılan inceleme ve araştırma ile toplanan kanıtların hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirgindir. Bu nedenle, öncelikle, 01.05.2005-19.10.2005 tarihleri arasındaki çalışmaların hangi işveren yanında gerçekleştiği belirlenmeli, bu çalışmaların da davacının kurucu ortağı olduğu anonim şirket yanından bildirildiğinin anlaşılması halinde, tüm ihtilaf konusu dönem yönünden davacının anılan şirketteki yönetim kurulu üyeliğinin ve kurucu ortaklığının ne zaman sona erdiği ve bu kapsamda 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesinin dayanağı ve süresi araştırılarak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde inceleme yapılarak, davacının ihtilaf konusu dönemde tabi olduğu sigortalılık statüsü belirlenmeli, 01.05.2005-19.10.2005 tarihleri arasındaki çalışmaların davacının kurucu ortağı olduğu anonim şirketten farklı bir işveren yanından bildirildiğinin anlaşılması halinde ise, bu döneme yönelik olarak, davacının AŞ. Kurucu ortağı olduğu dönemde, farklı işyerinde hizmet akdiyle çalıştığının bir başka anlatımla çatışan sigortalılığın varlığı gözetilerek, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın söz konusu olmaması nedeniyle, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, ortak olunan şirkete ait vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çevrede davacı, emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınarak, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.