3. Hukuk Dairesi 2020/1872 E. , 2020/3516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait trifaze alçak gerilim şebekesindeki tellerin birbiri ile temas etmesi sonucu, 07.08.2013 günü kendisine ait olan manav dükkanında yangın çıktığını, yangın neticesinde 1.000 TL değerindeki şemsiye gölgeliği, 5.000 TL değerindeki sebze/meyveler ile 4.000 TL değerinde boş sebze/meyve kasalarının yanarak kül olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; olayda herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığını, ENH"larının bakım ve onarımlarının periyodik olarak yapıldığını, talep edilen tazminat miktarının gerçek zararın üzerinde olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 23.05.2018 tarihli ve 2016/19226 E., 2018/5670 K.sayılı ilamı ile özetle; "davaya konu yangının davalıya ait elektrik nakil hattından kaynaklandığı,yangın raporunda ve olay yeri inceleme raporu ile görgü tespit tutanaklarında davacıya ait zarar gören eşyaların belirtildiği, zarar gördüğü tespit edilen eşyalar göz önünde bulundurularak, gerekirse uzman bir bilirkişinin görüşüne başvurularak, uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılamada; bozma sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı talebini 6.550 TL"ye yükseltmiştir.
Mahkemece; davacının soruşturma aşamasında verdiği ifade gözetilerek davanın kısmen kabulüne, 4.500,00 TL tutarındaki maddi tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, talep edilen 2.550,00 TL tutarındaki maddi tazminatın reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dairemizin 23.05.2018 tarihli ve 2016/19226 E., 2018/5670 K. sayılı bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında, davacı davasını ıslah etmiş ve mahkeme de bu ıslahı dikkate alarak hüküm kurmuştur.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nın 176. maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK.177.m) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Dairemizin 23.05.2018 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince 26.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.