9. Hukuk Dairesi 2011/19232 E. , 2013/18912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, 24.12.2002 tarihinde davacı şirket bünyesinde işe başladığını ve 05.05.2009 tarihine kadar görev yaptığını, kendi isteği ile 05.05.2009 tarihinde iş akdini tek taraflı feshettiğini, davalının 30.07.2003 tarihinde taahhütname imzaladığını ve bu taahhütnamenin 2.maddesinde yer alan "firmada çalışmamın herhangi bir nedenle sona erdikten sonra, sona erdiği tarihten itibaren 2yıl-24 ay ticari ürünler alımında rakip konumunda olan herhangi bir firmada satış, üretim, idari ve benzeri alanlarda çalışmayacağımı, yine yukarıda belirtilen konularda faaliyette bulunmak üzere işyeri veya ortaklığa girmeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim. Aksi halde yukarıda belirtilen durumlardan biri veya birkaçını yapmam halinde 20.000 USD.(Yirmibin ... Doları)"nı tazminat olarak derhal .... Yay ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti."ne ödeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim." hükmünü ihlal eden bir tutum sergileyerek, taahhütnamede geçen 2 yıllık süre geçmeden... Yay ve Mak. San. Tic. adı altında bir şirket kurduğunu ve şirket kaşesinde kendi ismini bulundurmak suretiyle, piyasadaki fiyatlardan çok aşağı fiyat veren şirket teklif formuna kendi imzasını attığını, davalının imzaladığı taahhütnamede yer alan cezai şartın hukuki olarak unsurları gerçekleştiğinden rekabet yasağına aykırı davranıştan kaynaklanan tazminat ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ..."in 24.12.2002 tarihinde davalıya ait şirkette çalışmaya bağladığını, dava konusu 30/7/2003 tarihli taahhütnamenin kendisine tarihsiz olarak imzalatıldığını, ancak çalışmaya başladıktan sonra tarihin atıldığını, taahhütnamenin müvekkiline tarihsiz olarak imzalatılması sebebi ile geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkilinin işinden olmamak için taahhütnameyi imzalamak zorunda kaldığını, taahhütnamede müvekkilinin davalının iş aktini herhangi bir nedenle fesih etmesi halinde 2 yıl rekabet yasağı getirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmadığı, rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmesi gerektiği; davacı tarafından imzalanan taahhütnamede işin türü, ticari ürünler alımında rakip
konumunda olan her hangi bir firmada satış, üretim, idare ve benzeri alanlarda çalışma ve yine yukarıda belirtilen konularda faaliyette bulunmak üzere iş yeri veya ortaklığa girmeyek olarak belirttiği ve yeterli bir sınırlama olmadığı, davacının bu alanda her türlü faaliyetini yasaklar nitelikte bir hüküm içerdiği; işin yapılacağı yer ise belirlenmediğinden sınırlama getirilmediği; rekabet yasağı getirilirken hangi işin yapılmayacağı ve hangi coğrafi yerlerde çalışılmayacağı yönünden açık bir sınırlama getirilmediğinden bu şekilde yapılan düzenlemenin, davalı işçinin ekonomik anlamda yıkımına sebebiyet verebileceğinden geçersiz olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar vermiştir..
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dava rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan tazminatın ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 348 inci maddesinde, “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir” şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkânının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu"nun değinilen maddesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.
BK’nın 348. maddesi"ndeki düzenleme hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet akdi süresince yapılmaması gereken bir hususu değil, hizmet akdinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir. Hizmet akdinin devamında yapılan bir sadakatsizlik bu ister sözleşme ile düzenlensin ister kanunla düzenlensin elbette ki iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır. Oysa davada davacı taraf davalının akdin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi nedeniyle cezai şart istemektedir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibarıyla davanın iş mahkemesinde görülmesini gerektirir bir durum mevcut değildir. Ayrıca ticari sırrın ne olduğunun değerlendirilmesinin uzman mahkemelerce yapılması gerektiği de yadsınamaz bir gerçeklik olunduğu gibi “Rekabet Yasağı” kavramı da piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, T.T.K.’nın 4. maddesi"yle yasakoyucu çok açık bir şekilde B.K."nun 348. maddesi"nden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalar olup somut olayda olduğu gibi düzenlenen bir hizmet sözleşmesi içinde yer alması davanın mutlak ticari dava olduğu niteliğini değiştirmez.
Somut olayda, mahkemece mutlak ticari nitelikte dava hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanlış nitelendirme ve değerlendirme ile davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.