3. Hukuk Dairesi 2020/5114 E. , 2021/4461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından davasının mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalının Siirt ili ... ilçesi ... Mahallesi 319 ada 12 parselde inşa ettiği taşınmazdan daireler satın aldıklarını ve 2004 yılında tapu devrinin verildiğini, daha sonra taşınmaza komşu 319 ada 13 parsel ile 319 ada 2 parsel üzerinde bina inşasına başlanıldığını, bu inşaat nedeniyle satın almış oldukları dairelerin bulunduğu yapının diğer parsele taşkın bir yapı olduğunu öğrenmiş olduklarını, bu haliyle yapının gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik toplam 150.000,00-TL’nın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacılar ile imzalanan sözleşme gereğince edimlerini tam olarak yerine getirdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; karar Yargıtay 13. H.D."nin 2014/28441 esas ve 2015/22606 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. İlk derece Mahkemesince bozmaya uyularak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu kez taraflar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacıların tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacılar, davalıdan satın aldıkları dairelerin bulunduğu yapının komşu parsele taşkın olarak inşaa edilip teslim edildiğini ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacılara ait bağımsız bölümlerin bir kısmında bitişik nizam yapı dolayısıyla değer kaybının %30 oranında, bir kısmında ise %20 oranında olacağı bildirilmiş ve yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak bilirkişilerin bu şekildeki tesbitine ilişkin somut veriler açıklanmamıştır. Dava konusu dairelerin mahal listesi ve projesine uygun olarak imal edilip edilmediği, mevcut hali ile ne şekilde yetersiz olduğu, bu konuda davalının bir taahhüdünün bulunup bulunmadığı, somut, açıklayıcı, inandırıcı ve denetime elverişli rapor ile belirlenerek, bu hususta bir ayıp ve eksiklik var ise, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın tespitinde, “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemine göre, satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekçesiyle ilk derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. Bu kez bozmaya uyularak bozmadan sonra ve hükme esas alınan 17.09.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre, nispi metod yöntemi uygulanarak 2004 yılına ilişkin taahhütnamedeki satış değerleri esas alınarak herbir daire bedeli düşüklüğü hesaplanmış ve toplam 38.850,00 TL değer kaybı tespit edilmiştir. Ayrıca, 2004 yılına göre tesbit edilen toplam değer düşüklüğü bilirkişi tarafından davanın açıldığı tarih olan 2013 yılının Temmuz ayına göre güncellenmiş ve Yİ-FE üzerinden yapılan güncelleme ile dava konusu taşınmazlarda meydana gelen toplam değer düşüklüğünün 76.882,78 TL olduğu belirtildiğinden Mahkemece bu bedel esas alınarak, her bir bağımsız bölüm yönünden 2004 yılına ait ilk değer düşüklüğü rakamları doğrultusunda, dava tarihine göre resen oranlama yapılmak suretiyle her bir bağımsız bölüm için ayrı ayrı hesaplanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve bu bozma kararına uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Bu nedenle bozma kararı gereğince alınan bilirkişi raporunda hesaplanan şekilde 2004 yılı itibariyle tespit edilen 38.850,00TL üzerinden her bir bağımsız bölüm için ayrı ayrı hesaplama yapılarak dava tarihi olan 22/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile her bir davacıya ayrı ayrı verilmesine karar verilmelidir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, davalı yararına bozma sebebidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, Davacının, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, Davalının, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2021tarihinde oy birliği ile karar verildi.