20. Hukuk Dairesi 2019/3095 E. , 2019/6176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin,...mevkiinde kain 132 ada 7 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/511 E. - 2012/131 K. sayılı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar neticesinde, taşınmazın 519,55 metrekarelik kısmına ilişkin tapu kaydının kısmen iptali nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; faiz istemine ilişkin bir açıklamada bulunmaksızın, tapusu iptal edilen kısma ilişkin olarak 57.090,00-TL tazminatın davalı Hazineden tahsili isteminde bulunmuş; 20/06/2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle ise tazminat isteğini, 70.377,00-TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmek suretiyle ıslah etmiştir.
Mahkemece; davacı adına kayıtlı taşınmazın ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/511 E. - 2012/7 K. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuyla belirtilen kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması sebebiyle tapu kaydının iptal edilerek, terkinle tescil dışı bırakıldığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, 70.377,00-TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. " hükmünü içermektedir.
Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemli davalarda; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. 4721 sayılı TMK"nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. O halde; mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının kesinleşme tarihi olan 24.04.2015 tarihini değil de dava tarihini değerlendirme tarihi olarak dikkate alan bilirkişi raporunun hükme alınması suretiyle karar verilmesi yerinde olmamıştır.
O halde; mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın vasfının arsa olarak belirlenmiş olmasına göre; öte yandan dosya kapsamındaki ilgili belediye başkanlığı yazısında ise dava konusu taşınmazın imar parseli olmayıp DOP kesintisinin yapılmadığı, emsal alınan 1322 ada 5 parselin ise imar parseli olup bu taşınmazdan %32 oranında DOP kesintisinin yapılmış olduğu bildirilmiş olmakla; buna göre emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmiş olması nedeniyle, çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait "Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu" tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin ilgili "Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesi"nden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmaza göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi suretiyle tapusu iptal edilen taşınmazın değeri belirlenip tapu sahibinin gerçek zararı saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmemesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik ve yetersiz inceleme ile yukarıda yazılı şekilde şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 23/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.