20. Hukuk Dairesi 2017/5234 E. , 2019/6201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2008 yılında 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro sırasında ....ve 104 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 232.284,94 m² ve 3.377 hektar 4.548,97 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmişlerdir.
Davacı ... vekili; tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün, yine satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir kesiminin müvekkili adına orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece dava dosyaları birleştirildikten sonra çekişmeli taşınmazların dava edilen kesimlerinin 6831 sayılı Kanunun 17/2, Orman Kadastrosu Uygulama Yönetmeliğinin 26/a maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu, tapu ve zilyetlik yoluyla ormandan yer kazanılamayacağı, 104 ada 1 sayılı parsel yönünden dayanılan tapu kaydının 4785 sayılı Kanun karşısında geçerliliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazların tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 12.04.2016 gün ve 2016/3336 E. - 2016/4342 K. sayılı kararıyla “1) Davacının 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 23.04.2014 tarihli rapor ve ekindeki 3 nolu krokide (B) ve (C) harfleri ile işaretlenen sırasıyla 1.746,72 m² ve 9.950,06 m² yüzölçümlü kesimlerine ilişkin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişiler tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı olarak yapılan inceleme ve araştırma sonucu temyize konu bölümlerin orman sayılan yerlerden oldukları, (B) harfi ile işaretlenen taşınmazın halen eylemli biçimde orman niteliğinde bulunduğu, davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde düzenlenen imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsiz bulunmadığına göre temyiz itirazlarının reddi ile 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.
2) Davacının 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 23.04.2014 tarihli rapor ve ekindeki 1 nolu krokide (A) harfi ile işaretlenen 52.519,74 m² yüzölçümlü kesimine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece anılan yere ilişkin verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi kurulu ve ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen ortak raporda; 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin 25-30 yıldır kullanılmadığı, ancak eskiden tarım yapıldığının üzerindeki meyve ağaçları, samanlık yıkıntısı ile kuyudan anlaşıldığı, halihazırda tarım arazisi vasfını kaybetmeye başladığı, orman görünümüne dönüştüğü, kıraç arazi olduğu, eğim ölçere göre % 15-30 eğimli olduğu, üzerinde 4 tane 40-60 yaşlarında badem, 4 tane aynı yaşlarda aşılı zeytin ağacı, 2 bağ asması, 2 tane su kuyusu, yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından harman olarak kullanıldığı belirtilen düzlük alan, keçi ağılı olduğu belirtilen eski taş duvar, samanlık olduğu söylenen taş duvar yıkıntıları, muhtelif yerlerde kuru taşduvarlar, muhtelif yaşlarda 40, 50, 80, 120 ve 150 yaşlarında kızılçam ağaçları ile bu ağaçların altında doğal kızılçam gençliği, tespih çalısı, menengiç, pırnal meşesi, akçakesme, sandal, mazı meşesi, harnup, ahlat bulunduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, 1974 tarihli memleket haritasında kuzeydeki bir bölümünün yeşil renkli ormanlık alanda, gerisinin açık alanda, 1995 tarihli memleket haritasında münferit yapraklı ağaç rumuzları bulunan açık alanda gözüktüğü, 1963 tarihli hava fotoğrafının stereoskopik aletle üç boyutlu yapılan incelemesinde kuzey ve batı tarafında orman ağaçları bulunan ormanlık alanda, geriye kalan kesiminin ise münferit orman ağaçları bulunan açık alanda gözüktüğü, dayanak tapu kaydının güney tarafının açıkta kaldığı, çekişmeli yerin dört tarafının eylemli Devlet Ormanı ile çevrili olduğu, sabit sınır bulunmadığından, üzerinde doğal olarak gelmiş kızılçam gençliği yeraldığından 104 ada 1 sayılı parselin dava edilen kesiminin 6831 sayılı Kanunun 17/2, Orman Kadastrosu Uygulama Yönetmeliğinin 26/a maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Ancak temyize konu taşınmazın bir bölümü 1963 tarihli hava fotoğrafında açık alanda işaretlenmiştir. Davacı kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen 40 dönüm yözölçümlü Temmuz 1288 tarih 9 sıra nolu tapu kaydına tutunmuştur. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi dayanak tapu kaydının çekişmeli yere uyduğunu belirtmiştir. Kaldı ki; dayanak tapu kaydının sınırları “....” okumakta olup 1974 ve 1995 tarihli memleket hartalarında temyize konu taşınmaz bölümünün kuzeyinde ..... Sırtı gözükmektedir. Bu durumda dayanak tapu kaydının bu yere ait olduğu anlaşılmaktadır. Tapu kayıtları mülkiyet belgesi olup ancak öncesi itibariyle orman olan yerlerde tapu kaydı 4785 sayılı Kanun karşısında hukuken değer taşımaz. Tapu kaydı bulunan ve öncesi itibariyle de orman sayılmayan yerler 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olarak değerlendirilemez.
O halde; çekişmeli taşınmazın dört tarafı Devlet Ormanı ile çevrili olduğundan dayanak tapu kaydının 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/C maddesi uyarınca miktarı ile geçerli kapsamının belirlenmesi gerektiği, 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirildiği, öncesi itibariyle orman sayılan yerlerde tapu kaydının 4785 sayılı Kanun karşısında hukuken değer taşımayacağı, tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edildiği, kalan fıkralarının da 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı gözetilerek, 104 ada 1 sayılı parselin (A) harfi ile işaretlenen bölümünün 1963 tarihli hava fotoğrafında açık ve koyu alanda gözüken kesimlerini, ayrıca (A) harfi ile işaretlenen taşınmazın güney tarafından başlanarak dayanak tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamını gösterir şekilde fen bilirkişiden ek krokili rapor alınıp, hava fotoğrafında açık alanda gözüken ve dayanak tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı içinde kalan bölümünün davacı adına tesciline, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
Dava konusu.....104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, dosyaya ibraz edilen ..."ın 18/08/2016 havale tarihli ek raporuna ekli krokide ; A/1 rumuzu ile gösterilen 40000 m²"lik kısmın ifrazı ile aynı adada son parsel nosu verilerek tarla vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline, Geri kalan 3373 H 4548 M2 97 DM alana 104 ada 1 parsel sayısı verilerek orman vasfıyla Hazine adına
tapuya kayıt ve tesciline, 387 ada 16 ve 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmü uyarınca yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca da Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 24/10/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.