10. Hukuk Dairesi 2014/11224 E. , 2014/17499 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.12.2013
No : 2012/767-2013/1435
Dava, sigortalılık başlangıcının 01.02.1988 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 108. maddesi sigortalılık süresini düzenlemekte olup, sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda davacının, sigorta başlangıcının tespitinin talep edildiği tarihe ilişkin işe giriş bildirgesi incelendiğinde; 108992 sicil numaralı T. isimli işyerinde sigorta başlangıcı bulunmaktadır. Dosya içeriğinden, davalı şirketin tespit kapsamına alınma tarihlerinin bildirilmesi için, 2012 yılında yazılan müzekkereye verilen cevapta; T. Kalıp Makine İnşaat Gıda İnş. San. Tic. Ltd. Şti"nin 2006 yılında kapsama alındığı 2013 yılında SGK"ya yeniden yazılan müzekkereye verilen cevapta ise 108992 sicil sayılı dosyada işlem gören H. H."nın tornatesviye işi işyerinin 1981 tarihi itibariyle kapsama alındığı belirtilmiş olup bu durumda, bildirimi yapan gerçek işveren tespit edilememiştir. Ayrıca, davacının tespiti istenen tarih için H. H. ile T.Kalıp Makine İnşaat Gıda İnş.San.Tic.Ltd.Şti"nin arasında bağlantı olup olmadığı hususu da yeterince araştırılmamıştır.
Mahkemece, öncelikle, işe giriş bildirgesinde işveren olarak yazılı teksa şirketinin T. Kalıp Makine İnşaat Gıda İnş.San.Tic.Ltd.Şti"mi yoksa davalı olarak gösterilen T. Kalıp Makine ve Ambalaj San. Ltd. Şti."mi olduğu hususu araştırılmalı işveren olarak H. H.ya husumet yöneltilmesi gerekip gerekmediği irdelenmeli, yani davalı veya şirketin sigorta başlangıç tarihinde işveren sıfatı belirlenmeli, tespit edilecek işverene, HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli, husumet yöneltildiğinde, anılan işverenin göstereceği deliller toplanmalı; toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi