3. Hukuk Dairesi 2020/8367 E. , 2021/4467 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı .... aralarındaki alacak davasına dair Konya 1. Tüketici Mahkemesinden verilen 02/06/2016 tarihli ve 2015/531 E.-2016/857 K. sayılı hükmün bozulması hakkında Yargıtay (Kapatılan)13.Hukuk Dairesince verilen 09/10/2019 tarihli ve 2016/22717 E. 2019/9578 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, muris babasının 09.06.2011 tarihinde davalı bankadan kullandığı 52.500,00 TL tutarlı kredi nedeniyle hayat sigortası yapıldığını, hayat sigortasının sözleşmeye göre 1 yıllık sürenin bitimini müteakip yenilenmesi gerekirken, yenileme işlemi yapılmadığını, babasının ise 20.08.2013 tarihinde öldüğünü, kredi nedeniyle bankaya 20.592,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek; 10.000,00 TL"si manevi tazminat olmak üzere toplam 30.592,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, karar, Yargıtay (kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 09.10.2019 tarih 2016/22717 esas, 2019/9578 karar sayılı ilamı ile bozulmuş; davacı vekili bu sefer karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2-Eldeki dava, davacı tarafından bankaya ödenen kredi taksitleri ve manevi tazminat talebiyle açılmıştır. Dosyaya kazandırılan bilirkişi heyet raporuna göre; davacının murisi ...."ı vekaleten ..."ın T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ... şubesinden 09/06/2011 tarihinde 120 ay vadeli, 2.574,70 TL 3 ayda bir taksit ödemeli, aylık %1,09, yıllık %13,08 akdi faiz oranı üzerinden 52.500,00 TL tutarında ipotekli bireysel finansman kredisi kullandığı, vade sonu itibariyle toplam ödeme tutarının 101.524,45 TL"ye ulaşacağı, 03/04/2012 tarihinde de 03/04/2012-02/04/2013 tarihleri arası için kredi risk bakiyesi olan 50.049,24 TL üzerinden 285,21 TL hayat sigortası primi üzerinden hayat sigortasının yenilendiği, bankanın 08/03/2013 tarih ve 86 sayılı yönergesi ile konut, taşıt ve ipotekli bireysel finansman kredilerinde primler gerçek yaş üzerinden hesaplanacağını ve sigortalının yaşı ile sigorta süresinin toplam 70 yaş sınırı üzerinde olan müşteriler için sigorta yenilemesi yapılmayacağı hususunda şubelere yönerge gönderildiği, yönergeye ilişkin olarak..."a SMS yoluyla bilgilendirildiği, ..."ın vekili olarak ... tarafından 13/03/2012 tarihinde kullanılan 2.800,00 TL tüketici kredisi ile ilgili olarak, ..."ın 20/08/2013 tarihinde davacı tarafından ölüm bilgisi verildiği, Konya 10. Noterliği tarafından düzenlenen 27/08/2013 tarih ve 17295 yevmiye numaralı mirasçılık belgesi gereğince davacı kızı ... ve eşi Mukadder Ceylan"ın mirasçı oldukları, müteveffanın vefat tarihinden sonra 06/08/2015 dava tarihi arasındaki sürede vadesi gelen 10-17. Taksitlerle ilgili olarak toplam 20.592,00 TL ödeme yapıldığı, davaya konu hayat sigorta poliçesinin feshi dolayısıyla müteveffanın %50, davalı bankanın %50 oranında müterafik kusurlu oldukları kanaatinin oluştuğunu bildirmişlerdir. Mahkemece, dain ve mürtehin sıfatına sahip, kredi veren kuruluş olan ve aynı zamanda sigorta şirketinin acentesi olan davalı bankanın 02/04/2013 tarihinde sona eren davacıların murisine ait hayat sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülülüğünün bir sonucu olduğu ve bankanın bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği bu nedenle sigortanın yenilenip yenilenmediğinin de, kredi borçlusu tarafından takibi gerekeceğinden, uyuşmazlık konusu olan "2013 yılı itibariyle hayat sigortasının yenilenmemesi" ve bu nedenle davacıların uğradıkları zararlar nedeniyle davalı bankanın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği anlaşıldığından davalının bir kusuru olmadığı dolayısıyla davacı tarafın herhangi maddi ve manevi zarara uğramadıkları kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacının murisi dava açılmadan önce 20.08.2013 tarihinde ölmüştür. Uyap sorgusuna göre, murisin kızı olan davacı ... ile birlikte eşi...."in de sağ olduğu anlaşılmaktadır. Mirasçılardan sadece ... eldeki davayı açtığından diğer mirasçının davaya katılımını sağlaması veya muvafakatini alması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekçesiyle, Dairemizce bozma kararı verilmiştir.
Yapılan incelemede, 07/04/2016 tarihli duruşmada mirasçı Mukadder Ceylan"ın da davaya dahil edildiği ancak karar başlığında sehven taraf bilgisinin unutulduğu anlaşılmıştır. Muris mütevefa 09.06.2011 tarihinde kredi kullanımında 55.250 TL sigorta bedeli üzerinden 02.04.2012 tarihine kadar sigorta edilmiştir. 03.04.2012 tarihinde 03.04.2012-02.04.2013 tarihleri arası için kredi risk bakiyesi olan 50.049,24 TL üzerinden 285,21 TL hayat sigortası primi tahsil edilmiştir. Kredi bağlantılı hayat sigortası hakkında bankanın 08.03.2013 tarih ve 86 sayılı yönergesinin 17/1 maddesinde, 11.03.2013 tarihinden itibaren kullandırılacak konut, taşıt ve ipotekli bireysel finansman kredilerinde uygulanan 85 yaş sınırının 70 yaşa indirildiği, bu nedenle 70 yaş üzerindeki müşteriler için sigorta yenilenmesi yapılmayacağı bildirildiğinden banka tarafından söz konusu kararın 02/04/2013 tarihinde sigortalının cep telefonuna SMS yoluyla bildirildiği görülmüştür. Davalının dayandığı yönerge, davacı murisi ile kredi sözleşmesi imzalandıktan sonra çıkartılmıştır. Dolayısıyla davacının kredi sözleşmesini imzalarken bu durumu öngörmesinin imkanı yoktur. Bu nedenle bilirkişi raporunda belirtildiği gibi tarafların %50 müterafık kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, tarafların %50 müterafık kusurlu oldukları gözetilerek, mahkemece değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulması gerekirken, zuhulen başka gerekçe ile bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 09.10.2019 tarih 2016/22717 esas, 2019/9578 karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bu yönden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair karar düzeltme isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay (kapatılan)13.Hukuk Dairesinin 09.10.2019 tarih 2016/22717 esas, 2019/9578 karar sayılı bozma kararının kaldırılarak kararın davacı yararına BOZULMASINA, 21/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.