8. Hukuk Dairesi 2017/6331 E. , 2017/7304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sonradan evlenme yolu ile kurulan soybağına itiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi"nin 19.04.2016 gün ve 2016/3740 Esas, 2016/6213 Karar sayılı ilamı ile gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davalılar ... ve ..."nın, davacı ..."ün çocuğu olmadıkları, nüfus kaydına yolsuz olarak tescil edildiklerinden nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istenmiş, mahkemece dava soybağının reddi davası olarak nitelendirilerek hakdüşürücü süreden reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 19.04.2016 gün ve 2016/3740-2016/6213 Esas ve Karar sayılı ilamla “…davanın soybağının reddi değil sonradan evlenme yoluyla soybağının düzeltilmesine itiraz niteliğinde (TMK. m. 294/1) olduğu anlaşıldığından; davanın bu şekilde vasıflandırılması yerine, soybağının reddi olarak nitelendirilip hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; TMK 294/1. maddesine göre de davacı babanın sonradan evlenme yoluyla kurulan soybağına itiraz davası açma hakkı bulunmadığından davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekip sonucu itibariyle doğru olan red kararının yukarıda açıklanan gerekçeyle gerekçe değiştirilmesi suretiyle.…” denilmek suretiyle hükmün gerekçesi değiştirilerek onanmıştır. Davacı vekili 23.06.2016 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme isteğinde bulunarak, davanın soybağı davası değil, yolsuz tescilin düzeltilmesi olduğu, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-sonradan evlenme yoluyla soybağının düzeltilmesine itiraz veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı)
Öte yandan Türk Medeni Kanunu"nun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı) Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı)
Somut olayda; davalı ... 20/05/1958 doğumlu olarak, diğer davalı ... ise 10/02/1961 doğumlu olarak 17/10/1966 tarihinde davacı ... ve davalı ..."nın çocukları olarak nüfusa tescil edilmişlerdir.
Davada, baba yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. İddianın kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ... ve ..."nın kayden babası görünen davacı ... yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden davanın soybağı ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davalı ... ve ..."nın davacı ... ile davalı ... evlenmeden ve birliktelik yaşamadan önce ..."nın başka bir erkek ile birlikteliğinden doğdukları, nitekim 25/02/2012 havale tarihli cevap dilekçesi ile davalılar vekilinin bu durumu kabul ederek davacının evlenmek için çocukları nüfusuna tescil ettireceğini taahhüt ettiği, evlendikten sonrada taahhüdünü yerine getirdiği, davalı ... ve ..."nın davacı ile bir bağlarının olmadığını beyan etmiş, davacı iddiaları ile davalıların babul beyanlarını alınan DNA raporu da doğrulamış olup raporlara göre, davacı ..."nın davalılar ... ve ... yönünden biyolojik babalığı reddedilmiştir. Tüm maddi gerçek bu şekilde ortada iken sadece davacının, davalı ..."nın iki çocuğunu evlendikten sonra nüfusuna kendi çocuğu gibi kaydettirmesi, başlangıçtan itibaren tarafların bildiği ve baştan yanlış kütüğe geçirilen çocuklar ile kayden baba olan davacı arasında soybağı tesis etmeyecektir.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır. Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava, gerçeğe aykırı olarak nüfus kütüğünde gerçek annesi ve babası yerine, davacı ..."nın nüfusuna onun çocukları olarak hatalı şekilde tescil edilen ... ve ..."ün, bu hatalı kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkin olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından; mahkemece, davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın hakdüşürü süreden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, (Kapatılan) 18.Hukuk Dairesine ait 19.04.2016 gün ve 2016/3740 Esas 2016/6213 Karar sayılı gerekçesi değiştirilerek onama ilamının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, yasa gereğince aynı mahkeme ilamı ile ilgili bir defadan fazla karar düzeltme isteğinde bulunulamayacağından ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin alınan harcın istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.