Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/932
Karar No: 2022/1028
Karar Tarihi: 14.06.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/932 Esas 2022/1028 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/932
KARAR NO: 2022/1028
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2017/196 E. 2018/177 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı arasında 17/07/2012 tarihli “... - ...” ile deri, suni deri ve tekstilden mamul ayakkabı, çanta ve saraciye ürünlerine ilişkin, müvekkili ...'nın koleksiyonu hazırlayıp, tanıtım ve satış faaliyetlerinin davalının www...com e-ticaret sitesinde yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirip tasarımlarını davalı şirkete teslim ederek www...com adresindeki internet sitesinde yayınlanmaya ve sosyal paylaşım sitelerinde (twitter, facebook vs.) faaliyetlere başlandığını, davalı, sözleşmenin 5. maddesindeki Temmuz ayı içinde 25,000,00 TL’den 2 ödemede bitirilmesi gereken toplam 50,000,00 TL'lık sözleşme bedelini ödemediğini, davalı sözleşme hükümlerini ihlal ettiğinden davacının haklı olarak sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, sözleşmenin feshine rağmen, davalı şirketin müvekkilini reklam aracı olarak kullanmaya ve müvekkilinin ismini www...,com e-ticaret sitesinde kullanarak, mevcut ürünlerinin satışını yapmaya ve haksız kazanç elde etmeye, asıl logosunu değiştirerek, imajını zedeleyen çirkin bir tasarımla kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin kişilik hakkı ihlali ve vekaletsiz iş görme nedeniyle davalı şirketin elde ettiği geliri talep hakkı bulunduğundan ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacının 17.07.2012 tarihli ... - ... Sözleşmesinden kaynaklanan 50.000,00 TL sözleşme bedeli alacağı ile sözleşmenin haklı nedenle feshi akabinde devam eden eylemleri nedeniyle doğan alacağının HMK 107. maddesi kapsamında tespitini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nın 13.08.2012 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte ve manevi zararı için 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 24.1.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile sözleşme bedeli alacağını 50.000,00 TL, vekaletsiz iş görmeden kaynaklı alacağını 10.000,00 TL toplam maddi tazminat istemini 60.000,00 TL olarak arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği edim karşılığı davacıya net 25.000,00 TL ödediğini, davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin Online işlemler başlıklı d-2. maddesine göre; söz konusu koleksiyon ve diğer tanıtımlarda davacının görsel ve isimlerini kullanma hakkının davalıya ait olduğunu, sözleşmenin 4. maddesi ile davacının bu kapsamda başka kişi ve firmalarla benzer sözleşmeler yapmayacağını taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7-a maddesi ile davacının görsel ve isminin kullanılması nedeniyle, sözleşmeden önce ve sonrasında müvekkilinden bir talepte bulunmayacağını kabul ettiğini, davacının görsel ve isim nedeniyle ileri sürebileceği bir talep hakkı olmadığı gibi, fesihle birlikte internet sitesinden kaldırıldığını, fesih ile önceden verilmiş, tahakkuk etmiş hakların kullanımının engellenemeyeceğini, keşide edilen Beşiktaş .. Noterliği'nin 03.08.2012 tarih ve ... yevmiyeli ihtarında belirtildiği gibi davacıya ödeme yapıldığından, davacının sözleşme ile müvekkiline verilen kullanım hakkının fesih bahanesi ile önlemesine hukuken olanak olmadığını, aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacının sözleşmenin kendisine yüklediği yükümlülükleri sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, davanın reddini ve sözleşmenin 10. maddesi kapsamında tahakkuk etmiş olan karşı alacağın, davanın olası kabulünde dikkate alınarak takas ve mahsubunu talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "... Dosyada toplanan deliller, iddia ve savunmaya mesnet olan sözleşme hükümleri, gönderilen ihtarlar, bilirkişi raporları, Türk Patent ve Marka Kurumu yazıları, D. İş dosyası bir bütün halinde mütalaa edildiğinde; taraflar arasındaki 17.7.2012 tarihli ...- ... Sözleşmesinden kaynaklanan ve yargılama sonucunda ödenmediği sabit olan sözleşme bedelinin 1/2 si olan 25.000 TL sözleşme alacağının 13.8.2012 tarihinden itibaren işleyecek reestont avans faizi ile davalıdan tahsiline, vekaletsiz iş görme kapsamında TBK hükümlerine göre takdiren ve somut olaya göre belirlenen 6.250-TL'nın 13.8.2012 tarihinden itibaren işleyecek reestont avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemler ile davacının manevi tazminat isteminin şartları oluşmadığından reddine, davalı adına kayıtlı www...com alan adı yönünden talep edilen site ve uzantılı sosyal medya hesaplarında tespit tarihi sonrası bir ihlal tespit edilmediğinden, ihtiyati tedbir isteminin reddine" karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- İlk Derece Mahkemesi dosyasına bilirkişiler Prof. Dr. ... ve ... tarafından hazırlanarak sunulan 07.08.2017 tarihli raporda; müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme (6 ay yürürlük süresi olan) belirli süreli "Lisans Sözleşmesi" olduğunu, davalının, müvekkilinin markasının kullanılması ve bir takım tanıtım faaliyetlerini yürütmesi karşılığında müvekkiline 50.000,00-TL ödeme borcu altına girdiğini, raporda: Davalının, davacının sözleşmeye aykırı davrandığını ortaya koyan bir ispat faaliyeti yürüttüğünün de ifade edilebilmesi mümkün görünmediğinden sözleşmeyi sona erdirmek hususunda haklı bir sebebi olduğu ve davacının borcuna aykırı davrandığı neticesine varılması takdir sayın mahkemede olmak ile beraber mümkün gözükmemektedir." "50.000-TL değerindeki borcunu zamanında ödediğini ispat edemeyen borçlu – davalı temerrüde düşmüştür." 50.000,00 TL sözleşme gereği, Temmuz ayı içerisinde iki ödeme şeklinde yapılmak durumundadır. Ancak olayda ödemelerin yapıldığı ispat edilememiştir." denmekle davacı müvekkili tarafından, davalının temerrüdünden kaynaklı olarak sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğinin açıkça tespit edildiğini, 50.000,00 TL sözleşme bedelinin vadesinin sözleşme ile Temmuz ayı olarak tespit edildiğini, Davalının, müvekkiline sözleşme bedeli olarak ödemesi gereken tutarın 50.000,00 TL olmasına ve bu husus bilirkişi raporunda net ifadelerle yer almasına rağmen, raporun sonuç kısmında "sözleşme bedelinin 1/2' lik kısmının hakedildiği dolaylı olarak kabul edilmiş bulunduğu dikkate alınarak, davacı - Karşı Davalının sözleşme bedelinin 1/2' sine tekabül eden 25.000,00 TL' nin ödenmesini talep edebileceği" nin yazılmasının raporun bütünü ile çelişkili ve hatalı olduğunu, 2- Davalının keşide ettiği ihtarnamede ve dosyaya sunduğu beyanlarda; davacının sözleşme uyarınca üstlendiği edimleri yerine getirmediğinden, sadece 25.000,00 TL ödendiği, 25.000,00 TL’lik kalan kısmın ödenmesinden imtina ettiği yönünde olduğunu, 07.08.2017 tarihli raporda davalının bu beyanına ‘kişinin ödemezlik define başvurmasındaki amaç, kendi ediminin karşılıksız olarak elinden çıkmasını engellemek ve aynı zamanda diğer tarafın üstlenmiş olduğu karşı edimin yerine getirilmesini temin etmek olduğundan ve olayın koşulları dikkate alındığında davalının bu savunmasının ödemezlik defi olarak nitelendirilemeyeceği’ yönünde tespitte bulunulduğunu, davalının sözleşmeye bağlı olmak istemediğinin, keşide ettiği ihtarname metninden açıkça anlaşıldığından, bu noktada ödemezlik define dayanılmasının hatalı olduğunu, 3- Her ne kadar müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığı iddia edilmişse de hükme dayanak raporun "Sözleşmeden Doğan Yükümlülüklerin İfası" başlığı altında 11. ve 12. bentlerinde de yazıldığı üzere; davalının, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığını ortaya koyan bir delil sunamadığı gibi sözleşme bedelinin kısmen ödendiği yönündeki iddialarını da ispatlayamadığını, sözleşme bedelinin 25.000,00-TL'si ödenmiş olsa dahi, ödenmeyen kısım için ‘borca aykırılık’ savunmasında bulunulmasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin sözleşme yükümlülüklerini tam ve eksiksiz ifa ettiğini, bu sebeple sözleşme bedelini almaya hak kazandığını, davalı şirketin sözleşme bedeli olan 50.000,00 TL'yi ödemediği tüm deliller ve dosya kapsamı ile sabitken sözleşme bedelinin 1/2 oranıyla 25.000,00 TL ödenmesine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalının davacı müvekkili tarafından temerrüde düşürüldüğü ve sözleşmeye göre fesih tarihi 16/08/2012’e kadar doğmuş olan 50.000,00 TL nın davacıya ödenmesi gerektiği somut deliller ile tespit edilmiş iken 1/2 oranında kabul edilmesinin dosya kapsamına aykırı olduğunu, 4- Sözleşme sona erdikten sonra davalının müvekkilinin adını kullanmaya devam etmesi neticesinde elde ettiği haksız kazanç hesaplanmadan takdiren kurulan hükmün hatalı olduğunu, müvekkilinin gerçek zararının tespit edilmesi gerektiğini, Taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmenin sona ermesinden sonraki kullanımlar için ek ödeme talep edilemeyeceği hüküm altına alınmadığından, hakkı kullanma konusunda yetkilendirilmemiş davalının, müvekkilinin haklarını kendi menfaatine kullandığı açık olduğundan vekâletsiz iş görmeye dayalı kazanç devri gerektiğini, Taraflar arasındaki sözleşmeye göre 6 aylık süre için 50.000,00-TL bedel belirlendiğini, ayrıca feshe rağmen haksız kullanım süresinin 1,5 ay değil; fesih tarihinden en az 18.09.2012 tarihine kadar devam ettiğini, bu durumda kazanç devrine ilişkin hesaplamanın en az 2,5 ay üzerinden yapılması gerektiğini, müvekkili adına 10/09/2012 tarihinde İstanbul 4.FSHM 2012/65 D. İş sayılı dosyası ile haksız kullanımın devamı tespit edildiğini, bilirkişilerce tespiti yapılamadığı ifade edilen bir hususta varsayımlara dayanılarak hesaplama yapılması ve bu varsayımsal hesaplama üzerinden hüküm kurulması kabul edilemeyeceğinden, vekaletsiz iş görmeye ilişkin talep yönünden verilen kısmi red kararının kaldırılması gerektiğini, 5- Müvekkilinin dava konusu sözleşmenin fesih süreci ve sözleşmenin fesihin ardından davalı şirketin haksız kullanımı sebebiyle kişilik haklarının zarara uğradığını, kendi isteği dışında isminin bir e-ticaret sitesinde yer alması ve reklam malzemesi olarak kullanılmasının müvekkilinin kişilik haklarına haksız bir saldırı olduğunu gösterdiğini, davalı şirket tarafından müvekkili ile alakası olmayan çirkin bir logo dahi yapılıp bu logo için davalı şirket tarafından başvuruda bulunulması karşısında müvekkilinin manevi zararının oluştuğunun Yargıtay yerleşik içtihatlarının gereği olduğunu, duyduğu elem ve ıstırabın giderilmesi için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yıllarca süren emeği ve faaliyeti ile edindiği müşteri çevresinin gözünde güven kaybı oluştuğunu, itibarının zedelendiğini, manevi tazminat talebinin reddi kararının kaldırılmasını, Açıklanan ve tespit edilecek nedenlerle kısmi ret kararının kaldırılarak, sözleşme alacağı 50.000,00 TL'nin, vekaletsiz iş görme alacağı 10.000,00 TL'nin ve manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Karara dayanak son bilirkişi raporunun, dosya içeriğine ve sunulan delillere uzak, teorik açıklamalar ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra afaki kabuller ile yanlı sonuçlara ulaşan, hukuksal çelişkiler içeren bir rapor olduğundan hükme esas alınamayacağını, 2- Davacı ... ile müvekkili arasındaki hizmet ilişkisinin 2012 yılı başı itibariyle başladığını ve Haziran 2012 tarihine kadar sürdüğünü, Mayıs 2012 sonuna kadar verilen ilk dönemi takiben tarafların 01 Haziran 2012 yılı başı itibariyle daha kapsamlı bir çalışma için dosyada mevcut <...-...> ni imzaladıklarını, Sözleşmenin 3. maddesinde davacı ...'nın yükümlüklerinin düzenlendiğini, ... tarafından verilecek hizmet karşılığı 5. madde de Temmuz ayı içinde 25.000.TL’lik 2 ödeme halinde 50.000.TL ödenmesi hususunda anlaşıldığını, davacı tarafından sözleşmenin 3. maddesi kapsamında yapılan bazı paylaşımların görsellerinin 21.10.2013 tarihinde dava dosyasına sunulduğu halde bilirkişi raporunda incelemeksizin afaki değerlendirme ve kabullerle hatalı rapor hazırlandığını ve mahkemenin hatalı raporu hükme esas aldığını, Sözleşmenin 8. maddesinde, davacının sözleşmenin 3. maddesinde düzenlenen yükümlülüklerinden birini veya hepsini yerine getirmemesi halinde, müvekkilinin ödeme yapmayacağının, yaptığı ödemeyi de iade isteyebileceğinin düzenlediğini, bu hüküm neticesi, 26 Haziran 2012 tarihinden itibaren sözleşmenin 3/d-1 maddesi gereği ... tarafından tüm ısrarlı uyarılara rağmen haftada 2 kez tweet atılmaması üzerine 13.08.2012 tarihinde sözleşme feshedilerek yapılan ödemenin iadesinin talep edildiğini, bu husus delilleriyle sabit olmasına karşın dayanak raporda ve mahkeme kararında görmezden gelinerek, ispat edilemediğinin kabulüyle davacının sözleşmeden doğan alacağını talep hakkı bulunduğunun belirtildiğini, 3- Sözleşmenin 3. maddesinde başlığı ile ...’nın sözleşme kapsamında ne tür faaliyetlerde bulunması gerektiği bütün açıklığı ile hüküm altına alındığını, bu hüküm çerçevesinde davacının, sadece 3/d-2 maddesi gereğince fotoğraf paylaştığını, bunun dışında sözleşmenin kendisine yüklediği hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini, sosyal paylaşım hesabı olan twitter hesabında sözleşmenin 3/d-1 maddesi gereği tweet bile atmadığı halde, bu hususun dayanak raporda yeterince incelenmediğini, Sözleşmenin 3. maddesinde düzenlenen yükümlülükleri yerine getirmeyen davacının, hiçbir şey yapmaksızın müvekkilinden bedel talebinin hukuki olmadığını, sebepsiz zenginleşmeyi amaçladığını, 4- Gerekçeli kararın 8. sayfasında, “tanıtım faaliyetlerinin gereği gibi gerçekleşmediğini iddia eden davalı tarafın bu hususu ispat edemediğini, ihtarnamede 26 Haziran 2012 tarihinden itibaren haftalık 2 tweet atmadığı belirtilirken 17.07.2012 tarihinde sözleşme kapsamında ilk taksidi ödenmesinin tutarlı olmadığını” belirttiğini, Davacının sözleşmenin 3. maddesinde açıkça ve tüm detayları ile düzenlenen edimlerini yerine getirip getirmediği irdelemeksizin tamamen müvekkili şirket üzerinden değerlendirmelerde bulunulmasının hatalı olduğunu, keşide ettikleri 13.08.2012 tarihli ihtarda; davacının sözleşmeyi fesih hakkı olmadığı, sözleşmenin 10. maddesi gereği fesih halinde ise aldığının % 50 oranını iade etmesi gerektiği belirtilerek 3-D/d-1 bendi ihlal edilen sözleşmenin 10. maddeye göre feshedildiği, bu nedenle de ödenen 25.000 TL miktarlı ilk taksidin ½ oranının iadesinin talep edildiğini, herhangi bir çelişki ve tutarsızlık olmadığını, Keşide edilen ihtarda davacı ...’nın sözleşmenin 3. maddesi gereği hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğinin iddia edilmediğini, davacı ... tarafından sözleşmenin 3.D/d-2 maddesi kapsamında isim ve görsellerinin bazı tanıtımlarda kullanıldığını ve bu görsellerin 21.10.2013 tarihinde dilekçe ekinde dosyaya sunulduğunu, Tüm beyanlarında, davacının sözleşmenin 3. maddesinde yüklendiği edimleri tam olarak yerine getirmediği gerekçesiyle sözleşmenin 10. maddesi gereği feshettiklerini, aynı maddede kararlaştırılan ödenen bedelin ½ oranında iadesi gerektiğinin beyan edildiğini Beyan tutarlı ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye de uygun olduğu halde, dava dosyası ve taraf dilekçeleri ile eklerinin eksik incelenmesi neticesinde beyanlar arasında tutarsızlık bulunduğunun kabul edilmesinin dosya kapsamına aykırı olduğunu, 5- Sözleşmenin 10. maddesinde; Sanatçının sözleşmeye aykırı davranması halinde müvekkili şirketin tek taraflı sözleşmeyi feshedebileceği gibi, karşı tarafça feshedilmesi halinde yapılan ödemenin % 50'sinin iade edeceğinin açıkça belirtildiğini, davacının sözleşmenin 3. maddesinde düzenlenen yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğinden 13.08.2012 tarihinde sözleşme taraflarınca feshedilerek yapılan 25.000.TL miktarlı ilk taksit ödemesinin % 50 oranı olan 12.500.TL'nın iadesinin talep edildiğini, düzenleme açık olarak hüküm altına alınmış iken, feshe ilişkin afaki değerlendirme ve yorumlarla müvekkilinin borçlu olduğu veya borcu kabul ettiğinin belirtilmesinin hatalı ve eksik değerlendirme olduğunu, 6- Mahkemenin gerekçeli kararında; davacının vekâletsiz iş görme talebine ilişkin olarak; İstanbul 4 FSHHM 2012/65 D. İş dosyasında alınan 18.09.2012 tarihli raporda; HYPERLINK "http://www.....com" www...com sitesinde 2012 Ağustos ayından sonraki zaman diliminde de en az 1,5 aylık bir süre için kullanımın tespit edildiği ve sözleşme bedeli dikkate alınarak ihlal süresinden hareketle 6.250 TL bir bedelin vekaletsiz iş görme kapsamında hak ve nesafet ilkelerine uygun olduğunun belirtildiğini, Raporda 04.04.2012 tarihi ile 09.11.2016 tarihleri arasında, ...’nın ve … A.Ş. şirketinin patent başvurularında bulundukları, logoların ve ...’nın şahsına ait resimlerin 04.04.2012 – 10.07.2012 tarihleri arasında kullanıldığı, logolar yönünden; .. A.Ş.'nin başvuru tarihi 08.05.2012, davacı ...’nın başvuru tarihi ise 18.05.2012 tarihi olduğu ve 25.01.2013 tarihi itibariyle site içerisinde ...’ya ait hiçbir bulguya rastlanılmadığının belirtildiğini, Yapılan tespitte müvekkiline ait internet sitesinde son kullanım tarihi 12.07.2012 olarak belirtildikten sonra, hatalı olarak 25.01.2013 tarihi belirtildiğinden raporun kendi içinde çelişkili olduğunu, yapılan tespitte belirtildiği gibi 10.07.2012 tarihinde sonra bir kullanım bulunmadığını, Mahkemece karara dayanak gösterilen 07.08.2017 tarihli raporun 26 vd. sayfaları ile sonuç ve kanaat bölümünde, “ Sözleşmenin ileriye etkili sona ermesine rağmen haksız kullanımın devam edip etmediği, devam etmişse ne kadar süreyle devam ettiğinin tespitine dair adli bilişim uzmanınca hazırlanan İstanbul 4 FSHHM 2012/65 D. İş dosyasında alınan raporda taraflar arasında ihtilaflı dönem olan 2012 Ağustos – Ocak 2013 ayları arasındaki veriler hakkında yeterli bilgi olmadığı” açıkça belirtilip, akabinde ihtimal dâhilinde hesaplama yapıldığını, Mahkemece son raporun hükme esas alındığı belirtilmiş olmasına karşın davacının vekâletsiz iş görme talebi yönünden rapora itibar etmeme neden ve gerekçeleri yeterince açıklanmadığından, kararın hatalı olduğunu, davanın kabul edilen kısmı yönünden kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden; 1- Bilirkişiler tarafından raporun 21. sayfasında, taraflar arasındaki sözleşmenin atipik lisans sözleşmesi olduğu tespiti yapıldıktan sonra, davacı tarafın sözleşmeyi fesihte haklılığının ve davalı tarafından gönderilen ihtarnamenin ödemezlik def'i niteliğinin tespiti için yapılan incelemede, sözleşme ile taraflara tanınan haklar ve yükümlüklerin tespiti kapsamında, davalı tarafın davacıya temmuz ayı içerisinde 2 ödeme halinde 50.000,00 TL'nın ödemesi gerektiği, ancak ödemelerin yapılmadığı ve davalı tarafın gönderdiği ihtar ödemezlik def'i mahiyetinde olmadığından davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu tespiti yapılmıştır. Bilirkişilerin "50.000.-TL sözleşme gereği, Temmuz ayı içerisinde iki ödeme şeklinde yapılmak durumundadır. Ancak olayda ödemelerin yapıldığı ispat edilememiştir." tespiti, fesih bildirimi tarihi itibariyle davacı tarafın fesihte haklılığının belirlenmesi amacına yönelik olup, belirli süreli ve götürü bedelli sözleşme haklı nedenle de feshedilse, fesihten sonraya isabet eden süre için bedel istenemeyeceğinden, bakiye alacak miktarı sözleşmenin ayakta kaldığı süreye göre belirlenecektir. Bilirkişiler tarafından, davalı tarafın 17/07/2017 tarihinde 25.000,00 TL ödeme yapıldığına ilişkin beyanı doğrultusunda, bu miktar bedele davacının hak kazandığının davalı tarafça kabul edildiği, ancak ödendiğinin usule uygun ödeme belgesi ile kanıtlanmadığı saptanarak, davacı tarafın sözleşme ücretinin 1/2'si olan 25.000,00 TL'na hak kazandığına ilişkin tespitinde çelişki bulunmadığından, davacı vekilinin rapordaki tespitlerde çelişki bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Mahkemece gerekçeli kararda davalı tarafın ödemezlik def'ine itibar edildiğini gösteren bir ibare bulunmadığı, aksine gerekçeli kararın 7. sayfasının sonunda başlayıp 8. sayfada devam eden paragrafta; Ödemezlik defi, TBK 97 uyarınca karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kişiye kendi borcunu ifadan ‘'geçici olarak” kaçınma imkanı bahşeden bir savunmadır. İlgili hüküm uyarınca: “Karşılıktı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir” ödemezlik defini kullanan kimse sözleşmeyle bağlılığının bozulmasını istemiş olmaz, sadece kendi edimi ifa edilinceye kadar borcunu ifa etmeyeceğini beyan etmiş olur. ... olayın koşulları ve davalının ifadeleri dikkate alındığında ise ilgili savunmanın bir “Ödemezlik defi” olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira davalının sözleşmeyle bağlı olmak istemediği, bilakis sözleşmeyi sona erdirmek istediği hususu açıktır, (ihtarnamenin konusu başlıklı kısımda sözleşmenin taraflarınca feshi ve sözleşme gereği ödenen bedelin %50’lik kısmının iadesi ibaresi yer almaktadır) tespiti ile ödemezlik def'inin kabul edilmediği belirtildiğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3- Taraflar arasındaki sözleşme; belirli süreli, devamlı edimli a tipik lisans sözleşmesi niteliğinde olup, sözleşme süresi için belirlenen bedel, temmuz ayında iki defada ödenmek üzere 50.000,00 TL'dır. Sözleşmenin 9. maddesinde imza tarihinde yürürlüğe girip, 01/01/2013 tarihinde sona ereceği belirtilmekle birlikte, imza tarihinin boş olduğu tespit edilmiştir. Sözleşmenin imza tarihi konusunda taraf vekillerinin açık beyanı bulunmamaktadır. Sözleşmenin imza ve buradan hareketle yürürlüğe girdiği tarih, sözleşmeden net olarak anlaşılamıyorsa da; sanatçı davacının yükümlülüklerini düzenleyen 3/A. maddesindeki "l Temmuz/3l Aralık 2012 tarihleri arasında" 3/B maddesindeki "6 aylık süre boyunca" 3/C-c/1 maddesinde yer alan "6 aylık süre içerisinde" ibareleri, sözleşmenin konusunu düzenleyen 2. madde ile birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 01/07/2012 -31/12/2012 tarihleri arası için düzenlendiği, davalı tarafın cevabi ihtarında sözleşmeye aykırı davranış olarak belirttiği "26 Haziran 2012'den beri haflada 2 defa tweet atma yükümlülüğünü yerine getirmediğine" ilişkin iddiası karşısında, hiç kimse kendi aleyhine beyanda bulunmayacağından sözleşmenin 26 Haziran 2012'den önceki bir tarihte kurulduğu sübuta ermiştir. Davalı taraf; davacının, 26 hazirandan itibaren haftada iki twit atma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 25.000,00 TL ödeme yaptığını iddia etmekle, davacının 26 Haziran 2012 tarihine kadar yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve bu ücrete hak kazandığını dolaylı şekilde kabul ettiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça sözleşme süresinin tamamı için belirlenen 50.000,00 TL ödemeye hak kazanılabilmesi için 31/12/2012 tarihine kadar sözleşmenin ayakta kalması gerekir. Davacı tarafça 14/08/2012 tarihinde gönderilen ve davalı tarafa 16/08/2012 tarihinde tebliğ edilen Beyoğlu ... Noterliği'nin ... yevmiyeli ihtarnamesi ile sözleşme feshedildiğinden, sözleşme haklı nedenle de feshedilse ücretin ancak, sözleşmenin ayakta kaldığı 16/08/2012 tarihine kadar olan süreye ilişkin bölümü için hak kazanılacağından, davacı vekilinin 50.000,00 TL'nın tahsiline karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 4- Her ne kadar dosyada mevcut 07/08/2017 tarihli raporda 04.04.2012 - 09.11.2016 tarihleri arası için yapılan incelemelere göre;...Tic. A.Ş'ne ait http://www...com/ içerisinde, ... isminin, fotoğrafların ve logonun 04.04.2012 - 10.07.2012 tarihleri arasında kullanılmış olduğu tespit edilmiş ise de; İstanbul 4. FSHM 2012/65 D. İş sayılı dosyası ile taraflar arasındaki sözleşmenin 16/08/2012 tarihinde davacı tarafından feshinden sonra incelemenin yapıldığı 12/09/2012 tarihi itibariyle davacının ürünlerinin "..." ibaresi kaldırılarak "Atölye" ibaresi ile yada hiçbir ibare eklenmeden sergilendiği 18/09/2012 tarihli rapor ile tespit edilmiştir. Yeminli tanık anlatımları da davacı tarafa ait ürünlerin, davalı internet sitesinde sözleşmenin feshinden sonra yayınlandığını doğrulamıştır. Davalı tarafın sonradan yayın halinde ücret talep edilemeyeceğine ilişkin savunması ile birlikte değerlendirildiğinde, olayın hemen akabinde yapılan tespite itibar edilerek fesihten sonra da kullanıldığının kabulü gerekir. Siteye erişimin kapatılmış olması sebebiyle değişik iş tespit dosyasında rapor ibrazından sonra ne kadar süre ile davacıya ait ürünlerin "Atölye" ibaresi ile sergilendiğinin tespiti mümkün olmadığından, davalı tarafça da kullanıma son verme tarihini gösteren başka belge sunulmadığından, bilirkişiler tarafından 1,5 ay olarak alınması dosya kapsamına uygundur. Vekaletsiz iş görme sebebiyle tazminat, davacının feshedilen sözleşmeye konu ürünlerinin ticari amaçla kullanılması için kendisinden izin alınmış olması halinde, sözleşmeden elde edebileceğine gelir miktarının tespiti sureti ile belirleneceğinden, bilirkişilerce; sözleşme kullanım bedelinin, sözleşme süresine bölünerek, 1 güne isabet eden miktarın kullanım süresi ile çarpılması yöntemi ile yapılan hesaplama dosya kapsamına ve yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına uygun olduğundan, talep edilen tazminatın tamamının verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5- Toplanan deliller ile davalının “sözleşme ilişkisi sona ermiş olmasına rağmen, davacıya ait fikri hakları (ürün görsellerini) kullanmaya devam etmiş ise de; davacıya ait görsellerin kullanılması tek başına manevi zararın varlığını ispat bakımından yeterli değildir. Haksız kullanımın olay bazında manevi zarar meydana getirmesi gerekir. Davalı tarafça ürünler üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan kullanıldığından, davacı markasını küçük düşürücü ifadelere yer verilmediğinden, bu kullanım nedeniyle davacı tarafın manevi zarara uğradığı kabul edilemeyeceğinden, dosya kapsamında toplanan delilere göre manevi tazminatın yasal şartları oluşmadığından, reddine karar verilmesinde yasal düzenlemelere aykırılık olmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden; 1- Bilirkişi raporunun dosya içeriğindeki belgeler temel alınarak oluşturulduğu tespit edilmiştir. HMK uyarınca davalı tarafın istinaf sebeplerini, bu kapsamda rapora ilişkin istinaf sebeplerini somutlaştırması gerekip, afaki olduğu iddia edilen konular somutlaştırılmadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2- Taraflar arasındaki lisans sözleşmesinin 3. maddesinde; d-1) Sosyal Medya Yönetimi: "Sanatçı, firmanın online iletişim faaliyetleri çerçevesinde twitter adresinin kullanılması sureti ile kendi belirleyeceği metinler ile haftalık asgari 2 tweet gönderilmesi, bloglar ile kendisinin izni alınarak 4 adet özel görüşme gerçekleştirilmesi, firmanın facebook sayfası ve internet sitesinin desteklenmesi için online iletişimde kendisine önceden bildirilecek iletişim faaliyetlerine katılmakla yükümlüdür" düzenlemesi mevcuttur. İstanbul 4. FSHM 2012/65 D. İş dosyasına sunulan 18/09/2012 tarihli rapor ile söz konusu internet sitesinin BLOG kısmında ... olarak arama yapıldığında 4 adet yazı olduğu görülerek ekran çıktıları eklenmiştir. Davalı tarafça; davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, sözleşmenin 10, maddesi gereği sözleşmenin feshi ile 17.07.2012 tarihinde davacıya ödenen 25.000,00 TL'nin %50'sine isabet eden 12.500,00 TL'nin KDV'si ile birlikte davalı şirkete iade edilmesi talep edilmiş ise de; iki tarafa borç yükleyen sürekli edimli sözleşmelerde, sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshi için, fesihten önce süre verilerek karşı tarafın temerrüte düşürülmesi gerekip, davalı taraf 26 Haziran 2012 tarihinden itibaren tweet atılmadığını iddia ettiği halde, fesih bildiriminden önce davacı tarafa sözleşme hükmünü yerine getirmesi için ihtar gönderdiğini belge ile kanıtlamadığından, davacının sözleşmeye aykırılığı sabit olmadığından, 8. maddedeki iade koşulları oluşmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3- Taraflar arasındaki lisans sözleşmesinin 3. maddesinde; d-1 ) Sosyal Medya Yönetimi: "Sanatçı, firmanın online iletişim faaliyetleri çerçevesinde twitter adresinin kullanılması sureti ile kendi belirleyeceği metinler ile haftalık asgari 2 tweet gönderilmesi, bloglar ile kendisinin izni alınarak 4 adet özel görüşme gerçekleştirilmesi, firmanın facebook sayfası ve internet sitesinin üzere yükümlüdür" düzenlemesi mevcuttur. Davalı taraf, davacıya yüklenen bu edimlerden haftalık asgari 2 tweet gönderilmesi, ediminin 26 hazirandan itibaren yerine getirilmediğini iddia etmekle, diğer edimlerin yerine getirildiğini zımni olarak kabul ettiğinden, davalı tarafın temmuz ayı içerisindeki ödeme edimi davacı tarafın ediminden daha sonra olduğundan, her iki tarafın da sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle, tarafların temerrütünün ve buna bağlı olarak sözleşmeyi haklı fesheden tarafın tespiti için, teknik bilirkişiler tarafından, atılan tweetlerin tarihlerinin tespitinden sonra diğer bilirkişiler tarafından sözleşmeye aykırılığın değerlendirilmesi gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3/d-1 maddesinde belirtilen edimin yerine getirilmesi ile ilgili olarak, İstanbul 4. FSHM 2012/65 D. İş dosyasına sunulan 18/09/2012 tarihli raporda, söz konusu internet sitesinin BLOG kısmında ... olarak arama yapıldığında; 1-... ile keyifli tasarımlar ve güzel bir çekim günü başlıklı yazının 30/03/2012 tarihinde, 2-...'nın ... ile imtihanı başlıklı yazının 08/03/2012 tarihinde, 3-2012 OSCAR töreninde ...başlıklı yazının 27/02/2012 tarihinde, 4-...ve ... açıldı başlıklı yazının 30/03/2012 tarihinde, olmak üzere 4 adet yazının yazılmış olduğu görülerek ekran çıktıları eklenmiştir. 23/10/2017 tarihli raporda; sözleşme ücretinin yarısı ödenerek, sözleşme edimlerinin yerine getirilmediğinin iddia edilmesinin tutarlı olmadığından ve davacının sözleşmeye aykırı davrandığına ilişkin davalı ispatı olmadığından hareketle davalı tarafın temerrütünün gerçekleştiği sonucuna ulaşılmış ise de; 28/03/2016 tarihli bilirkişi raporunun 8. sayfasında, 12. bentte; "Bu konuda davacının bu edimleri ifa ettiği ispat edilmelidir. Dosyada her bir edimin ifa edildiği ispatı davacının üzerindeki ispat yükümlülüğüdür. Dosya dahilindeki bilgiler incelendiğinde sözleşmenin 3. Maddesinde sayılan tüm edimlerin fesih tarihine kadar davacı tarafça ifa edilmiş olduğu ispata muhtaç olduğu sayın mahkemenin bilgi ve değerlendirmesine sunulur." açıklaması ile bildirildiği, 06/11/2014 tarihli raporun 8. sayfasının son paragrafında; "sözleşmeyi karakterize eden unsurlar itibariyle bu şekilde ( sürekli edimli) bir sözleşme olduğundan ve davacı tarafın edimini ifa etmeye başladığı hususu tartışmasız olduğundan" sözleri ile dosya kapsamında ispata yönelik bir tespit yapılmasızın davacının edimlerinin yerine getirildiğinin peşinen kabul edildiği tespit edilmiştir. Mahkemece; 23/10/2017 tarihli bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilerek; sözleşmeye aykırı davrandığı iddia edilen davacıya hali hazırda aykırılığın başlangıcı olarak gösterilen tarihten sonra sözleşme bedelinin yarısının ödenip, kalan kısmının “borca aykırılık” savunması ile ödenmemiş olmasının ileri sürülmesi tutarlı değildir. Dosyanın içeriği de dikkate alındığında davalının, davacının sözleşmeye aykırı davrandığını ortaya koyan bir ispat faaliyeti yürüttüğünün de ifade edilmesi mümkün görünmediğinden sözleşmeyi sona erdirmek hususunda "haklı bir sebebi olduğu ve davacının borcuna aykırı davrandığı neticesine varılması mümkün gözükmemektedir" gerekçesi ile davacının edimlerini yerine getirdiğini kabul ederek karar vermiştir. Her ne kadar davacı tarafça 2012 yılı Haziran ayı itibariyle başlayan sözleşme döneminde sözleşmede taahhüt edilen her hafta 2 tweet yayınlanması koşulunun yerine getirildiği kanıtlanmamış ise de; taraflar arasındaki sözleşme iki tarafa borç yükleyen devamlı edimli sözleşme olduğundan, davalı tarafça yerine getirilmediği iddia edilen edimin yerine getirilmesi için davacı tarafa süre verilerek, yerine getirilmemesi halinde süre sonunda fesih hakkının kullanılması gerekip, davalı fesih ihtarından önce davacı tarafa eksik olduğunu iddia ettiği tweetleri göndermesi için süreli ihtar gönderdiğini ve ihtara rağmen yerine getirilmediğini, sözleşmeyi fesihte haklı olduğunu kanıtlayıcı somut delil göstermediği gibi, sözleşme ücretinin yarısını ödemesi ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının edimlerini yerine getirdiğini zımnen kabul ettiği ve davalı edimi olan tüm bedelin temmuz ayı içerisinde ödenmemesi suretiyle, davalı temerrütünün oluştuğu görüşü doğrultusunda karar verilmesi dosya kapsamına uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. 4- Mahkemece; 23/10/2017 tarihli bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilerek; sözleşmeye aykırı davrandığı iddia edilen davacıya hali hazırda aykırılığın başlangıcı olarak gösterilen tarihten sonra sözleşme bedelinin yarısının ödenip, kalan kısmının “borca aykırılık” savunması ile ödenmemiş olmasının ileri sürülmesi tutarlı değildir, gerekçesi ile davacının edimlerinin yerine getirildiği kabul edilerek karar verilmiştir. Davalı tarafça 25/10/2013 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan görseller, davalı tarafın beyanında belirtildiği üzere 21/03/2013 tarihli ekran görüntüleri olup, sözleşmenin davacı tarafça feshinden ve davanın açıldığı27/082012 tarihinden sonraki tarihe ilişkin olup, her dava davanın açıldığı tarihteki durum ve delillere göre değerlendirileceğinden, mevcut dosyada nazara alınması mümkün olmadığından, bilirkişiler tarafından değerlendirilmemesinde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme iki taraf borç yükleyen devamlı edimli sözleşme olduğundan, davalı taraf, davacının sözleşmenin 3/d-1.maddesindeki edimini yerine getirmediği iddiasında ise; hayatın olağan akışı içerisinde davacıya kendi edimini yerine getirmesi için süre verip, yerine getirdiği taktirde ödeme yapılacağını bildirmesi gerekirken, davacının sözleşmedeki edimini yerine getirmediğini iddia edip, edim yerine getirildiğinde hak kazanacağı sözleşme ücretinin yarısı olan 25.000,00 TL'nı ödemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, mahkemece beyanın tutarsız olduğuna ilişkin tespitte dosya kapsamına aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5- HMK 190. maddesi uyarınca davalının sözleşmeye aykırı davrandığını ve 25.000,00 TL ödeme yaptığını kanıtlamak davalı tarafa aittir. Dosya kapsamında alınan 28/03/2016 tarihli raporda; davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, davacı tarafa iade edildiği belirtilen 17/07/2017 tarihli KDV dahil 29.500,00 TL tutarlı fatura bedelinin 4 taksitte elden ödendiğine ilişkin kayıt mevcut ise de, elden ödemeye dair tediye/tahsilat makbuzu bulunmadığı tespit edilmiş, davalı tarafça bu yönde makbuz sunulmamıştır. HMK 222. maddesi uyarınca usule uygun tutulmuş defter ve kayıtların sahibi lehine delil olabilmesi için, dayanak belgelerinin defterleri tevsik etmesi, diğer tarafın usule uygun tutulmuş defter ve kayıtlarına aykırı olmaması, ilgili hususta hiç kayıt içermemesi veya aksinin senet veya diğer kesin deliller ile kanıtlanmaması gerekir. Dosyada davacı tarafın defter ve kayıtları incelenmediğinden, davalı defterlerini doğrulaması koşulu gerçeklemediği gibi, ödemeye ilişkin dayanak belgesi ile defterdeki fatura ödemesi tevsik edilmediğinden, davalı tarafın 25.000,00 TL'nı davacıya ödediği kanıtlanmamıştır. Davalı taraf, 25.000,00 TL'nı davacıya ödediğini iddia etmekle, davacının bu miktara hak kazandığını zımnen kabul ettiğinden, mahkemece de bu yönde karar verildiğinden, bu kabulün hatalı ve eksik olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 6- Her ne kadar dosyada mevcut 07/08/2017 tarihli raporda 04.04.2012 - 09.11.2016 tarihleri arasında yapılan incelemelere göre ... San. ve Tic. A.Ş'ne ait http://www...com/ içerisinde, ... isminin, fotoğrafların ve logonun 04.04.2012 - 10.07.2012 tarihleri arasında kullanılmış olduğu tespit edilmiş ise de; İstanbul 4. FSHM 2012/65 D. İş dosyasında sözleşmenin 16/08/2012 tarihinde davacı tarafından feshinden sonra incelemenin yapıldığı 12/09/2012 tarihi itibariyle davacının ürünlerinin "..." ibaresi kaldırılarak "Atölye" ibaresi ile yada hiçbir ibare eklenmeden sergilendiği 18/09/2012 tarihli rapor ile tespit edilmiştir. Tanık beyanları da davacı ürülerinin sözleşme feshinden sonrada davacı sitesinde yayınlandığını doğrulamıştır. Davalı tarafın sonradan yayın halinde ücret talep edilemeyeceğine ilişkin savunması ile birlikte değerlendirildiğinde, olayın hemen akabinde yapılan tespite itibar edilerek fesihten sonra da kullanıldığının kabulü gerekir. Siteye erişimin kapatılmış olması sebebiyle değişik iş tespit dosyasında rapor ibrazından sonra ne kadar süre ile davacıya ait ürünlerin "Atölye" ibaresi ile sergilendiğinin tespiti mümkün olmadığından, davalı tarafça da kullanıma son verme tarihini gösteren başka belge sunulmadığından, bilirkişiler tarafından sürenin 1,5 ay olarak alınması, dosya kapsamına uygundur. Vekaletsiz iş görme sebebiyle tazminat, davacının feshedilen sözleşmeye konu ürünlerinin ticari amaçla kullanılması için kendisinden izin alınmış olması halinde, sözleşmeden elde edebileceği gelirin tespiti sureti ile belirleneceğinden, bilirkişilerce; sözleşme kullanım bedelinin, kullanım süresine bölünerek, 1 güne isabet eden miktarın kullanım süresiyle çarpımı suretiyle yapılan hesaplama dosya kapsamına ve yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına uygun olduğundan, mahkemece de bilirkişilerin dosya kapsamına uygun olarak belirledikleri süre ve tazminat miktarının esas alınarak hüküm kurulmasında yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 19/04/2018 tarih ve 2017/196 E. 2018/177 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı taraftan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalıdan alınması gerekli 2.134,39 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 540,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.593,42 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi