3. Hukuk Dairesi 2020/599 E. , 2020/3812 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki cezai şartın ve kurum zararının iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, eczane işletmekte olduğunu, davalı Kurum tarafından tebliğ edilen yazı ile ilaç teminine ilişkin protokollere aykırı işlem yapıldığından bahisle kurumun zarara uğratıldığı gerekçesiyle 20.377,95.TL zararın ve bunun yanı sıra protokol gereği 62.500,00.TL cezai şartın, bu cezai şarta uygulanan 1.359,38.TL yasal faizin borç olarak tahakkuk ettirildiğinin bildirildiğini belirterek, tahakkuk ettirilen ceza ve zarar miktarının tüm ferileri ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 62.500,00.TL uygulanan cezai şartın 31.294,00.TL kısmı ile bu kısma işleyen yasal faizin iptaline, cezai şartın 31.206,00.TL ve bu kısma işleyecek yasal faiz olarak tahakkuk ettirilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davanın açılması harca tabi usuli bir işlemdir. Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 27 ve devamı maddeleri ile bağlı tarifede gösterilmiştir. Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı aynı kanunun 27 ve 32. maddelerinde belirtilmiştir. Harca tabi davalarda, başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunacağı vurgulanmış ve 30. maddede de yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacağı, takip eden oturum gününe kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, ...150/5.maddesinde gösterilen süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının eksik harcın ödenmesine bağlı olduğu açıklanmıştır.
Somut olayda; harca tabi dava değerinin 84.237,33.TL olduğu, davacının dava dilekçesinde harca tabi dava değerini 1.000 TL olarak belirttiği ve maktu harç yatırdığı, buna rağmen Mahkemece eksik harcın ikmali için davacıya mehil verilmediği anlaşılmaktadır. Dava, belirsiz alacak davası olmayıp harç ikmali yapılmadığına ve dava değeri ıslah da edilmediğine göre kısmi dava niteliğindedir. Buna göre, Mahkemece, talep aşılacak şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
2-) Dava; taraflar arasındaki protokol hükümleri gereği tahakkuk ettirilen kurum zararının, cezai şartın ve bu alacağa işleyen faizin iptali istemine ilişkindir.
Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 62.500,00.TL uygulanan cezai şartın 31.294,00.TL kısmı ile bu kısma işleyen yasal faizin iptaline, cezai şartın 31.206,00.TL ve bu kısma işleyecek yasal faiz olarak tahakkuk ettirilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir. Söz konusu hükümden, davacının kurum zararına ilişkin tahakkukun iptal edilmesi yönündeki talebi hakkında Mahkemece değerlendirme yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Nitekim kararın gerekçesinde bu talebe ilişkin değerlendirmeye de yer verilmemekle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-) Somut uyuşmazlıkta, davacının 250 adet reçetenin katılım payını atlatma eylemini gerçekleştirdiği dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi ek raporlarında sadece 2012 eczane ptorokolü hükümleri değerlendirilmemiş, 2016 protokolünün davacı lehine olan hükümlerine de yer verilmiştir. 2016 protokolünün yürürlüğe girdiği 01.04.2016 tarihinden itibaren 2012 protokolünün yürürlükten kaldırıldığı sabit olmakla beraber, 2016 protokolünün 6.12 maddesinde “Bu Protokolün yürürlük tarihinden önce herhangi bir nedenle Kurumca veya Kuruma devredilen kurumlarca sözleşmesi feshedilen ve/veya cezai şart uygulanan eczacının bu işleme karşı dava açmış olması ve açılan davanın protokolün yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmemiş olması halinde yazılı talebi ile; Kurumca tespit edilen ve sözleşmesinin feshedilmesi ve/veya cezai şart uygulanmasına ilişkin fiil/fiiller için bu protokolün (5) ve (6) numaralı maddelerinde yer alan hükümler uygulanır. Ancak Kurumca tahsil edilmiş olan cezai şart ve yersiz ödeme tutarları geri ödenmez, mahsup edilmez. Bu protokolden önceki protokollerde sözleşmenin feshi ve cezai şart gerektiren maddelerden bu protokolde kaldırılmış olanlar nedeniyle sözleşme feshi ve/veya cezai şart uygulanmış olan işlemler, konusu kalmadığından durdurulur ve işlem yapılmaz. Bu Protokolün yürürlük tarihinden önce (5.3) numaralı maddede sayılan fiillerden dolayı sözleşmesi feshedilen ve/veya cezai şart uygulanan eczanelerin yazılı talebi üzerine, bu Protokoldeki cezai şart ve fesih hükümleri uygulanır." hükmünün düzenlendiği yazılıdır. O halde, davacı tarafından kurum işleminin iptali için açılan bu görülmekte olan dava bulunduğuna göre 2016 eczane protokolünün değerlendirilmesi suretiyle davalı kurumca bu madde hükmü gereği uygulanabilecek cezai işlem miktarının davacının daha lehine olduğu dikkate alındığında, 2016 protokolünün uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde alınan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek hatalı değerlendirme neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1., 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.